anaokulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anaokulu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2019 Perşembe

OYUN YOLUYLA DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ KAZANDIRMA-5.Oturum Ödül-Ceza Olmadan Çocuklara Sınır Koyma



Bugün grup çalışmamızda işlediğimiz ÖDÜL ve CEZA OLMADAN ÇOCUKLARA SINIR KOYMA konusu annelerimizin oldukça ilgisini çekti. Tahmin edeceğiniz gibi hiçbiri bu konuda çocuklarıyla gerilmekten hoşlanmıyor.

Çalışmamızın 5.oturumunda çocuklara sınır koymanın eğlenceli yolları olduğunu konuştuk ve bolca oyun oynadık. Grubun başlangıç aşamasında; her zamanki tanışma oyunlarımız vardı. Bugün 5.oturumu yapıyor olsak da birbirimiz hakkında öğrenmeye devam ediyoruz. Annelerimiz birbirlerini ne kadar fazla tanırsa oyunlar da onlar için o kadar zevkli geçtiğinden tanışma oyunlarını son oturumda bile oynayacağım sanırım.

Sınırları ihlal etme kavramını tartıştık önce. Bu kavramın kuralları çiğneme, güçlü olduğunu hissettirme ve varlığını kabul ettirme ihtiyacını da kapsadığını fark ettik. Anne baba olarak çocuklarımıza sınır koyarken karşılaştığımız saldırgan ve öfke dolu davranışların altında aslında acı veren duyguların oldugunu anladık. Saldırgan davranışla karşılaştığımızda yapmamız gerekenin çocuklarımızı bu duygulardan arındırmak olduğunun altını çizdik. Bunu başarmanın yolu da elbette oyunlaştırmadan geçiyor. Bu nedenle grubun gelişme aşamasındaki oyunlarımız bu çerçevede oldu.


Bazı bağlanma oyunların çocuklar üzerindeki etkisini arttırmanın yolu; abartılı davranmak. Hal boyle olunca resimlerdeki bazı tuhaf hallerimin sebebini de anlamış oluyoruz. Açıkcası abartınca gerçekten siz de daha çok eğleniyorsunuz.

Oturumun son aşamasında “küfür, kötü söz” söylendiğinde nasıl davranacağımızı tartıştık ve yöntemlerle ilgili oluşan sorulara cevap verdik. Tam hızımızı almış, “kardeş rekabetinde oyunu kullanma” konusuna girecekken minik öğrencilerimizin anneleriyle buluşma zamanı geldi. “Bir saat yetmiyor” sitemkar konuşmaları arasında oturumu sonlandırdık. Doğru yetmiyor ama neden yetmiyor? Özellikle fiziksel hareket gerektiren oyunlara bayılıyorlar daha da bıraksam oynayacaklar :) 

Bugün annelerimizden biri, önceki seansta gördüğümüz fiziksel temas içeren bir oyunu 8 yaşındaki kızıyla oynadıklarını, çok keyif aldığını, oyunu tekrar tekrar oynamak istediğini; öte yandan küçük oğlunun temastan hoşlanmadığı için oynamak istemediğini ve bu nedenle onunla farklı bir oyuna geçtiğini anlattı. Bu da aslında 2.oturumda gördüğümüz esneklik ilkemizin ve gözlemci olmamız gerektiği konusundaki uyarılarımızın gerçek hayatta uygulandığının güzel bir örneği oldu.



















15 Mart 2019 Cuma

Oyun Yoluyla Davranış Değişikliği Kazandırma Grup Çalışması 3.Oturumu

Evde, okulda pek çok yerde rekabetin hakim olduğu eğitim anlayışına inat, ailede iş birliğine dayalı bir eğitim anlayışının oluşması için çalışmamızın 3. oturumunu büyük oranda işbirliği oyunlarına ayırdım. Aile içi sosyal etkileşimi arttırmanın yanı sıra aynı amaç için bireyleri birlikte hareket etmeye motive eden ve güven duygusunu tazeleyen bu oyun türünü diğerlerine göre bir tık daha fazla önemsiyorum galiba. Çocukların yarıştırılması, ödül ve ceza gibi dış etkenler yoluyla davranış değişikliği kazandırılması anlayışına mahkum olmadığımızı görmemizi istiyorum. 

