11 Mayıs 2013 Cumartesi

İlkokul seçerken nelere dikkat ettim?

En başta şunu söylemek istiyorum. Başlığı böyle kişisel seçmemin ve yazıyı kişisel bir deneyim olarak ele almamın sebebi okul seçiminin de kişisel bir tercih olduğunu düşünmemdir. O nedenle "ilkokul seçerken nelere dikkat edilmeli" gibi bir ifadeden özellikle kaçındım.

Çocuğumun gideceği ilkokulu seçme tasası beni bir yıl öncesinden tutmuştu. Ben kendimi biliyorum: Eğitimin içinde, her sorundan haberdar hatta bizzat göbeğinde, zaten sistem karşıtı bir psikologum ben. Konu çocuk ve eğitim olunca ben seçim yapana kadar çevremdekilere de akla karayı seçtiririm.

İşleri akışına bırakamayıp, incik cincik uğraşan, eşini evde, elinin uzandığı arkadaşını okulda, apartmanda, sitede, eremediğini telefonda, twitterda, facebookta  bunaltan  anneler, size sesleniyorum. Ben de sizlerden biriyim. Anaokulu seçerken 12 kurum dolaşıp, tek tek müdürleriyle/sahipleriyle konuşmuş ve bu işkenceyi de yine burada sizlerle paylaşmıştım.

Şimdi ilkokul seçerken nasıl bir yöntem izlediğimi ve neleri önemsediğimi yazıyorum.


Önce Okul Seçtim

Uzmanlar olarak okul değil, öğretmen seçin deriz ama her zaman  öğretmen seçme gibi bir lüksünüz olamıyor maalesef, bu yüzden en azından okulu seçerken nelere dikkat edebileceğimize konsantre olalım.


Özel Okul mu? Devlet Okulu mu?
  • Çalışıyorum, tam gün olsun,
  • Sınıf mevcudu en çok 25 olsun,
  • Nispeten temiz tuvaletleri, ferah sınıfları olsun,
  • Sosyal faaliyetleri olsun,
  • Disiplin anlayisi, cocuga yaklasim tarzi benim dusunceme uygun olsun diyerek özel okula karar verdim. 

Okullar hakkında bilgi topladım.

Egitimcilerle,
Çocuğu o okula devam eden velilerle görüştüm,
Gazete haberlerini taradım,
Forum sayfalarını okudum,
Okulların ve sahiplerinin twitter hesaplarına ulaşıp, attıkları tweetleri inceledim.


Özel okul seçecekseniz bilmelisiniz ki okulun kurucusunun düşünceleri okulun eğitim anlayışını, işleyişini doğrudan etkiliyor. Kurucunun kişiliğini, egitime bakis acisini medyada kendisiyle ilgili cikan haberleri ve varsa yayinladigi tweetleri takip ederek öğrenebilirsiniz. Boylece okulun egitime ve cocuga bakis acisini, disiplin anlayisini da öngörebilirsiniz.

İlgilendiğim bölgedeki özel okullarla (Bilfen, Bahçeşehir, Doğa, FMV Işık Okulları) ilgili yaptığım araştırmalar sonucunda bazi izlenimler edindim. Bu izlenimler kesin dogrudur demiyorum aksine oldukca kisiseldir, okullari bağlamaz diyorum.

 
Bilfen'le ilgili edindigim izlenim, ögrenciyi basari odakli degerlendirdigi ve basarili olmayan ogrencileri okulda tutmak istemedigi, ayrica sayisal alana agirlik verdigi, askeri okul tadinda, kati disiplinli bir okul oldugu yönünde oldu.

Bahcesehir koleji ile ilgili edindigim izlenime gelince,
Birçok forum taradim. Kendileriyle konusma biciminden, sorunlarina sahip cikmamasindan dolayi Bahcesehir Universitesi ogrencileri okulun sahibinden cok sikayetciler.  Ogrencilerin ortak derdi okul sahibinin yasadiklari sorunlarla ilgilenmiyor olması. Öğrenciler forumlarda kendilerini değersiz hissettiklerini ve sadece para kaynagi olarak görüldüklerini ifade etmişler.
 
Doğa Koleji ile ilgili edindigim izlenim ise, cok fazla ticari kaygi gozettikleri yonunde. İstanbul'da neredeyse her kose basinda bir Doga Koleji var. Eğitim kalitesinin nispeten düşük olduğu da eğitimcilerden duyduğum olumsuz eleştiriler arasındaydı. Ayrıca forumlarda öğretmenlerinin özlük haklarının gözetilmediği yönünde sikayetler de okudum.

