Uyku Alışkanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uyku Alışkanlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Eylül 2012 Cumartesi

1 saat az uyumak çocukta neye mal oluyor?

Tam da Egenin artık öğlenleri uyumak istemiyorum dediği ve kreşte uyumayacağı bu dönemde ben Ege'nin öğlenleri hala uyumaya ihtiyacı olduğunu gözlemliyorken bir de okuduğum bu kitap beni ziyadesiyle düşündürdü. Ben huzursuz ola durayım sonuç değişmiyor, öğlen uykuları bizim evde resmen kalkmış durumda. Okuduğum ve çok beğendiğim ve bizim evdeki durumdan dolayı huzursuzlanmama da neden olan "Eyvah Çocuğum Büyüyor" adlı kitaptaki uyku ile ilgili bölümden en ilginç noktaları yazıp belki birazcık sizi de çocuklarımızın uyku saatleri konusunda huzursuz ederim ya da halihazırda gergin olan anneleri iyice gererim dedim.

Bugünkü çocukların (ilkokuldan lise çağına kadar) bundan 30 yıl önceki çocuklara göre günde bir saat daha az uyuduklarını bilmiyordum ama sebepleri çok bildik aslında; sosyal faaliyetlere aşırı zaman ayrılması, ağır ev ödevleri, esnek uyku saattleri, yatak odalarındaki televizyonlar, cep telefonları, anne-babanın suçluluk duyguları. Son maddeyi açayım biraz; çalışan ve eve geç gelen ebeveynler çocuklarıyla zaman geçirmek istedikleri için onlara yatağa gitmelerini söyleyen kötü kişi olmak istemiyorlar. Mesela Amerika Rhode Island'da yapılan bir çalışma liseye giden gençlerin %94'ünün uyku saatlerini kendilerinin belirlediğini ortaya koymuş. Ben liseye giderken bile annem hala beni 9.00'da yatırıyordu. Nasıl beceriyordu o kısmı hatırlamıyorum ama Ege liseye giderken ben onu 9.00'da yatırabilir miyim diye düşünmeden edemiyorum. Ben şimdi bile hala oğlumu o saatte yatırmayı başarabilmiş değilim de...
 

Aktigraf
Kitaba dönecek olursam, bir saat az uyumanın nasıl bir etkisi olduğunu araştıran bilim adamlarından Tel Aviv Üniversitesi'nde öğretim görevlisi Dr. Avi Sadeh bir deney yapar. 77 dördüncü ve altıncı sınıf öğrencisini 3 gün boyunca erken veya geç uyumalarını bildiren talimatlarla evlerine gönderir. Bileklerine Aktigraf denen uyku faaliyetlerini takip eden bir alet takar. 3 gün sonunda çocuklara nörobiyolojik bir test verir. Bir saatlik uykunun yarattığı verim farkı, 4. sınıf ve 6. sınıf arasındaki farktan daha büyük çıkar. Diğer bir deyişle daha az uyuyan bir 6. sınıf öğrencisi sınıfta ancak 4. sınıf öğrencisi kadar performans gösterir yani 1 saat daha az uyumak, iki yıllık bilişsel olgunlaşma ve gelişme kaybına eşit çıkar!

Brown üniversitesinden Dr. Monique LeBourgeois uykunun okul öncesi dönem çocukları üzerindeki etkisini araştırır. Araştırmada çocuklar günlük toplam uykuda geçen zamanları değiştirilmeksizin sadece Cuma ve Cumartesi günleri her zamankinden geç saatte yatırılır. Bu çocuklara IQ testi verilir ve hafta sonundaki her bir saatlik farkın 7 puana mal olduğu saptanır. Aynı şekilde Virginia Üniversitesinden Dr. Paul Suratt ilkokul öğrencileri üzerinde benzer bir çalışma yapar ve o da 7 puanlık bir düşüş saptar. Aynı zamanda uyku ile ders notları arasında bir ilişki olduğunu saptayan birçok araştırma da var. Minnesota Üniversitesi'nden Dr. Kyla Wahlstrom 7000'in üzerinde lise öğrencisiyle bir çalışma yapar. Derslerinden A alan öğrencilerin B alandan, B alan öğrencilerin C alandan 15 dk. fazla uyudukları tespit edilir. Carskadon'un Rhode Island'daki 3000'in üzerinde lise öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmada da neredeyse birebir aynı sonuç çıkar. Anlayacağınız 15 dk. bile büyük önem taşıyor!
  