Başlangıçta bilgi paylaşımı, sonrasında uygulama ve kapanışta küçük grup tartışmasıyla 3. oturumu tamamladık. Tartışma kısmında gerçek yaşam deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Bir nevi teori ile deneyimi bir araya getiriyor ve öğrendiklerimizin gerçek hayattaki karşılığını fark etmeye çalışıyoruz. Bunun güzel bir örneğini annelerimizden biri anlattı bugün. Kapıdan çıkarken montunu giymeyi reddeden çocuğuyla sık sık kriz yaşadıklarını ama bu sefer krize dönüşmeden olayı atlatmayı nasıl başardığını anlattı. Öğrendiği saçma oyun tekniği işe yaramıştı. Artık kapıdan çıkmak eziyet olmayacaktı, otorite savaşı yaşanmak zorunda kalınmamıştı. Ayni yas grubu çocukları olan annelerin sorunları da haliyle birbirine benzer oluyor. Burada öğrendiklerinin işe yaradığını görmek, diğer anneleri de heyecanlandırıyor. Aralarındaki bu paylaşımları izlemek keyfi de bana kalıyor. 

Çocukların, huysuzluk etmelerinin altında yatan ihtiyacın ne olabileceğine de kafa yorduk bu oturumda. Örneğin bacağınıza yapışan çocuğunuzun ihtiyacı ne olabilir dediğimde:

"Acaba fiziksel temas olabilir mi? ya da ayrılmaktan korkuyordur belki. Fiziksel temasa ihtiyacı varsa onunla daha sık mesela boğuşma oyunları oynayabilir, ayrılık endişesi yaşıyorsa saklambaç gibi oyunlar oynayabiliriz dediler annelerimiz. Bazıları da şu yorumu yaptılar; belki de kendisini güvende hissetmiyordur, yalnız kalmak istemiyordur, o zaman gücün çocukta olduğu oyunlar da işe yarayabilir."  
Ben.... mest! 😍

Hangi davranışlar altında nasıl ihtiyaçlar yatıyor olabilir ve bu ihtiyaçlara yönelik ne tip oyunlar kurgulayabiliriz üzerine alıştırma yapmaya devam edeceğiz elbette ama fotoğraflarda gördüğünüz bu harika annelerle sanırım aynı dilden konuşmaya başlıyoruz. 








7 Mart 2019 Perşembe

Oyun Yoluyla Davranış Değişikliği Kazandırma Grup Çalışması 1. ve 2. Oturumu

19 yıllık deneyimim sonucunda ailelere iletişim semineri vermenin harcadığım çabaya karşılık gelen bir fayda sağlamadığını gördüm. Bu yıl küçük ölçekli bir okulda olmanın avantajı ile küçük grup çalışması yapma şansı bulunca, tam istediğim fırsat dedim ve ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkileri güçlendirmek, özellikle annelerin davranışlar konusunda farkındalıklarını arttırmak amacıyla; oyun temalı 6 oturumluk bir grup çalışması hazırladım. 2 aylık hazırlık süresi içinde, bu çalışmanın yerini bulup bulmayacağı konusunda zaman zaman endişelendiğim, daha etkili hale getirebilmek için dönüp dönüp değişiklikler yaptığım zamanlar oldu. Oturumlara başlamadan önceki akşam gerçekten heyecanlıydım. O kadar emeğe değecek miydi?

Oyun, ebeveyn-çocuk ilişkisinde yakınlaştırıcı ve kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğundan oturumlarımın odak noktasını oyun oluşturdu. Psikolog Alteha Solter’ın “Oyun Oynama Sanatı” ve Deniz Altınay’ın “Psikodramada 400 Isınma Oyunu” kitaplarından faydalanarak hazırladığım oturumların ilkinde karşılıklı beklentilerimizi netleştirdik, tanıştık, çalışmanın ayaklarının yere basması için temel kavramları tartıştık, videolarla somutlaştırdık. İkinci oturumda 9 tür bağlanma oyunu hakkında konuştuk, örnek oyunlar oynadık, her evde yaşanan ortak sorunlardan bahsettik.