 
FMV Isık Okullari beni en cok hayal kirikligina ugratan okul oldu. Lise ogrencilerinin yorumlarini inceleseniz cok buyuk orani okulun sekilci disiplin anlayisindan, ogretmen davranislarindan olumsuz bahsediyorlar. Görüştüğüm bazı eğitimciler de klasik ve hantal bir yapisi oldugunu ve devlet okulundan pek farkı olmadigini düşünüyorlar. Eski çizgisini bozduğunu ifade ediyorlar.

 
Bu sekilde araştırarak gorusmeye gidecegim okulu belirledikten sonra görüşmede değineceğim konulari belirledim:
  • Öğretmen degisme sıklığı,
  • Öğretmenlere hizmet ici egitimden faydalanmalari icin firsat verip vermedikleri,
  • Eğitim müfredatları,
  • Sosyal faaliyetleri,
  • Ödev konusundaki görüşleri,
  • Çocuklara gosteri yaptirma sıklıkları,
  • Disiplin anlayışları,
  • Çocuğun okula uyum surecinde izledikleri yol,
  • Öğretmen veli iletisimlerini nasil sağladıkları,
  • Çocuğumun kisiligine uygun ogretmen secebilmemiz konusundaki serbestlikleri,
  • Yemeğin nereden geldiği,
  • Servisin saatleri gibi konularda sohbet ettik. 
 
Not: Okullarla ilgili burada yazdığım izlenimler uzman kimliğimle değil, bir veli gözüyle yazılmış olup, farklı deneyimler yaşayan velilerin de olabileceği muhakkaktır. Okullarla ilgili fikirlerinizi yazının altına yorum olarak bırakabilirsiniz. Böylece annelere daha geniş bir perspektifle okul arama süreçlerinde yardımcı olabiliriz.

10 Nisan 2013 Çarşamba

First Skype experience ever


Today, 10.04.2013. Our 7th grade students, their English Teacher and I were very excited because we had our first skype calling with great students from Serbia. Our students asked the questions about their peers and the life in Serbia. It was a different experience for my students and I am looking forward to share their thouhts and feelings about it.

It was very surprizing that one of the students called Martha started to speak Turkish which was very fluent. At that moment my students got excited, all stood up and applause. It was a great moment.

Thanks to Ana Zivkovic and her class, they were really warm and enthusiastic. Thanks for the opportunity, it was a great pleasure for us to chat with Serbian friends.


Some of our students wrote their feelings about this experience:

Beyzanur Demir/ 7-A

It was realy great to meet new people from different culture.
And we had a chance to practise our English.

We got excited when one of the students starts talking in Turkish.
We had a fantastic lesson and want to connect with them again as soon as possible. Thanks to our school counselor Aylin,Silig and to our English teacher Cevher Uzunoz for this opportunety. And ofcourse thanks to Ana Zivkovic.
-------Yeni insanlar tanimak, yabanci kulturden yasitlarimizla tanismak cok guzeldi. Turkce ve Sirpca disinda ortak dil olarak İngilizceyi kullanmis olduk. 

Ozellikle Sirp bir ogrencinin Turkce konusmasi hepimizin cok hosuna gitti. Cok zevkli ve guzel bir ders isledik. En kisa zamanda bir daha gorusmek istiyoruz. Cevher Ogretmene , Aylin Ogretmene ayrica Ana Zivkovic'e cok tesekkur ederim.

Mercan ÜN/ 7-A
This was the first experience we had ever had in our school. I was very happy to talk to our Serbian friends. This was the first time in my life that I talked to someone from different culture. What was the most exciting thing in this conversation was that one of the Serbien students talking in Turkish. 

Bizim okul icin bu konusma bir ilkti. 
İlk defa bir Sirp yasitimla konustugum icin cok mutlu oldum. Beni en cok mutlu eden; aralarindan bir ogrencinin Turkce konusmasi oldu.









18 Mart 2013 Pazartesi

Bir dakika bakar misiniz?

Simdi ogretmenler odasinda oturuyorum. Fen bilgisi ogretmeni dersten geldi, o kadar uzgun ve tukenmis ki!

Ogrencilerin derste ilgisini cekmek artik imkansiz gibi birsey. Ogretmenler kendilerini tukenmis, degersiz, caresiz hissediyor.

Peki bu, derste ogrencinin ilgisini cekmek icin ugrasan, bunu kendine dert edinen, hayal kirikligi yasayan ve bu nedenle meslekten soguyan ogretmenlerin sucu mu?

Hayir!

Asagida tam da egitim sistemiyle ilgili verdigim roportaj var.

Anneler, babalar egitim sistemini yuksek sesle elestirin,
Okullardan beklentilerinizi netlestirin,
Okulun cocugunuza ne kazandirmasini bekliyorsunuz ve karsiliginda ne buluyorsunuz bir dusunun!

