okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Kasım 2013 Pazar

Sayın veli...hatırlamak için hediye şart mı?


Öğretmenler günü geldiğinde velileri de tatlı bir telaş sarar. Çok sevdikleri ve değer verdikleri öğretmenlerin gününü en güzel şekilde kutlamak isterler. Buraya kadar bir sorun yok. Sorun kutlama şekillerinde.

Sorun bir: Hediye vermek. Kişisel olarak öğretmene hediye vermeye hiç olumlu bakmıyorum. Öncelikle öğretmenlerin hediyeye değil sadece hatırlanmaya, teşekküre, çabalarının görüldüğünü bilmeye, öğrencileri ve velileri tarafından önemsendiklerini hissetmeye ihtiyaçları var. Bunun için hediye gerçekten gerekli mi?

Sorun iki: Hediye vermekten daha kötüsü herhalde 'maddi değeri yüksek' bir hediye vermek olabilir.

Bu yazıyı yazmama neden olan tam da böyle bir durumun bir özel okulda yaşanmış olması. Hediye olarak öğretmene bir altın verilmesi, kesinlikle üzerinde çok yönlü düşünülmesi gereken bir olay. Maddi değeri daha yüksek hediye öğretmeni daha mı mutlu eder zannediliyor? Böyle bir yanılgı varsa buradan cevap verelim; kesinlikle öyle değil. Öğretmenlik gönül işidir ve mütevazilik öğretmenin ruhunda vardır. Öğretmen mutluluğu sadece öğrenci ve velileriyle ilişkisinde arar, verilen hediyede değil. Sıcak, samimi bir teşekkür ile hatırlanmak bir öğretmen için yeterlidir, olmalıdır.

Sorun üç: Veliler bu önemli noktayı atlayıp, hediye vermek istediler ve hediyede ipin ucunu kaçırdılar diyelim. Peki bu hediyenin öğretmen tarafından kabul edilmesinde hiç mi sorun yok?

Sorun dört:
  • Öğretmeni bu altını kabul etmeye iten sosyal, toplumsal, ekonomik koşullar neler?
  • Bu velileri öğretmene altın vermeye iten sosyolojik, psikolojik nedenler neler?
  • Bu hareketle veliler çocuklarına nasıl bir mesaj vermiş oluyorlar?
  • Peki ya öğretmen 'altın'ı kabul ederek öğrencilerine nasıl bir mesaj vermiş oluyor?

Her iki taraf için de bir art niyet olmadığına inanmak istiyorum. Ancak neresinden bakarsanız bakın, nasıl bir anlam yüklerseniz yükleyin söylenebilecek tek şey burada yaşanan olayın etik olmadığıdır.

Dileğim o ki bu tip olaylar münferit olsun ve yine dileğim o ki birgün bu tip davranışlar veliler ve öğretmenlerin hepsi tarafından etik bulunmasın.

Öğretmenler sıcak bir şekilde hatırlanmayı tercih eder.




2 Ağustos 2013 Cuma

Lise öğrencisi blogunda "Çok kızıyorum size rehber öğretmenler" diyor!

İnternette gezerken hiç beklemediğim bir yazıyla karşılaştım. Bir lise öğrencisi olan Harun TURAN blog tutuyor( yazının orijinal haline buradan ulaşabilirsiniz: http://www.hturan.net/rehber-ogretmen-bilgelik-ile-cahillik-arasindaki-ince-cizgi.html#more-2406) ve burada rehber öğretmenlere dil uzatıyor. Bu ne cüret, bu ne terbiyesizlik! Haddini bilmiyor bazen bu öğrenciler. Sen öğrencisin karşındaki öğretmen, hadi onu geçtim kendisinden yaşça büyükleri hakkında bu tonda yazma cesaretini nerden buluyor öğrenciler. Size söyleyeyim: yeni nesil öğretmenler yaptı bunları böyle! diyebilecek bazı idareciler ve öğretmenler tanıyorum.

