tag:blogger.com,1999:blog-90884527224999296002024-03-13T03:49:46.570+03:00BenimegemBir psikolog annenin gözünden annelik...
Bir rehber öğretmenin gözünden eğitim...
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.comBlogger197125tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-9692175786084856512021-12-16T17:30:00.016+03:002021-12-28T10:18:37.412+03:00Gelecekte bizi neler bekliyor?<p style="text-align: justify;">Geçtiğimiz günlerde katıldığım Fütürist Ufuk Tarhan'ın, son dönemdeki gelişmeleri bir çerçeveye oturtan; iş, gelecek, fütürizm ve başarı kavramlarının tanımı ile başlayıp; mesleklerin geleceği ile devam eden ve gençlerin gelecek için nasıl hazırlanmaları gerektiği ile ilgili tavsiyelerle son bulan konuşmasını dikkatle dinledim ve bolca not alıp bunu bir yazıya dönüştürmek ve özellikle öğrencilerimle paylaşmak istedim. </p><p style="text-align: justify;">Hepinize keyifli, bol düşünmeceli okumalar dilerim.</p><p style="text-align: justify;">Konuşma bazı kavramların tanımlanması ile başladı. Sizlerin de düşüncelerini berraklaştıracağını düşündüğüm bu kavramlardan söz ederek başlayalım biz de: </p><p style="text-align: justify;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgwpJRI2iE7mfY2TcW70yPq7nymVQWd0XjwvQIEz45AoMIdaV5Lb23vNKVNpfCbOY6p0mijhRaC9R_Dcz_qwJEDKmKIfGzwxpWVPvsXi6nly_ArdMV0wur546jvL7IS8AzatGCa6i1hhQyflHLEU3UnZxmdLiwwNb896jqFe6zvIVIBl6IYHRZQmZPxeQ=s301" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="295" data-original-width="301" height="196" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgwpJRI2iE7mfY2TcW70yPq7nymVQWd0XjwvQIEz45AoMIdaV5Lb23vNKVNpfCbOY6p0mijhRaC9R_Dcz_qwJEDKmKIfGzwxpWVPvsXi6nly_ArdMV0wur546jvL7IS8AzatGCa6i1hhQyflHLEU3UnZxmdLiwwNb896jqFe6zvIVIBl6IYHRZQmZPxeQ=w200-h196" width="200" /></a></div><br />"Dünyanın hangi sorununu çözmek için adım atıyorsanız, neye dertleniyorsanız İŞİNİZ odur" diyen Ufuk Tarhan, GELECEĞİN ise ileride bizi bekleyen sabit bir şey olmadığını, aksine akışkan, dinamik ve içinde bulunduğumuz an ile devamlı etkileşim halinde yavaş yavaş deneyimlediğimiz bir süreç olduğunu vurguladı. <p></p><p style="text-align: justify;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjGzWDsEhhUTFTLzqxaxp3qy2kGNL3qULrUtc2CDq_yKMPffZ8sIbqE726wDH1_-qGQ0ZYpwALt_Hm9h85z8zlWNdvHgvJRgXO_tZccD-p5K8XH1PpvV_bYj2q3jBFOzBkHdXS6kSU1EN06-WGoUcbq-oqNg_tbKHoeQaT39YMss2a2_fmy6GnHj8gNUA=s306" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="306" data-original-width="304" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEjGzWDsEhhUTFTLzqxaxp3qy2kGNL3qULrUtc2CDq_yKMPffZ8sIbqE726wDH1_-qGQ0ZYpwALt_Hm9h85z8zlWNdvHgvJRgXO_tZccD-p5K8XH1PpvV_bYj2q3jBFOzBkHdXS6kSU1EN06-WGoUcbq-oqNg_tbKHoeQaT39YMss2a2_fmy6GnHj8gNUA=w199-h200" width="199" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Fütürizm Derneği</td></tr></tbody></table>Tüm bu kavramlar içinde bizlere en yabancı gelen kavram Fütürizm'dir diye tahmin ediyorum. Hemen onu da Ufuk Tarhan'ın düşünceleriyle açıklamaya çalışalım. Bir tarihçinin geçmişe bakıp bilgi oluşturması gibi fütüristler de istatistik, anket vb. pek çok farklı disiplinden ve araçtan faydalanarak geleceğe bakıp bilgi oluşturur. Bugün halihazırda yüzden fazla üniversitede Fütürizm bölümü varmış, bunu duyduğumda çok şaşırdım. Demek ki "gelecek kendi haline bırakılabilecek bir şey değil". </p><p style="text-align: justify;">Üzerinde ortak bir anlayışa varmamız gereken diğer önemli bir kavram ise BAŞARI. Yaptığımız işte başarılı olup olmadığımıza nasıl karar veririz? Bu sorunun Ufuk Tarhan için cevabı; "sırf yaptığınız şeyleri yaptığınız için başkaları mutlu oluyorsa, o zaman başarılısınızdır.’’ Başarı kişiden kişiye değişen bir tanım anlamına gelmiyor mu o zaman? Örneğin benim için başarı bir öğrencimin hayatında olumlu bir katkı sağlayabilmemken; Ufuk Hanım için başarı yeni yazdığı kitabın insanlar üzerinde etkisi olması olabiliyor. </p><p style="text-align: justify;">Konuşma bu aşamadan itibaren, dinleyiciye içinde bulunduğu dünyaya dair geniş bir çerçeve çizerek devam ediyor. </p><p style="text-align: justify;">İnsanoğlunun temel ihtiyacı ilk çağlardan bu yana aynı: beslenme, barınma ve örtünme. Artan nüfusumuz, uzayan hayatta kalma süremiz ve tüketim hızımız ile dünya bu ihtiyaçları karşılayamaz ve problemleri organik insan aklı ile çözemez noktaya geldi. Bu nedenle son yıllarda artık daha zeki bir formun "insansıların yani yapay zekanın" bu işi ele alması düşünceleri ağırlık kazanıyor. Böyle olunca tıpkı insanların ihtiyaçları gibi insansıların da ihtiyaçları gündeme gelmeye başladı. </p><p style="text-align: justify;">Peki nedir insansıların ihtiyacı?</p><p style="text-align: justify;">👉Enerji, </p><p style="text-align: justify;">👉İnternet, </p><p style="text-align: justify;">👉Şarj noktası, </p><p style="text-align: justify;">👉Laboratuvar </p><p style="text-align: justify;">👉Nano-materyaller. </p><p style="text-align: justify;">Tüm bunlar içerisinde öncelik enerji ihtiyacının giderilmesinde. Bu da bizi elektrik ihtiyacının karşılanması noktasına getiriyor. Geleceğin dünyasında elektrik o kadar önemli ki bir yerde sadece elektriğin olması bile, o yerin evimiz olması için yeterli olacak. İnsansıların ihtiyaçlarını karşılamanın tek yolunun, "organik insanın, dijital devrim ile iyileştirmeler yapması olduğu’ söyleniyor. Yani değişen dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarını çözmek için yapay zeka, servis robotları ve insanlardan oluşan takımlara ihtiyaç var. Hatta bazı tehlikeli işlerde bu takımlarda sadece insansıların olması da mümkün.</p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgvWHCXH8MyZxgC1JxlF65hExzJVV2qZ57NitLEY6nL1u8C9EuNjlJy24LWm1JwQTbmBBrNK3CBX1EN6aF7n7HHgNfJ8NMggdloTCTsQRS86jbcOpKHBUvTH-CJmeLK9mbUk2QOFpsL4COJjr8BUhz2ytT8PIJpZHZ3dNDmN_sU41BdKBx0K4EfH7TivA=s1174" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="780" data-original-width="1174" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgvWHCXH8MyZxgC1JxlF65hExzJVV2qZ57NitLEY6nL1u8C9EuNjlJy24LWm1JwQTbmBBrNK3CBX1EN6aF7n7HHgNfJ8NMggdloTCTsQRS86jbcOpKHBUvTH-CJmeLK9mbUk2QOFpsL4COJjr8BUhz2ytT8PIJpZHZ3dNDmN_sU41BdKBx0K4EfH7TivA=w320-h213" width="320" /></a></td></tr></tbody></table><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiF_qnylIuv3qC-NwsMhAW_CKcRdG-mAZWQNe6R_D75H2RdVHbLh6dCueEM5YmEIyHMwK-05-MZvJxkIfceFp53bvQ-cX880M7f8B4i-GxJIlI7YNE3wNwNQipEFqiy0nmR4YhcnykU9z4_bNZgOsNMqrLpxY9WC64uqtogcSzbyiQt2x9pU6h_tkhoXw=s1224" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="837" data-original-width="1224" height="219" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEiF_qnylIuv3qC-NwsMhAW_CKcRdG-mAZWQNe6R_D75H2RdVHbLh6dCueEM5YmEIyHMwK-05-MZvJxkIfceFp53bvQ-cX880M7f8B4i-GxJIlI7YNE3wNwNQipEFqiy0nmR4YhcnykU9z4_bNZgOsNMqrLpxY9WC64uqtogcSzbyiQt2x9pU6h_tkhoXw=s320" width="320" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Servis Robotu</td></tr></tbody></table><p style="text-align: justify;">İnsan eliyle yerküreyi getirdiğimiz bu sorunlu noktada "sürdürülebilirlik, yeşil enerji, iklim krizi, atık yönetimi, döngüsel ekonomi, 5G, yapay zeka, robotlar, kuantum