Grup içerisinde yaşananlar bu yazıda asıl paylaşmak istediğim aslında: Anneler birbirlerine tecrübelerini aktarmakta ve denedikleri çözüm yollarını paylaşmakta çok istekliydiler ve son derece katılımcıydılar. Oyun oynuyorlar, soru soruyorlar, not alıyorlar, fotoğraf çekiyorlar, tam yaşadıkları konuya parmak bastığınızda o heyecanla sözünüzü kesip yaşantılarından örnekler veriyorlar. Oyun oynamaya alışkın olmamanın getirdiği biraz mahcup ama hevesli olduklarını gösteren utangaç gülümsemeler eşliğinde harika katılım gösteriyorlar.

Daha ikinci oturumda annelerden olumlu dönüşler almaya başladım. Hırçın  ve saldırgan davranışlar sergileyen oğlunun sakinleştiğini, kendisi ile işbirliği yapmaya başladığını anlattı annelerimizden biri. Pek çoğu da farkındalıklarının arttığını anlatan geri dönüşler yaptılar. Bir kaç anne geriye dönük iç hesaplaşmalara girdiler. Bazıları sorgulamayı biraz ilerleterek bir yargıda bulundular ve bazı durumlarda farklı davranmış olmayı dilediklerini ifade ettiler, galiba biraz vicdanen huzursuz oldular desem yanlış olmaz. Kimsenin kendisini yetersiz hissetmesini istemediğimden Prof. Üstün Dökmen Hocamızın her zaman söylediği ve beni çok rahatlatan cümlesini tekrarladım: "Annelerin sayılabilir miktarda hataları vardır ancak sayılamayacak kadar çok artıları vardır; yalnızca sevgileri, her türlü hatalarını örtmeye yeterlidir."

Bu küçük grup çalışması beni gerçekten motive ediyor, heyecanlandırıyor ve yaşam enerjimi arttırıyor. Yıllardır içten içe hissettiğim şeyi artık yüksek sesle dillendirebilirim sanırım. Bir Psikolojik Danışman olarak en keyif aldığım çalışma alanı yetişkin eğitimleri. 





11 Aralık 2013 Çarşamba

'Midemiz nasıl çalışır?' konusunda okul öncesi çocuklar için evde basit bir deney

Oğlum Ege anasınıfına gidiyor. "Midemiz nasıl çalışır?" konusunda bir sunum hazırlayıp derste sunması için birlikte bir hazırlık yapmamız gerekiyordu. Biz de anne baba olarak ne yapacağımızı düşünmeye başladık. Kısa bir araştırmadan sonra bu konuda bir etkinlik yapmaya ve bunu videoya çekip okula yollamaya karar verdik. Önce Ege'ye sorduk, onayını aldıktan sonra birlikte hem deneyimizi yaptık, hem de yaparken konu hakkında konuştuk.

Etkinlikte kullandığımız malzemeler:
    Mideyi temsilen şeffaf bir naylon poşet.
    Kusmuk yapmak için yarım muz, iki parça bisküvi, biraz havuç
    Mide asidini temsilen sirke ya da limon suyu

Malzemeleri teker teker poşetin içine attık. 


 Poşetin ağzını bağladık, 'midemizde yiyecekler ezilir' diyerek ellerimizle mıncıkladık.
 

Bu noktadan sonra 'ıyy! çok iğrenç, anne sen aç poşeti' diyerek görev bana verildi. Buraya kadar eğlenceli geçen etkinliğimiz sonunda çok gerçekçi görünen bir kusmuk elde ettik.
 