Umarım ben Harun Bey gibi yazmaya hevesli, düşüncelerini internette açıklamaktan çekinmeyen öğrenciler yetiştiren taraftayımdır. Bir lise öğrencisinin blog tutması beni çok mutlu etti. Hatta bu blogda bizlere ait bir eleştirel yazı okumak beni ayrıca heyecanlandırdı.  Bazı noktalarda kendimize bakma şansı veren ve bizlerin nasıl algılandığını gösteren bir yazı olması bakımından benim için çok önemli bir yazı. Harun Bey'e bu fırsatı verdiği için teşekkür ederim. Artık bu yazıyı okuyunca benim de yazı yazmam şart oldu. Lafı daha fazla uzatmadan Harun Bey'in söylediklerinden dikkatimi çekenlere geçelim.


"... Konu rehber öğretmenler. Çok kızıyorum size rehber öğretmenler.
Rehberlik öğretmenlerinin okullarda yaptıkları en önemli iş öğrencilere ders programı hazırlamak. Günlük 6873 soru çözmeye dayanan bu ders programlarını acaba sevgili rehber öğretmenler nasıl ayarlıyor? ........sen Fizik’ten şu kadar soru çöz, Kimya’dan şu şu konulara çalış diyebilecek güveni kendilerinde bulabiliyorlar. İnsanın kendine güvenmesi güzel bir durum fakat karşılarındaki öğrencileri bu şekilde yönlendirmelerinin nasıl bir durum olduğu konusunu size bırakıyorum.

Bu yazıda öncelikle ders programı yapmamızın en önemli işimiz olarak algılandığını görüyorum. Burada çok haklı bir eleştiri yapıyor öğrencimiz. Soru çözme kapasitesi, günlük rutin faaliyetler gibi özellikler kişiden kişiye değişirken, ders programlarında şu kadar soru çözeceksin gibi genellemeler, rakamlar ortaya koymak bir çok farklı branşlardaki öğretmenlerin de yaptığı son derece yanlış bir uygulamadır. Benim kendi uygulamalarımda yaptığım öğrencinin halihazırda verimli olarak günde ne kadar soru çözebildiğini tespit etmek ve bunu gün ve gün arttırmaya çalışması yönünde öğrenciye yönlendirmede bulunmaktır. Ayrıca derslerin hangi konularına ne kadar zaman ayıracağına öğrenci kendisi karar vermelidir. Gerekirse o dersin öğretmeninden de yardım alabilir. Rehber öğretmenin işi günlük, haftalık ve aylık konu tekrarlarının ders programında gösterilmesini sağlamaktır. Başka bir gün ders çalışma programı nasıl hazırlanır konusunda ayrıntılı bir yazı da yazmalıyım belki!

 
İşin bir de meslek seçimi kısmı var. Rehber öğretmenler acaba öğrencileri onlara uygun mesleğe yönlendirecek kadar bilgililer mi? Bence hiç değiller. Benim diyen rehber öğretmeninin bile meslek seçimi konusunda internette bir saat araştırma yapmış herhangi bir insandan zerre fazla bilgili olmadığına adım gibi eminim.

Rehber öğretmen olarak tüm meslekleri bilmediğimizi kastediyorsa sevgili Harun, bu öngörüsünde elbette haklı. Bizlerin mesleklerin özelliklerinin neler olduğunu bilmemiz gerekliliği fikri ise zaten baştan yanlıştır. Tercih dönemi ise söz konusu olan bir rehber öğretmen ancak danışanının puan sıralamasında ve önceden yazmaya karar verdiği bölümleri doğru sıralamasına yardımcı olur.
Uygun mesleği seçip seçmemesi konusu tercih döneminden çok önce halledilmesi gereken bir konudur. Burada bize düşen görev kişilik özelliklerini ortaya çıkaran güvenilir test ve anketler uygulayıp sonucu öğrencilerle paylaşmak ve üst öğrenim kurumlarına gezi düzenlemek, meslek elemanlarının davet edildiği meslek günleri planlamak, öğrencileri meslekler hakkında doğru bilgi alabilecekleri kaynaklara yönlendirmek ve meslek seçiminin ne anlama geldiği konusunda öğrencilerde bilinç oluşturmak.