MRI taramaları sayesinde uyku üzerine birçok araştırma yapılabiliyor. Bu araştırmalardan çıkan birçok bulgu var ama beni en çok şaşırtan bulgu şöyle, Hipokamp: Beynin olumlu veya nötr uyarıcıları algıladığı, işlediği bölgesi. Amigdala: Beynin, olumsuz uyarıcıları işlediği bölgesi şeklinde kısa bir açıklamadan sonra beni şaşırtan sonuca gelelim; uykusuzluk en çok hipokampa zarar veriyor. Bunun anlamı şu; uyku sorunu yaşayan kişiler hoş olayları hatırlayamazken, kötü olayları rahatlıkla hatırlayabiliyorlar.

Araştırmalardan çıkan diğer bir önemli bulgu da, gün içerisinde öğrenilen bilgilerin gece işlenip kalıcı hale geliyor olması. Örneğin yabancı dil öğreniyorken edindiğimiz yeni kelimeler gecenin ilk bölümlerinde rüya görülmeyen, yavaş dalgalı uyku sürecinde sentezleniyor. Telaffuz motor beceriler, uykunun yine rüya görülmeyen ikinci aşamasında işleniyor, işitsel anılar bütün aşamalarda kodlanıyor. Duygu yüklü anılar ise uykunun rüya görülen anlarında işleniyor. Kişi gün içinde ne kadar çok şey öğreniyorsa gece de o kadar fazla uyumaya ihtiyaç duyuyor.  Çocuklar uykularının %40'tan falzasını yavaş dalgalı uykuda geçiriyorlar. Bu da şu anlama geliyor iyi bir gece uykusu çocukların yeni kelimeleri, zaman çizelgelerini, tarih bilgilerini uzun vadeli öğrenmeleri açısından çok önemli.
  
"Az uyuyan çocuklar zayıf olurlar" bu inanış artık tarihe karışıyor. Aslında daha az uyuyan çocuklar, daha fazla uyuyan çocuklara oranla daha şişmanmış. Merak edenleriniz için işleyişi açıklayayım. Uykusuzluk, açlığı haber veren grelin hormonunda artışa(uykusuz kaldıkça daha çok acıkıyoruz), açlığı bastıran leptin hormonunda azalmaya neden olurken, kortizol hormonunun da artmasına neden oluyor. Kortizol vücudu yağ üretmesi için harekete geçiren hormon. Vücuttaki yağın yakılmasında rol oynayan büyüme hormonu da az uyuyan kişilerde az salgılanıyor. Kısaca, az uyursan vücüdun yağ üret diyor, üstelik olanların da yakımını durduruyor.

Son olarak tam karanlık ortamda çocuklarda ve yetişkinlerde beyin melatonin salgılar bu da uyku getirir. Ergenlerde ise durum farklı. Ergenlerde beyin melatonini çocuk ve yetişkinlere göre 90 dk. daha geç salgılamaya başlar. Eğer evde geç uykuya dalan ergen çocuğunuz varsa bu bilgi sanırım tüm ailenizi rahatlatacak. Ben de aklımın bir kenarına yazdım. Ergenleri sabah yataktan kazıyarak çıkarmanın da bilimsel açıklaması bulunmuş. Sabahları beyinleri melatonin salgılamaya devam ettiği için vücut uyku durumuna dönmek istiyormuş. Güzel olan şu ki Amerika'da bu bilgiye dayanarak bazı okul bölgeleri sabahları okullarının başlangıç saatlerini 1 saat ileri almaya karar vermişler. Sonuç olarak Minnesota'da saat değişikliği en çok başarılı öğrencileri etkilemiş. 1 saatlik fazladan uyku başarılı öğrencilerin SAT(sayısal, sözel akademik yetenek testi) sayısal puanlarını 56, sözel puanlarını 156 puan yükseltmiş.