 
Sonrasında Ege 'yiyecekler popomuza kadar gider' diyerek boşaltım sistemine geçiş yapıyordu ki...:) Etkinliğimiz bitti. Kaydını okula gönderdik. Ege'den aldığımız geribildirime göre son yorum 6 yaş grubunda bir hayli rağbet görmüş :)


21 Ekim 2013 Pazartesi

Okul öncesi eğitim yazı dizisi


Eğitimin çeşitli kademelerinde çalışmış bir psikolojik danışman olarak okul öncesi eğitim oğlum büyüdükçe ilgi duyduğum bir alan haline geldi. 2010 yılında oğlum henüz 2 yaşındayken yaşıtlarıyla zaman geçirme ihtiyacı oluşmaya başladı. Anaokulu için henüz erken olduğunu düşünüyordum, bu nedenle anne-çocuk oyun gruplarına katılmaya karar verdim. O yıllarda Eskişehir'de bu hizmeti veren bir kurum yoktu, ben de kendi oyun grubumu kurdum. Eskişehir Oyun Grubu linkinde ayrıntılar ve fotoğraflar görülebilir.

Ege büyüyüp de anaokulu zamanı geldiğinde 12 okul gezerek Eskişehir'i alt üst ettim, 12 ayrı müdürle görüştüm, eğitime bakış açılarını öğrendim ve bir tanesinde karar kıldım(burada). En zor kısmı bitti derken anladım ki herşey daha yeni başlıyordu. Okul öncesi eğitimle ilgili resmi olan/olmayan kaynakları inceledim, kafamda oluşan soruları bu sayede cevaplayacağım derken onlara bir milyon tane daha soru ekledim.

Kreşlerdeki çocuğun doğasına uygun olmayan uygulamaları gördükçe (sınırlı boyama, sürekli grup etkinlikleri, kitap çalışmaları vs.) farklı sistemler olmalı diyerek alternatif eğitim sistemlerini araştırmaya başladım. Hilal Mutlusoy Öktem'in Ankara'daki Binbirçiçek Montessori Çocuk Evi'ndeki Montessori seminerlerine katılarak, bilgiye birincil kaynaktan ulaşma ve yerinde gözlem yapma şansı buldum. Öğrendiklerimi esime anlattım, ev içi düzenlemelerimizi çocuğumuzun ihtiyaçlarını da gözeterek yeniden yapılandırdık(Fotoğraflar için linke bir tık). Tüm bunlara bakarak mükemmeliyetçi bir eğitimci ve ayrıntıcı bir anne olduğumu ve okul öncesi eğitime, alternatif eğitim sistemlerine özel bir merakım olduğunu söyleyebilirim.

Geçtiğimiz hafta Almanya'nın Rheinland-Pflaz eyaletinin başkenti Mainz'da bulunan okul öncesi eğitim kurumlarını, 9 okul öncesi öğretmeni arkadaşımla, 5 gün boyunca gezerek, eyaletin bakanlık yetkililerine, anaokulu müdürlerine ve öğretmenlerine sorular sorabileceğim bir keşif gezisine katıldım. 

Gittim, gezdim, sordum, öğrendim. Gördüklerimi, yasadıklarımı, öğrendiklerimi bir sonraki yazımda anlatacak ve bol bol fotoğraf paylaşacağım.




Yazmanın tadına doyum olmuyor...

14 Ağustos 2013 Çarşamba

İlkokula hazırlıkta hangisini, nasıl tercih edeceksiniz? Anaokulu, Kreş, Anasınıfı.

Bu yazida once kavramlari tanimlayip, bagimsiz olmalari bakimindan anaokulu/kres ya da bir ilkokulun bunyesinde olmasi açısından anasinifi tercih etmek konusunda netlesmeye ihtiyaci olan velilere fikir vermek istiyorum.

Anaokullari 3-6 yas arasi cocuklara okul oncesi egitimi veren, bagimsiz yani ilkokul bunyesinde olmayan ve Milli Egitim Bakanligina bagli, MEB tarafindan denetlenen kurumlardir.

Kresler kucuk yas gruplarina bakim hizmeti ve 3-6 yas cocuklarina okul oncesi egitim hizmeti veren Saglik Bakanligina bagli, denetimi Saglik Bakanlığı tarafindan yapilan kurumlardir.