Ha bir de rehber öğretmenlerinin öğrencilere karşı arkadaş tavrı takınması durumu var. Öğrenci rehberlik servisine gider, ya da çağrılır ve rehberlik öğretmeninin ilk konuşmasının başında ve sonunda itici gülümsemeler eşliğinde ‘canım ne zaman canın sıkılırsa beni ziyarete gelebilirsin, lütfen beni bir arkadaşın olarak gör’ şeklinde bir cümle bulunur.....duyduğum rehber öğretmenlerinden hiçbiri bu konuda sözüne sadık kalmadı, kalamadı.

Bizim bir eğitimci ve insan olarak zaten öğrencilerimizle kibar ve saygılı bir iletişim kuruyor olmamız gerekiyor. Ancak bir danışman olarak öğrencilere yakın olmamız arkadaş gibi olacağımız demek değildir. Biz danışmanız ve profesyonel bir hizmet veriyoruz. İlkelerimiz var, bunların arasında danışmanla arkadaş olmak kesinlikle yok.

Öğrencimizin değindiği konulara çok kabaca açıklama getirmek amacıyla başladığım yazımda gördüm ki mesleğimle ilgili paylaşmam, açıklık getirmem gereken pek çok nokta var. Tek bir öğrencinin yazısından bile görülüyor ki alanda yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle öğrencilerin aklında haklı sorular oluşuyor ve mesleğimiz maalesef değer kaybediyor. Bizleri eleştiren yazıların artmasını diliyorum.












21 Mayıs 2013 Salı

Kaynaştırma Sisteminin Gercek Yüzü

Okulumda tam 8 tane kaynaştırma öğrencim var. Benim danışman olarak gorevim temelde diğer cocuklara karsi olan sorumluluğumdan cok da farklı degil. Onların ihtiyac duydugu anlarda yanlarında olmak, dinlemek, anlamak ve yakın cevresi tarafından anlaşılmalarına destek olmak.

Yonetmelige gore bir sinifa bir tek kaynastirma ogrencisi verilmesi gerekmekte ancak gelin gorun ki bazen bir sinifta 3 tane bile kaynastirma olabiliyor. Bu durum ihmalden değil, malesef mecburiyetten kaynaklaniyor.

Kaynastirma öğrencileri icin sinif öğretmeninin ve her branş öğretmeninin BEP (Bireysellesmis Egitim Plani) hazırlaması gerekiyor. Öğretmenlerin kafasi karisik, BEP'i nasil yapacaklarini da bilmiyorlar, farkli özürlere sahip cocuklara nasil yaklaşacaklarini da cunku boyle bir egitim almiyorlar. Sistem tam bir felaket, öğretmenler de idare de sistemin isletilememesinden rahatsız aslında. Bakanlık da problemin farkında bu yüzden geçtiğimiz yıllarda bir seminerle bilgi eksikliğini gidermeye çalıştılar. İyi niyetle yapilan bu kisa sureli calisma sonucunda uygulamada hiç birsey düzelmedi.

Su anki durum; kaynaştırma öğrencileri derste cogunlukla boş oturuyorlar, öğretmenlerin tek beklentisi davranış sorunlarının olmaması. Sinifta egitim ogretim ortami bozulmuyorsa sorun da olmuyor!.

BEP'lere gelince çoğunlukla kağıt üzerinde gösterilen bir aldatmacadan ibaret.

Suçlu kim?

Bu cocukların her biri ayrı bir özürden kaynaştırma olabiliyor:Otistik, zihinsel engelli, hiperaktif, işitme, görme, ortopedik engelli, down sendromlu gibi... Peki bir sinif öğretmeni, Türkce öğretmeni, beden eğitimi öğretmeni vb.. butun bu özür grupları hakkında eğitilmiyorlarken, staj yapmıyorlarken, ornek bir yaşantı geçirmiyorlarken neyi nasıl yapacaklarını bir günlük bir seminerle verebilir misiniz?

Öğretmenlere kaynaştırma öğrencisini verip, BEP uygula diyerek sorumluluğu onlara bırakmak kolay. Ogretmen ders sirasinda bu ogrencilerle bireysel ilgilenmek zorunda, o zaman öğretmenin yanına bir yardımcı verilmesi gerekmez mı?

Öğretmeni ozur gruplari hakkinda eğitin, BEP hazirlamayi ve uygulamayı, farklı özellikleri olan bu öğrencilere yaklaşmayı ogretin ve yasanti gecirmesini saglayin, yanina yardımcı ögretmen verin. Bunları yaptığınız zaman sistem yurumuyorsa da hesap sorun. Aksi takdirde kimse kimseyi kandırmasın.