Kaynak: "Eyvah Çocuğum Büyüyor" Po BRONSON&Ashley MERRYMAN. Basım 2010.

26 Ağustos 2012 Pazar

Cocuğumu tek basına uyumaya nasil alıştırıyorum?

Ege'nin odasını o, 6 aylıkken ayırmıştım ama bu zamana kadar uykuya dalincaya dek onun yataginda yatiyor, sonra kendi yatagima geciyordum. Ege 4 yasını doldurdu. Her ne kadar onunla birlikte uyumayı sevsem de bir noktada tek basına uyumayı öğrenmesi gerektiğine inandığımdan durduk yerde rahatımı, keyfimi bozdum.
 

Tek basina uyumaya alistirmanin 5.gunundeyiz. Aslinda ikimiz de yeni duruma alışmaya çalışıyoruz. İkimizde diyorum çünkü ilk gece hiç beklemediğim birsey oldu; suçluluk duydum. Tıpkı emzirmeyi bıraktığım günkü gibi... Eğer siz de sucluluk duyarsanız hiç merak etmeyin, doğru şeyi yaptığınızdan emin olun ve asla yarı yolda vazgeçmeyin, bu ilerisi icin daha zor bir duruma davetiye çıkarır.

Ben nasıl yapmadım?

Ben asla cocuğumu odaya koyup "sen buyudun artik kendi basına uyumalisin" diyerek onu yalniz birakmadim. Bilirsiniz TRT'de "Dadi" adinda bir program var. Oradaki psikolog/pedagog (ne oldugundan pek emin değilim!) anneleri tam da boyle yapmaları icin yönlendiriyor malesef. Ağlasa da zirlasa da çare yok. Cocuklar tek baslarına uyuyorlar hem de ilk gunden ama ağlamak ve bağırmaktan yorgun düştükleri icin ve çaresizliği kabul ettikleri icin! Bu tabloya cok üzülüyorum. Tüm bu zorlamaya hiç ihtiyac yok aslında. Umarım bu programi seyreden anneler gördüklerine degil, içgüdülerine inaniyorlardir.



Ben cocuğun tek basına uyumaya ikna edilmesi, kademeli olarak alistirilmasi ve asla terkedilmemesini öneriyorum. Sadece önermiyorum kendim de oyle yapıyorum. Daha kolay olmuyor, zaman alıyor, sürekli açıklama yapmanız, cocuğu dinlemeniz, ağzını degdirip çekeceğini bildiginiz halde usenmeden gidip su getirmeniz, iki degil üç, dort hikaye okumaniz, "anne yanima yaaatt" dedikce yanina yatmamak icin kendinizle savasmaniz gerekiyor...bizde boyle oluyor...ama bu sürecin ardından cocuğunuz o gece mutlu bir sekilde uykuya dalıyor. Ertesi gece yine aynı döngü basliyor...Ege'yle ayni yatakta uyurken ben de dinleniyordum ama 5 gündür bedenen daha cok yoruluyorum.

İlk iki gece yanında uzun oturarak, 3. gece yatağın kenarına iliserek, 4. gece yatağın yanındaki sandalyeye oturarak kitap okudum. Her gece bana neden yaninda yatmadigimi sordugunda ona hep aynı açıklamayı yaptım. "buyuyen cocuklar tek baslarina uyuyabilirler. Ben ve baban gibi sen de tek basına uyuyabilirsin, yeterince büyüdün, öğrenmen icin sana fırsat veriyorum annecim. Büyümen icin sana yardim ediyorum" dedim. İkna olmuş görünüyor. Bizde ise yaradı...

Ne dediğinizden kadar nasıl söylediğiniz onemli. Siz de cocuğunuzu ikna etmenin bir yolunu bulabilirsiniz.

Onları tek baslarına odalarında bırakıp, aglayarak uyuyakalmalarini beklemekten cok daha insancil bir yöntem, degil mi?




Yazmanın tadına doyum olmuyor...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...