bilgisayarlar, nanoteknoloji, genetik, 3D, hologram, sanal gerçeklik, Metaverse, Blockchain, Kripto para uzay turizmi…" gibi konulara eğilmek zorundayız. Tüm bunların içerisinde özellikle bir tanesi var ki diğer alanlardaki gelişimi de hızlandıracak: "Blockchain." Şu anda nasıl ki bilgisayar kullanamayan kişiler iş dünyasından silindiyse Blockchain ile işlem yapamayan kişiler kurumlar ve şirketler de var olamayacaklar. Yakın zamanda hepimiz Kripto para ve blockchain ile hem iş hem alışveriş yapıyor olacağız. Bu nedenlerle Ufuk Tarhan herkesin az bir parayla da olsa, kazanmak amaçlı değil, sadece öğrenmek için Kripto para hesabı açmasını öneriyor. </p><p style="text-align: justify;">Yakın zamanda gündeme gelen kavramlardan biri ise "Metaverse". Siz gençler arasında Metaverse kavramı ne kadar yakından takip ediliyor emin değilim, bu nedenle küçük bir parantez açarak çok kısa değinmek istiyorum. Avatarlarımız ile eş zamanlı olarak birbirimizle etkileşim kuracağımız, birlikte iş ve alışveriş yapacağımız, konsere katılacağımız, eğitimler alacağımız, banka işlemlerimizi yapabileceğimiz yani gerçek dünyada ne yapıyorsak sanal dünyada avatarlarımız aracılığı ile şimdilik kısmen yapabileceğimiz sanal bir evren Metaverse. Ready Player One filmi, Metaverse kavramını somutlaştırmaya yardımcı olabilecek güzel bir film. Henüz izlemeyenler varsa bir göz atın derim.</p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgLBNlEhe6vz2J8H3XEAL40IYmGtfsFV_0F1hIEEBxnJva0xTafWTT4Ne7RuuZwppw7gZ80lWbZ5FZGecHsSeLS2idgZk5Xl-Dskyrcx_9KWA7iwRja5Jcfu9SQs1l3f0PYoDV_Z4C_EIK_hVSAUssber_8VYQyCF19xucXQaylBZz8CUOUkWQMkv_6vQ=s774" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="774" data-original-width="774" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEgLBNlEhe6vz2J8H3XEAL40IYmGtfsFV_0F1hIEEBxnJva0xTafWTT4Ne7RuuZwppw7gZ80lWbZ5FZGecHsSeLS2idgZk5Xl-Dskyrcx_9KWA7iwRja5Jcfu9SQs1l3f0PYoDV_Z4C_EIK_hVSAUssber_8VYQyCF19xucXQaylBZz8CUOUkWQMkv_6vQ=w320-h320" width="320" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ready Player One<br /></td></tr></tbody></table><p style="text-align: justify;">Ufuk Tarhan konuşmasında Metaverse'e farklı bir perspektiften bakmamızı sağlıyor. Daha önce hiç bakmadığım bir açıdan… Dünyanın büyüyen sorunlarından kurtulmasının bir yolu olarak; tüketmeye, sürekli alıp, sürekli çöp üretmeye meyilli, hırslı insanoğlunun bu hırsını online dünyada doyurması sayesinde dünyanın sürdürülebilir olmasını sağlayacak bir ortam olarak görüyor Metaverse’ü. İyi niyetli ve umutvar bir görüş olarak umalım ki öyle olsun diyorum. Ancak bu sanal evrenin gerçekleşmesi için öncelikle internet ve elektrik sorununun çözülmesi gerekiyor. Konuşmacının tam bu noktada ihtiyaçlara birer fırsat gözüyle baktığını görüyoruz. Gençlere şöyle sesleniyor; "bu evrende nasıl üretken olabilirim diye düşünmeniz çok önemli, işsizlikten endişe etmeyin, gelecekte yeni yeni milyonlarca mikro düzeyde iş türeyecek". Gençlere bu noktada diğer bir tavsiyesi ise sanayi devriminden kalan idari bölünmelerden oluşan şu anki meslekler çerçevesinde düşünmemeniz gerektiği. Örneğin çiftçilik deyince aklınızda canlanan şeyden bambaşka bir çiftcilikten söz ediyoruz artık. Mühendisliğin, genetik bilimin, botaniğin, verimliliğin vb. dahil olduğu multidisipliner bir işten