Anasinifi sadece 6 (yeni yasayla bu yas 5 olarak ifade ediliyor olabilir) yasa hizmet veren ve bir ilkokulun bünyesinde olan sınıflardır.

Bir yil sonra ilkokula baslayacak olan cocuklar acisindan bu uc farkli kurumun amaclari aslinda aynidir; bilissel (akademik), sosyal, duygusal, psikolojik ve motor beceriler açısından çocukları ilkokula hazırlamak. Bu becerilere kabaca değinmek gerekirse;
Bilişşsel; çocuğun renkleri bilmesi, sayıları tanıması vs.
Sosyal; arkadaşlarıyla oyun oynayabilmesi, özür dilemesi, kurallara uyması, günaydın, iyi günler demesi vs.
Psikolojik; çocuğun okula hazır bulunma düzeyi, anneden kopabilmesi, bağımsız olabilmesi vs.
Motor; kalem tutabilmesi, koşması, engellerin üzerinden zıplaması, topa vurması yani vücuduna hakim olabilmesi.

Bir veli çocugunun, ilkokula baslamadan bir yil once okul oncesi egitimi almasini istiyorsa velinin önunde 3 secenek var demektir:

1- Anaokulu
2- Kres
3- Anasinifi

Burada Anaokulu ve kres bagimsiz yapılardır. Anasınıfı ilkokul bunyesinde olmasi bakımından bu iki kurumdan farklıdır.
Anaokulu-anasinifi-kres tercihini etkileyen nihayi belirleyici faktorler kisiseldir. Bu nedenle tek bir dogru var anlayisindan uzak durulması gerekir. Bir danışman olarak çocuğun özellikleri, bu özelliklerin okul seçimini nasıl etkileyeceği konusunda aile ile görüşmek ve bu şekilde ailenin okul tercihini yapmasini saglamaktan yanayim. Dolayisiyla gorusmelerimde cevaplardan cok ailelere yonelttigim sorulari daha onemli bulurum:

Çocugunuz yeni durumlara uyum sağlama surecini nasil yasar?

Cocugunuz daha once herhangi bir kurumda okul oncesi egitimi aldi mi?

Bazi cocuklar icin yeni durumlar belirgin bir stres tepkisine neden olabiliyorken bazilari bu durumla daha rahat baseder. Çocukların yeni durumlara uyum sağlama becerileri ve daha önce okul oncesi egitim alma durumlarına göre aileler iki farklı düşünceye yönelirler:

1-Anaokullari ve kresler fiziksel cevre bakimindan anasiniflarina oranla cocuklar icin daha avantajli oldugundan cocuklarin uyum saglamasi daha kolay olur. Diger bir deyisle cocuklar kendilerine gore dizayn edilmis, renklendirilmis, buyuk cocuklardan izole, bakici teyzelerin oldugu, daha samimi iliskilerin kuruldugu bagimsiz anaokullarinda/kreslerde daha rahat edebilirler. Ozellikle evden ilk defa ayrilan cocuklar icin butik tarzdaki bu okullar ailelere daha cazip gelebilir.

2-Yeni durumlara uyum sağlamakta zorlanmayan, daha önce bir anaokulu/kreş deneyimi olan çocukların aileleri, çocuğun ilkokula geçişini kolaylastirmayi sağlamak için çocuğun kendi sinif arkadaslariyla beraber, asina oldukları binada ilkokula baslamasini isterler. İlkokul bunyesinde olmalari bakimindan anasiniflari, cocugun okulun fiziksel sartlarina, buyuk cocuklarin varligina alismasina olanak saglar. Ayrica aileler, okulun atmosferini gorme, o yil 4.sinifi okutan(seneye 1.sınıfları alacağı için önemli) ogretmenlerle tanisma, cocugu 4.sinifa giden velilerden gorus alarak bir sonraki sene için çocuklarına uygun öğretmen seçme sansini da bulabilirler. Eğer ki bir özel okula gidilecekse oranın anasınıfına devam ediyor olmak veliye okulun eğitime yaklaşımını anlaması için de fırsat verir.