Eğitimde biz yaptık, oldu deyip gerisini koyverirseniz, olan bizim ozel egitime ihtiyacı olan öğrencilerimize olur, başka da birsey olmaz!


Yazmanın tadına doyum olmuyor...

14 Mayıs 2013 Salı

Our Skyp call with American friends from New Jersey

Sirbia skype call with our 7.th graders students became so popular that I had to arrange another one for my 6.th graders which made me very happy.

A little bit of search on twitter... I met with John Fritzky from New Jersey who is a 5.th grader teacher. We decided to have a skype call on a certain time. Then we switched our questions which were mostly about their lives in America via email. Since there is a 7 hour difference, we had to stay in school about an hour and they had to come to school early about an hour.


Our students, English teacher Cevher Uzunöz and I worked on these questions for 4 hours.  Finally, we were ready for our skype call and of course very excited.

This photo has taken while we were preapering our questions for American students.

We started skyping exactly on time. At the beginning there were a couple of obstacle such as broken internet connection, bad voice reception. Hopefully it took only a 5 minutes which was a half an hour to me to solve the problems.

I was trying to figüre out what the problem was...

We skyped almost one hour until they said they had to leave because of starting their school. But still we had enough time to asked and answered all the questions. My students were quite nervous, that was not easy for them to talk in English with the native speakers. Even though they were very happy and enthusiastic about skyping again.


The most enjoyable moment for my students was the time our students teaching them how to say " hello/merhaba " in Turkish. After they say merhaba, my students got really excited and applaused them.

One of our question was about their folk dances. They offered recording themselves while dancing and send the video to us. Even I was surprized and excited by this offer. İn such a short time we had the video which they were dancing with "cotton eyed Joe".


They were very kind dancing just for us.
Thanks to Mr. John Fritzky and his class for this opportunity, it was a great pleasure for us to chat with American friends. We never forget this experience ever.


Here are some of my students' comment:

It is very nice to see different nations in the same class. I like this very much. If we had the chance to speak again, İ would be very happy. I like that they have a class pet. I have never heard the Bamboo before. It was very interesting to see that they use Bamboo for their maths lesson.

I wonder that what is the difference between Bamboo and smart board? What advantages does it give to the students?
Yagmur Ergin
6-B
________________________________________________________________
I am glad that we had this conversations with our American friends.

The most amazing thing was that all the students are from different nations and religions.

They use Bamboo especialy for their maths lesson. This is the first time I saw Bamboo in my life.
One thing that I had difficulty in understanding was their fluent speaking.
Asya Nur Ceylan
6-B
________________________________________________________________
I am very happy to meet and actually see our American friends. Thank you for answering our questions.

The most exciting thing that I was impressed was Bamboo pen tablet.

I was so excited when you say "merhaba" in Turkish. Even though we asked all the questions in our mind, I still wonder your class rules. I would like to see if there are any differences between ours and yours. Another thing I wonder that how you spend your spare time with your family?

Thanks a lot for everything.
Mine Bayraktar
6-B
_______________________________________________________________
It is very nice and interesting to talk someone from a different country. This was the most amazing experience I've ever had in my life.

We learned a lot of things about them. The most interesting thing I learned from yesterday that they use Bamboo in the classroom. I have never heard that before. The other thing I learned from this experience that we are all different and live differently, when people see this as a colour of life, life would be better.

Thank you very much to Mr.Fritzky and his class and to my teachers who makes this happened for us.
Burcu Ay
6-B
_______________________________________________________________
I think Bamboo is very strange and very impressive invention.

You said the word 'Merhaba' very quickly and very nice. That is impressed me a lot.
Mehmet Ali Tahtaci
6-B
_______________________________________________________________
I was very happy to meet and talk to you. You were very friendly with us. With this experiment, I had a chance to see that I could actually comminucate with people from different country.

İnterestingly, I saw a kind of tool called Bamboo which is being used for math lesson. I wish I could use it in my class too.

We thought how to say "hello" to American friends. When they say "merhaba" we all got very excited.

