İlk olarak Anaokuluna başlama yası konusuna bir açıklık getirmekle baslayalim. Mecbur olunmadigi sürece cocukların 36 aya kadar kendi evlerinde, anne, anneanne/babaanne ya da bakici tarafından bakılması tercih edilmelidir. Burada onemli olan bakan kisinin sabit olması ve cocugun kendi evinde bakılmasidir.
İlk 3 yasta cocuk icin en onemli ihtiyac güvende olma/ hissetme ihtiyacidir. Bu nedenle bakan kisilerin sürekli değişmemesi ve cocuğun kendini en güvende hissettiği yer olan kendi evinde bakılmasını tavsiye ederim.
Simdi bunu saglayamayan ailelerin panik yapmasına ya da suçluluk duymasına da hiç gerek yok aslında. Cocuk psikolojisi pamuk ipliğine bağlı gibi degildir, oyle hemencecik bozuluvermez. Ne zaman yıkıcı etkiler olur? Psikolojik sorunlar uzun sure ve tekrarlayan kötü muameleler sonucunda oluşurlar. Bizler genelde ailelere ideal koşulları anlatırız, buna ne kadar yaklasilabilirse iyidir.
Evet, cocugunuzu anaokuluna gondermeye karar verdiniz, Anaokulunu da sectiniz.(Anaokulları Milli Egitim tarafından, kreşler Saglık Bakanlığı tarafından denetlenirler. Benim kişisel tercihim anaokullarından yanadir. Bu da ayrı bir yazı konusu aslında).
Başlayacağınız güne de karar verdiniz.
Simdi cocugunuzun alisma doneminde nasıl bir yol izleyebilirsiniz?
Okul alışverişlerini cocuğunuzla birlikte yaptınız ayrica çocuğunuzla bir süredir okul hakkında sohbetler ediyordunuz zaten. Orada nasıl bir ortamla karşılaşacağı konusunda bir beklenti oluşturdunuz. Bunu yaparken anne/babaların en sık düştüğü hata okulu gerçekçi olmayan sekilde iyi gostermeleridir. Cocukta beklentinin gercek dısı olmaması icin tepkilerimizde abartıya kacmamamiz gerekir.(zaten her zaman boyle degil mıdır?)
Ev-okul geçişini kolaylaştırmada yardimci bir "geçiş nesnesi" yapabilirsiniz: Mesela biz oğlumla birlikte gülen bir yüz yaptık. Onu okul çantasına astık. Gülen yüzü yaparken de "Bu bizim gülen yüzümüz, okulda bu gülen yüzü gördüğünde seninle konuştuklarımız aklına gelsin, bizim ne kadar iyi vakit geçirdiğimizi ve seni ne kadar sevdiğimi hatırlarsın ve aksama gelirken de evimize getirirsin" gibi konuşmalar yaptık. Eve döneceğinin kesin olduğunu somutlastirmis da olduk.
Cocuklar soyut islem donemine 10 yas civari gecerler yani olaylar arasinda neden sonuc iliskisi 10 yasa kadar kuramazlar. Bu nedenle de somutlastirmak cocuk icin faydalıdır.
(Ben temkinli olmayi seven bir anne olarak çantasına bana ait bir kusak koydum ve dedim ki; "Ege'cim bu kuşağı kreste kimsenin görmediği sadece ikimizin bildigi bir yere saklayalım, aksam seni almaya geldigimde onu sakladigimiz yerden çıkarır evimize getiririz". Ege buna bayıldı!!!)
Okula ilk kez ogrenciler yokken, aksam uzeri gidin. Ogretmenle sakin bir ortamda cocugun tanismasini sagladiktan sonra binayı ogretmen ve cocugunuzla birlikte gezin, gezerken siz araya cok girmeden öğretmenle cocuğun sohbet etmesine fırsat verin. Sonra biraz da bahçede birlikte zaman geçirin. Mesela ogretmenle birlikte cocuğunuzu salıncakta sallayabilirsiniz gibi...İste ilk gün bitti bile.