bahsediyoruz. </p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhK0Z75OKTB--f_hMeLPehvTc100uep2Y7hO-HBjUDCgQ6CqShBLd35U5PvvU2bKq4jyZc901JRhwQqFBathvxNsy_MNWqmGgina5gunforFA5_OISo9QBnVja36Q8q8Ge-NOFSpwBcKXDIEVvZZg0imK4O_LiGtgSHhyCUf77m9ADaKj6sdzHkMDocmQ=s300" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="168" data-original-width="300" height="168" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/a/AVvXsEhK0Z75OKTB--f_hMeLPehvTc100uep2Y7hO-HBjUDCgQ6CqShBLd35U5PvvU2bKq4jyZc901JRhwQqFBathvxNsy_MNWqmGgina5gunforFA5_OISo9QBnVja36Q8q8Ge-NOFSpwBcKXDIEVvZZg0imK4O_LiGtgSHhyCUf77m9ADaKj6sdzHkMDocmQ" width="300" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dikey Çiftçilik</td></tr></tbody></table><br /><p style="text-align: justify;">Artık şunu anlamalıyız ki ‘tek bir şeyin derinlemesine her şeyini, her şeyin de bir şeyini bilmemiz gerek’ diyor Ufuk Tarhan.</p><p style="text-align: justify;">Bu ne demek?</p><p style="text-align: justify;">Kendinize bir alan seçin ve onunla ilgili derinlemesine bilgi ve deneyim edinmeye başlayın. Bunun yanı sıra farklı disiplinler ve konulara da açık olun. Bunu yaparken o sırada önce okulunuzu bitireceksiniz, belki herhangi bir işe girecek çalışacaksınız yani bugünün gereklerini yerine getirirken gelecek ile ilgili hazırlıklarınızı da beraberinde götüreceksiniz. Bunun için çok çalışmanız gerekecek; hiçbir okul, üniversite ya da bölüm sizin bilgi ihtiyacınızı karşılayamayacak. Öğrenme sorumluluğunuzu kendiniz üzerinize alacak ve ‘bu konuyu öğrenmek istiyorum’ diyerek okuyacak, izleyecek, soracak, araştıracak, belki staj yapacak ama bunu bir şekilde kendiniz öğreneceksiniz. Yani ‘otodidakt bir insan’ olacaksınız. İnternete otodidakt insanlar yazınca karşınıza çıkan kişilerin neleri kendi başlarına nasıl öğrendiklerini ve başarılı olduklarını görünce hayran kalırsınız. Bir arama yapmanızı öneririm. Bakalım hangi ünlüleri göreceksiniz?</p><p style="text-align: justify;">Son olarak gençler, önünüze gelen çok ve çeşitli bilgi içinden seçim yaparak ilerleyeceksiniz. Bunları yaparsanız yetkinliğiniz artar, yetkin insanlara yetki verilir ve siz iş arayan değil iş tarafından aranan kişi olursunuz. Geleceğin işleri şu anki gibi hiyerarşik ve maaş alarak çalışılan statik bir yapıda değil, daha çok proje bazlı olacak. Siz yaptığınız işte çok iyi olursanız bir proje için davet alacak, bir ekiple o proje bitene kadar çalışacaksınız. Proje bitince var olan ekip dağılacak ve daha sonra siz, başka bir proje için başka bir ekip ile bir araya geleceksiniz. Kendi işinizin hem patronu hem işçisi olacaksınız.</p><p style="text-align: justify;">Gelecek uzakta değil, geleceği şu anda yaşamaya devam ediyoruz. Kendiniz için bir şeyler yapmaya başlamanın tam zamanı.</p><p style="text-align: justify;">Hayatımızın içinde bir süredir var olan ve benim de ilgiyle takip ettiğim konuları kapsamlı bir çerçevede aktaran Ufuk TARHAN’ın konuşmasını sizler için özetlemeye çalıştım. Umarım bu vesile ile kafanızda bazı soruların oluşmasına katkıda bulunabilmişimdir. </p><p style="text-align: justify;"></p><p style="text-align: justify;">Twitter- AylinSilig<span style="white-space: pre;"> </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="white-space: pre;">İnstagram- aylinsilig</span></p><p style="text-align: justify;">E-Posta: a_silig@yahoo.com<span style="white-space: pre;"> Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-29788274044949331972021-02-03T17:21:00.000+03:002021-02-03T17:21:09.812+03:00Yazmak ve Düşünmek Üzerine<p>Olaylar, insanlar, davranışlar, duygular üzerine kafa yoruyorum ama pek çok zaman düşüncelerim üzerine düşünmeyi ihmal ediyorum... Yazmaya başlayana kadar! Biraz durup, yavaşlayıp kendimi düşüncelerimin öznesi yapınca fark ediyorum ki ben aslında kendimi anlamak için yazıyorum. </p><p>"Yazmak" ve "düşünmek" birbirini besliyor. Yazdıkça düşünüyorum, düşündükçe yazıyorum. Bir kere bu "akış'a" girmişsem yazma coşkusu geliyor ardından.