I wish we could see eachother again and talk some more...
Dilhan Çolak
6-B
_______________________________________________________________
We were very happy to see you. İt was a bit strange to us that we talked people from different country.

We sometimes had dificulty in understanding your fluent English but those times our teachers translated for us so there were no problem.

We were very excited about this meeting. We stayed for an extra hour after school and they came early to their school.

It was very interesting that they use a tool call Bamboo.

After this conversation I know a little bit more about the life in America. I hope some day we could meet you all in person too.
Cansu Ünnü
6-B
________________________________________________________________
I'm very happy to meet you, because you are very caring and nice people.

We were impressed by the use of bamboo. When we speak eachother, I felt myself very close to you because of talking the same language.

I am very curious about the class rules you have to obey.
I hope you have enjoyed speaking with us as much as we had with you
İrem Tekeli
6-B
________________________________________________________________
Yazmanın tadına doyum olmuyor...

11 Mayıs 2013 Cumartesi

İlkokul seçerken nelere dikkat ettim?

En başta şunu söylemek istiyorum. Başlığı böyle kişisel seçmemin ve yazıyı kişisel bir deneyim olarak ele almamın sebebi okul seçiminin de kişisel bir tercih olduğunu düşünmemdir. O nedenle "ilkokul seçerken nelere dikkat edilmeli" gibi bir ifadeden özellikle kaçındım.

Çocuğumun gideceği ilkokulu seçme tasası beni bir yıl öncesinden tutmuştu. Ben kendimi biliyorum: Eğitimin içinde, her sorundan haberdar hatta bizzat göbeğinde, zaten sistem karşıtı bir psikologum ben. Konu çocuk ve eğitim olunca ben seçim yapana kadar çevremdekilere de akla karayı seçtiririm.

İşleri akışına bırakamayıp, incik cincik uğraşan, eşini evde, elinin uzandığı arkadaşını okulda, apartmanda, sitede, eremediğini telefonda, twitterda, facebookta  bunaltan  anneler, size sesleniyorum. Ben de sizlerden biriyim. Anaokulu seçerken 12 kurum dolaşıp, tek tek müdürleriyle/sahipleriyle konuşmuş ve bu işkenceyi de yine burada sizlerle paylaşmıştım.

Şimdi ilkokul seçerken nasıl bir yöntem izlediğimi ve neleri önemsediğimi yazıyorum.


Önce Okul Seçtim

Uzmanlar olarak okul değil, öğretmen seçin deriz ama her zaman  öğretmen seçme gibi bir lüksünüz olamıyor maalesef, bu yüzden en azından okulu seçerken nelere dikkat edebileceğimize konsantre olalım.


Özel Okul mu? Devlet Okulu mu?
  • Çalışıyorum, tam gün olsun,
  • Sınıf mevcudu en çok 25 olsun,
  • Nispeten temiz tuvaletleri, ferah sınıfları olsun,
  • Sosyal faaliyetleri olsun,
  • Disiplin anlayisi, cocuga yaklasim tarzi benim dusunceme uygun olsun diyerek özel okula karar verdim. 

Okullar hakkında bilgi topladım.

Egitimcilerle,
Çocuğu o okula devam eden velilerle görüştüm,
Gazete haberlerini taradım,
Forum sayfalarını okudum,
Okulların ve sahiplerinin twitter hesaplarına ulaşıp, attıkları tweetleri inceledim.


Özel okul seçecekseniz bilmelisiniz ki okulun kurucusunun düşünceleri okulun eğitim anlayışını, işleyişini doğrudan etkiliyor. Kurucunun kişiliğini, egitime bakis acisini medyada kendisiyle ilgili cikan haberleri ve varsa yayinladigi tweetleri takip ederek öğrenebilirsiniz. Boylece okulun egitime ve cocuga bakis acisini, disiplin anlayisini da öngörebilirsiniz.

İlgilendiğim bölgedeki özel okullarla (Bilfen, Bahçeşehir, Doğa, FMV Işık Okulları) ilgili yaptığım araştırmalar sonucunda bazi izlenimler edindim. Bu izlenimler kesin dogrudur demiyorum aksine oldukca kisiseldir, okullari bağlamaz diyorum.