İkinci gün bahçe saatinde okulda olun, siz biraz kenarda durarak bahçede çocukla öğretmenin ve diger cocuklarin vakit geçirmesine olanak tanıyın. Cocuğunuz sizi yanından ayırmak istemezse sorun yok, yanında durun. İkinci gün de bitti. Cocugunuzun ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız bu gunü ertesi gun tekrar edebilirsiniz.
Diger gün evde kahvaltı yaptıktan sonra yaniniza istedigi bir oyuncagi da alip sınıfınızın serbest zaman/oyun saatinde okulda olun. Kameradan sınıfı birlikte izleyin, gordukleriniz konusunda sohbet edin. İsterse sinifa gidebilecegini, öğretmenin gelip sınıfa çıkmasına yardim edebileceğini, sinifin cocuklar ve ogretmenler icin oldugunu bu nedenle sizin orada kalip kendisini bekleyeceginizi anlatin. Cocuğu zorlamadan sınıfa gitmesine ikna etmek gerekir. Sizin kameradan izleyeceğinizi ve kendisinin el sallayabilecegini vb..söyleyebilirsiniz mesela. İstediği zaman yanınıza gelebileceğini de bilmek cocuk icin herzaman rahatlatıcıdir. O gün cocuğun sıkılmasına fırsat vermeden onu alın ve eve dönün.
Ertesi gün yine kahvaltıyı evde yaptırıp oyun saatinde orada olun, bu sefer dünden biraz daha uzun kalın. Yine sizi her istediginde görmesine fırsat verin. Sınıfta kullanabileceği ipuçları verin öğretmene; örnegin Ege o donemde tamir etmeyi, ertafi silmeyi severdi. Ogretmen bu etkinlikleri yapmasini tesvik edince Ege'nin hem arkadaslarinin yaninda kalabilmesi hem de ayni zamanda bagimsiz hareket edebilmesi icin muthis bir arac oldu.
Ögretmenin bu ilk gunlerde cocuga ozellikle masa basinda oturmasi, etkinlige katılmasi konusunda israrci olmaması gerekir. Bunu kameralardan izleyerek cok rahat takip edebilirsiniz.
Cocuk okula alışmaya başladığını gözlemledikten sonra okulda yarım gün kalacak sekilde bir ayarlama yapılabilir. Arada ben su isimi halledip gelecegim diyerek kisa kisa kaybolmalar yapilir, sonra tam yarim gun kaybolunabilir. Çocugun durumuna bakilarak bir sonraki basamak olan "okulda uyumak" konusunda adımlar atilabilir.
Onemli olan her yeni aşamaya geçmeden once mutlaka çocukla konuşarak bir on hazırlık yapmaya özen gösterilmelidir.
Yeni ortama uyum konusunda süreler, yontemler cocuktan cocuğa değişir, kimi cocuk bunların hiçbirine ihtiyac duymaz kimi cocuk daha hızlı bu basamakları atlatir, kimi daha yavaş. Burada en onemli nokta anne ve öğretmenin cocuğu gözlemlemesi, işbirliği içinde hareket edebilmeleri ve asama asama cocugun hizina uygun alıştırma yoluna gitmeleridir.
Ağlamalar, ısrarla gitmek istememeler şiddetini genellikle bir ay icinde kaybeder. Bazı cocuklarda ise ilk okula başlarken sorun yaşanmaz ancak 9-10 gun sonra isteksizlik ortaya çıkabilir. Bu durumların hepsi normaldir.
Herzaman danisanlarima dedigim gibi anne cocugun duygularini anlar ve cocuga yansıtırsa, normal seyler hissettigini, kendisinde bir sorun olmadigini cocuga hissettirirse, sabırlı, güçlü ve açıklayıcı olursa bu donem daha rahat geçecektir.
Tum okula baslayan cocuklara ve annelerine kisa ve sorunsuz bir gecis sureci diliyorum.
Sevgilerimle,
Yazmanın tadına doyum olmuyor...