Hareket velilerle baslayacak!


http://youtu.be/0AhLM-H9MzY



Yazmanın tadına doyum olmuyor...

5 Aralık 2012 Çarşamba

114 Cesur Kadın



Sosyal medyada başlayan bir projeydi imza:Kizin. 114 kadın babamiza mektup yazdık ve bir kitapta bulustuk. Kalbim kaldırdığınca tek tek okuyorum mektuplari, yüzleri, sesleri ile birlikte.

O kadar samimi ki mektuplar, o kadar cesur ki yürekler. Bazıları babasına hiç söylemediklerini, sitemlerini, hesaplasmalarini kitaba yazıp tüm Turkiye ile paylaştılar ama hala babalarina kitaptan bahsedemiyorlar. Benim gibi...

Bazıları ise yaşadıkları harika baba- kız iliskisini bu eşsiz kitapla taclandirdilar ve babalarına hediye ettiler.

İstanbul'da, aydınlık bir günde, boğaz manzaralı seçkin bir mekan olan Portaxe'da yazarlar olarak toplandık ama ne manzara, ne de İstanbul umurumda degildi. Eskişehir'den bir gun için oraya gitmek zor olacakti ama duygularimi kitaba koymaya karar vermekten zor olamazdi. Oradaki her kadınla tokalasmak, konuşmak ortak duygularda buluşmak paha bicilemez bir firsatti.

İclerinde biri vardı ki beni en derin ve yüzleşmek istemediğim
ozlemimle farkinda bile olmadan herkesin icinde basbasa bıraktı. Bu kişi 114 kadından biri degil, onlardan birinin babasıydı.
Ersan ERDURA, kızı Ayca'ya olan sevgisini kelimeleriyle, gozleriyle anlattikca, nefes alamadığımı, ilk defa neye sahip olamadigimi ve asla olamayacagimi hissettim. İlk defa baskasının babasının sevgisini kıskandım. İlk defa benim babam da beni boyle sevseydi, bana boyle baksaydı, benimle boyle gurur duysaydı dedim. O anda ona sarılmak, ağlamak ve icimde babama söyleyemediğim ne varsa ona söylemek istedim. O'na sarıldım. Hem mutlu hem zavallı hissettim o anda. Söylemek istediklerimi soyleyebildigimi sanmıyorum. Aslinda konusabildigimden bile emin değilim.

Oraya kendi hikayeleriyle gelen bircok kadindan ozur diliyorum. Bu yazıya başlarken amacım 114 kadinin buyuk buluşmasını, heyecanimi, orada yasananlari anlatmakti ama öyle olamadi malesef.

Ben orada kendi gercegimle yüzlestim, hayalimdeki babama sarilir gibi sarıldım, "keske sen de beni sevseydin" sitemimi baskasinin babasiyla paylastim, seninle konusur gibi baba.

Bu projeyi hayata geçiren sevgili Banu Tozluyurt, Selgin GB ve Esra Aylin Akalin, bana verdiginiz bu degerli hediyenin benim için anlamını ifade edebileceğimden emin değilim. Kuru bir tesekkur ve minnettarim demek yeterli olursa, cok minnettarim, tesekkur ederim.


ve....Ersan ERDURA...size nasıl tesekkur ederim ki? Artik babam ve benimle ilgili bu son yazimdir. Sizinle bu özlemi noktalıyorum.

Duygularını paylaşan tüm yazarlara bu kitabin ortaya çıkmasına emek verdigi icin sonsuz tesekkurler.

Hepiniz varliginizla, paylasimlarinizla ve tum samimiyetinizle o gün, orada kendimi büyük bir ailenin parçası gibi hissettirdiniz.



Yazmanın tadına doyum olmuyor...

İsini bilmeyen idarecilere sözüm var!

Devlete ait okullarda idareci ve ogretmen arasinda profesyonellik, nezaket, kaliteli iletisim arayip da bulamadigim sey.




Kimlerle çalışacağınızı seçemiyorsunuz? Kimler tarafından yönetileceğinizi de seçemiyorsunuz. Ben 50 kusur yasına gelmiş, bilmemkac yıllık egitim ve idareci gecmisi olan, bir okul psikolojik danışmanının ne is yaptığından bir haber bir idareciyle çalışmayı reddediyorum!

İsin kötü yani tüm enerjimi alıp götürme, motivasyonumu yerle bir etme becerisine sahip, yonetici yetkisini hasbel kader almis sonra da gerisini koyvermis kişilerin eğitilmesi mümkün degil. Çaresizliğim de bu noktada başlıyor zaten.

Ciddiye alsam, anlatsam, açıklasam olmuyor. Susup otursam hiç olmuyor. Bu yazı da çaresizliğimin bir sonucudur.
Yazmanın tadına doyum olmuyor...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...