 
Bilfen'le ilgili edindigim izlenim, ögrenciyi basari odakli degerlendirdigi ve basarili olmayan ogrencileri okulda tutmak istemedigi, ayrica sayisal alana agirlik verdigi, askeri okul tadinda, kati disiplinli bir okul oldugu yönünde oldu.

Bahcesehir koleji ile ilgili edindigim izlenime gelince,
Birçok forum taradim. Kendileriyle konusma biciminden, sorunlarina sahip cikmamasindan dolayi Bahcesehir Universitesi ogrencileri okulun sahibinden cok sikayetciler.  Ogrencilerin ortak derdi okul sahibinin yasadiklari sorunlarla ilgilenmiyor olması. Öğrenciler forumlarda kendilerini değersiz hissettiklerini ve sadece para kaynagi olarak görüldüklerini ifade etmişler.
 
Doğa Koleji ile ilgili edindigim izlenim ise, cok fazla ticari kaygi gozettikleri yonunde. İstanbul'da neredeyse her kose basinda bir Doga Koleji var. Eğitim kalitesinin nispeten düşük olduğu da eğitimcilerden duyduğum olumsuz eleştiriler arasındaydı. Ayrıca forumlarda öğretmenlerinin özlük haklarının gözetilmediği yönünde sikayetler de okudum.

 
FMV Isık Okullari beni en cok hayal kirikligina ugratan okul oldu. Lise ogrencilerinin yorumlarini inceleseniz cok buyuk orani okulun sekilci disiplin anlayisindan, ogretmen davranislarindan olumsuz bahsediyorlar. Görüştüğüm bazı eğitimciler de klasik ve hantal bir yapisi oldugunu ve devlet okulundan pek farkı olmadigini düşünüyorlar. Eski çizgisini bozduğunu ifade ediyorlar.

 
Bu sekilde araştırarak gorusmeye gidecegim okulu belirledikten sonra görüşmede değineceğim konulari belirledim:
  • Öğretmen degisme sıklığı,
  • Öğretmenlere hizmet ici egitimden faydalanmalari icin firsat verip vermedikleri,
  • Eğitim müfredatları,
  • Sosyal faaliyetleri,
  • Ödev konusundaki görüşleri,
  • Çocuklara gosteri yaptirma sıklıkları,
  • Disiplin anlayışları,
  • Çocuğun okula uyum surecinde izledikleri yol,
  • Öğretmen veli iletisimlerini nasil sağladıkları,
  • Çocuğumun kisiligine uygun ogretmen secebilmemiz konusundaki serbestlikleri,
  • Yemeğin nereden geldiği,
  • Servisin saatleri gibi konularda sohbet ettik. 
 
Not: Okullarla ilgili burada yazdığım izlenimler uzman kimliğimle değil, bir veli gözüyle yazılmış olup, farklı deneyimler yaşayan velilerin de olabileceği muhakkaktır. Okullarla ilgili fikirlerinizi yazının altına yorum olarak bırakabilirsiniz. Böylece annelere daha geniş bir perspektifle okul arama süreçlerinde yardımcı olabiliriz.

10 Nisan 2013 Çarşamba

First Skype experience ever


Today, 10.04.2013. Our 7th grade students, their English Teacher and I were very excited because we had our first skype calling with great students from Serbia. Our students asked the questions about their peers and the life in Serbia. It was a different experience for my students and I am looking forward to share their thouhts and feelings about it.

It was very surprizing that one of the students called Martha started to speak Turkish which was very fluent. At that moment my students got excited, all stood up and applause. It was a great moment.

Thanks to Ana Zivkovic and her class, they were really warm and enthusiastic. Thanks for the opportunity, it was a great pleasure for us to chat with Serbian friends.


Some of our students wrote their feelings about this experience:

Beyzanur Demir/ 7-A

It was realy great to meet new people from different culture.
And we had a chance to practise our English.

We got excited when one of the students starts talking in Turkish.
We had a fantastic lesson and want to connect with them again as soon as possible. Thanks to our school counselor Aylin,Silig and to our English teacher Cevher Uzunoz for this opportunety. And ofcourse thanks to Ana Zivkovic.
-------Yeni insanlar tanimak, yabanci kulturden yasitlarimizla tanismak cok guzeldi. Turkce ve Sirpca disinda ortak dil olarak İngilizceyi kullanmis olduk. 