Bu noktalarda aileyi aydinlattiktan sonra
"hangi formul size uygun?"
diyerek ailenin netlesmesini saglamayi tercih ederim.



Yazmanın tadına doyum olmuyor...

4 Ağustos 2011 Perşembe

Anaokulu seçerken

Ege için anaokulu araştırmamızın sonuna geldim. Arayış icinde olan birçok anne var fikir vermek adina deneyimlerimi kaleme alıyorum. Dün itibariyle 12 yer gezdim, gezdikce ne istemediğimi ve ne arayacagimi daha iyi anladım.

Ben ne aradım?

  • Benim egitim anlayışıma paralel olup Ege'nin rahat ve mutlu olabileceği,
Sonucta cocuklar heryere, her kosula uyum saglar ve mutlu olmayi bilirler. Savasin ortasinda oyun oynayan cocuk resimleri gormussunuzdur. Egitim anlayışıma yakın derken kastettiğim, Çocuğa ayakkabısını giydiren değil, onun hızına göre hareket edip sabırla ona kendi isini yapma fırsatı veren, 'Koşma, vurma!' demeyip "yavaş yürüyoruz," "kizinca arkadaşına böyle davranabilirsin" diyerek yol gösteren bir yer,
  • Çok büyük binalar istemedim butik kreş diyebileceğim, kurumsallasmamis, amatör ruhla, samimiyetle yönetilen, sahibinin gercekten isin basinda durup ilgilendigi bir yer istedim.

  • Aydınlık ve geniş sınıflar olmasını önemsedim,

  • Guleryuzlu, sıcak, alanda egitimli, tecrübeli ama hala genc ve dinamik ögretmen aradım.(genellikle liselerin cocuk gelişimi bolumunden mezunların ögretmen olarak çalıştığını ve bunu engelleyen herhangi bir yasanın da olmadıgını öğrenince çok şaşırdım)

  • Ayrıca (haftada bir de olsa) icerigi denetlenmeyen, velilerin gönderdiği piyasa çizgi filmlerini 1.5 saat seyretmeyeceği,

  • Fast food restoranlara şenlik havasında geziye gitmeyeceği

  • TV, bilgisayar basında oturmayacağı bir yer aradim.
Fark ettiginiz üzere ogretim öncelikli kriterim degildi. Asıl önemli olan eğitimdi. Ege'yi mutlu edecek ya da etmeyecek olan şey neler öğrendiği değil nasıl bir ortamda öğrendiğiydi.


Keşkelerim yok mü? Varrr....

  • Ödül kullanımı olmasaydı, "yemeğini bitirdin al sana çıkartma!!!"

  • Yıl sonu gösterileri olmasa,
  • Yıl sonu gösterileri ön planda olan cocukların daha da one çıkması için pekistirec, daha çekingen olanların sahne ve performans kaygısı yasamalarına neden olan, cocuk için ve cocuğun yararına değil ticari kaygi ya da veliyi memnun etme çabası nedeniyle okul yararına yapılan bir faaliyettir. Topluluk önünde olma, arkadaşlarıyla ortak bir calışma yapma, özgüven(!)arttırma gibi nedenlerle yapıldığı açıklanmaya çalışılıyor. Ben de diyorum ki tüm bunları çocukluğun dogasiyla ters düşmeden, kaygı yaşatmadan verebilirsiniz ve diyorum ki umarım sahnede kendini güvensiz ve tedirgin hisseden sizin cocuğunuz olmaz güzel anneler.
  • Bahçe cim olsa, icinde ahşap oyun alanları olsa,

  • Son ve en büyük keşkem ise cocuğun içsel merakını bastırmadan, sürü psikolojisi yaratmadan, özgür secim yapabileceği ve bağımsız olabileceği bir ortamda egitim alması olurdu yani MONTESSORI egitim sistemi uygulayan bir okulda olması. Bunu artık evde destekleyip eldeki sistemle mutlu olacağız. Umarım hersey iyi olur.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...