Ozellikle Sirp bir ogrencinin Turkce konusmasi hepimizin cok hosuna gitti. Cok zevkli ve guzel bir ders isledik. En kisa zamanda bir daha gorusmek istiyoruz. Cevher Ogretmene , Aylin Ogretmene ayrica Ana Zivkovic'e cok tesekkur ederim.

Mercan ÜN/ 7-A
This was the first experience we had ever had in our school. I was very happy to talk to our Serbian friends. This was the first time in my life that I talked to someone from different culture. What was the most exciting thing in this conversation was that one of the Serbien students talking in Turkish. 

Bizim okul icin bu konusma bir ilkti. 
İlk defa bir Sirp yasitimla konustugum icin cok mutlu oldum. Beni en cok mutlu eden; aralarindan bir ogrencinin Turkce konusmasi oldu.









18 Mart 2013 Pazartesi

Bir dakika bakar misiniz?

Simdi ogretmenler odasinda oturuyorum. Fen bilgisi ogretmeni dersten geldi, o kadar uzgun ve tukenmis ki!

Ogrencilerin derste ilgisini cekmek artik imkansiz gibi birsey. Ogretmenler kendilerini tukenmis, degersiz, caresiz hissediyor.

Peki bu, derste ogrencinin ilgisini cekmek icin ugrasan, bunu kendine dert edinen, hayal kirikligi yasayan ve bu nedenle meslekten soguyan ogretmenlerin sucu mu?

Hayir!

Asagida tam da egitim sistemiyle ilgili verdigim roportaj var.

Anneler, babalar egitim sistemini yuksek sesle elestirin,
Okullardan beklentilerinizi netlestirin,
Okulun cocugunuza ne kazandirmasini bekliyorsunuz ve karsiliginda ne buluyorsunuz bir dusunun!

Hareket velilerle baslayacak!


http://youtu.be/0AhLM-H9MzY



Yazmanın tadına doyum olmuyor...

5 Aralık 2012 Çarşamba

İsini bilmeyen idarecilere sözüm var!

Devlete ait okullarda idareci ve ogretmen arasinda profesyonellik, nezaket, kaliteli iletisim arayip da bulamadigim sey.




Kimlerle çalışacağınızı seçemiyorsunuz? Kimler tarafından yönetileceğinizi de seçemiyorsunuz. Ben 50 kusur yasına gelmiş, bilmemkac yıllık egitim ve idareci gecmisi olan, bir okul psikolojik danışmanının ne is yaptığından bir haber bir idareciyle çalışmayı reddediyorum!

İsin kötü yani tüm enerjimi alıp götürme, motivasyonumu yerle bir etme becerisine sahip, yonetici yetkisini hasbel kader almis sonra da gerisini koyvermis kişilerin eğitilmesi mümkün degil. Çaresizliğim de bu noktada başlıyor zaten.

Ciddiye alsam, anlatsam, açıklasam olmuyor. Susup otursam hiç olmuyor. Bu yazı da çaresizliğimin bir sonucudur.
Yazmanın tadına doyum olmuyor...


17 Nisan 2012 Salı

5 Yas Cok Erken mı?

Yeni çıkan kanuna göre 60 aylıktan itibaren cocuklar okula başlayabilecek. Bu konunun birçok boyutu ve bileşeni var. Salt cocuğun yasından dolayi "okula başlamak icin erken" ifadesini kullanirsak eksik ifade etmiş oluruz. 5 yas egitim icin erken degildir ancak verilecek egitimin icerigi, nasil verilecegi yani surec, kim tarafindan ve hangi fiziksel koşullarda verileceği cok belirleyicidir.

5 yaşındaki cocukların su anki ilkogretim sistemine nasıl entegre edileceği cok net olmamakla birlikte, var olan koşulları gözlemlediğimizde bazı endişelerden soz etmek mümkün:

1- 5-6 yas cocugunun ihtiyaclarina cevap verebilecek bir egitim olacak mi?

Bu yas cocuğunun henüz küçük kas gelişimini tamamlamadigini, oyunun hala cok onemli olduğunu, cocuklarin oynayarak ogrendigini dusunursek onları akademik çalısmalara boğmak doğru olmayacaktır. Bu durumda müfredat anasinifi düzeyinde hazirlanmali ve anasinifi öğretmenlerince verilmelidir.

Birinci sınıfın ilk 3 ayı okuma yazma çalışmaları yapılmayarak daha çok oyuna zaman ayrılması kararlaştırıldı. Okul öncesinde olduğu gibi öğretime değil, eğitime ağırlık verilecekmiş. Müfredat anasınıfı müfredatına uydurulacaksa ve iki haftalık seminer dönemindeki uzaktan eğitim ile bir sınıf öğretmeninden okul öncesi eğitimcisi çıkartılmaya çalışılacaksa neden zaten varolan anasınıfları ve okul öncesi eğitimcileri kullanılmıyor? Bunu anlamak mümkün değil. Tüm bunların sebebini acıklayan oldu da ben mi kaçırdım bilemiyorum...



2- İlk 3 ay öğretim yok, Egitim sureci nasil isleyecek?

Eğitim deyince kastedilen şu; çocuğun dinleme, ifade etme becerisinin geliştirilmesi, arkadaşlarıyla kavga etmeden sorunlarını çözmesi, ders saati kavramına alıştırılması, ders süresince dikkatini toplamayı öğrenmesi, ihtiyaçlarını erteleyip teneffüsü beklemesi vb.

Düşünüyorum da okul öncesi eğitim konusunda hiçbir bilgisi ve deneyimi olmayan sınıf öğretmenleri bir sınıf dolusu koşuşturmak isteyen, çok çabuk sıkılan, topluca tuvalete ve su içmeye gitmek isteyen, ihtiyaçlarını bekletemeyen, özbakım becerisi sınırlı çocukla tek başına ne yapacak? Tuvalete gönderse bir dert göndermese iki dert. Anasınıflarında yardımcı teyzeler var, zavallı öğretmenimin yanında kim var? Anasınıflarında ilgi köşeleri var, isterse çocuklar ayağa kalkar, isterse sandalyede oturur, isterse yerlerde yatar yuvarlanır, ortam ona uygun ve kimse de yerine otur demez. Sınıfta ne var?

Olacağı söyleyeyim, bu çocuklar kontrol altında tutulmaya çalışılacak sonuç elbette ki ya sinmiş bir çocuk ya da isyanda, uyum sağlayamıyor etiketi almış bir çocuk olacak. Bu çocuk burada yapamıyor diyen zavallı sınıf öğretmeni soluğu diger bir zavallı öğretmen olan rehber öğretmenin yanında alacak. Rehber öğretmen de çocuk normal, tepkileri normal diyecek, aileyle görüşecek, çocuğun kaydını anasınıfına alması için ikna etmeye çalışacak. Sonuç değişmeyecek çünkü kenar mahallelerdeki veliler anasınıfı paralarını yüksek buldukları için çocuklarını ilkokula vermeyi her zaman tercih edecek! Demedi demeyin....

3- Çocuklarin güvende olma ihtiyaci karşılanabilecek mı?

Evin disinda da güvenli bir ortamda bulunmak her cocuğun en temel ihtiyacidir. Bir cocuk ihtiyaclarini kendisi gorebildigi bir ortamda kendini guvende hisseder. Suanki ilkokul binaları yetişkinlere göre yapılmaktadır. Kocaman ve yuksek binalar, buyuk, ağır demir kapılar, kendilerinden yasca cok büyük diğer cocuklar, tuvalet kuyrukları, yetersiz kantin ortamlarında birbirlerinin üzerinden uzanarak alışveriş yapmak zorunluluğu, hicbir oyun alanı olmayan kuru beton bahçeler gibi birçok uygunsuz koşula sahip bu binalara henüz oyun cocuğu olan 5 yas grubunun sokulması girilmemesi gereken bir risktir.

Bu sistemde, henuz yukarida sayilan kosullar saglanmadığından cocuklarin bir yıl anasinifi egitimi alarak 72 ay dolduktan sonra ilkokula başlatilmaları uygundur.

Ben diyorum, psikiyatristler diyorlar, öğretmenler olarak, anne olarak diyoruz...


Yazmanın tadına doyum olmuyor...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...