</p><p>Yazmak, düşüncelerle dans etmek gibi. Bazen düzenli, kurallı bir dans; bazen de ritmi doğaçlama takip etmek gibi. Ben yazılarımı çogunlukla kurallı bir dansa benzetiyorum. Belki ritme kapılarak daha çok dans etmeliyim. Simdi, su anda yazma üzerine düşünürken gördüm ki içindeki ritmi takip edip kelimelerle dans etmek bambaşka bir keyif.</p>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-43534368309819812892021-01-29T19:38:00.011+03:002021-01-29T19:50:13.837+03:00Hoşgeldin Meslektaşım! <div style="text-align: justify;">Hoşgeldin meslektaşım,</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Okulunu bitirdin. MEB, çoktan seçmeli bir sınav ile senin yeterli olup olmadığını ölçtü, senin iyi bir psikolojik danışman/rehber öğretmen olacağına kanaat getirmiş olmalı ki bir okula da atadı. Bu yazıda, okulda geçireceğin yıllar boyunca işine yarayacağını temenni ettiğim bazı noktalardan bahsedeceğim. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Öncelikle psikolojik danışmanlık ve rehberlik uygulamalarını tam olarak anlamlandıramamış, kendine entegre edememis bir sistem içine girdiğini bil. Alanının ne olduğunu, neden var olduğunu ve neler yapmakla yükümlü olduğunu ve uygulamada nelere dikkat edilmesi gerektiğini okul yönetimine ve öğretmen arkadaşlarına henuz sene başında anlatman seni yıl boyu gereksiz sürtüşmelerden ve belirsizlikten kurtarır. Uygulama ile ilgili açıklamalar yaparken, neden ayrı bir odan olması gerektiğini anlattığında bunun bir ayrıcalık olmadığı da anlaşılacaktır. Sana bir öğrenci yönlendirilmek istendiginde bunu ne gibi durumlarda ve ne şekilde yapmaları gerektiğini de açıkla. Aksi takdirde, derste konuşanı, arkadaşını rahatsız edeni, derse geç geleni, sigara içeni, dersin düzenini bozani kapında bulabilirsin. </div><div style="text-align: justify;">Mesleki sınırlarını, kendi anlayisini net şekilde ifade et ki sonrasında yanlış giden bir şeyler olduğunda <span face="sans-serif">bu konuşmaya referans vererek küçük hatırlatmalar yapabilesin.</span> Bu ve bunun gibi nedenlerle görev tanımının yapıldığı ve alanın sınırlarının çizildiği yönetmeliğini oku ve uygulamalar konusunda tecrübeli meslektaşlarınla istişarede bulun. Son olarak atandığın kademeye ait yonetmeligi de oku. Artık teorik olarak hazırsın.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Okullar açıldı, öğretmenler kurulu olacak. Bu kurullarda çoğu zaman yeni gelenleri, en gençleri yazman seçme eğilimi vardır. Bununla ilgili de bir iki kelam etmeden gecmeyeyim. Baştan söyleyeyim. Piyango sana çıkar da seçilirsen, ikinci bir yazman da yoksa, bu konuda tecrübeli birini daha yanına iste. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Kurulda Rehberlik Hizmetleri Yürütme Komisyonu seçilecek. Bu komisyona seçilen öğretmenlerin PDR hizmetlerine sempati duyan, önemini kavramış kişilerden oluşması işini kolaylaştırır. Bu nedenle kuruldan önce uygun kişilerin isimlerini idaren ile istişare et. Toplantıda gönüllü olan çıkmaz ise kimlerin görevlendireceğini şansa bırakma. Aksi halde rastgele seçilen isimler sadece kağıt üstünde kalırlar. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">İşleyişe başladıktan sonra e-rehberlik üzerinden okulun rehberlik planını hazırlaman gerekecek. Bu konuda kılavuzu okumanı tavsiye ederim ancak yeterli gelmezse üzülme yalnız değilsin. Pek çok kişi kodlar arasında kaybolup, birbirlerine sorarak öğreniyor. Ayrıca bu konuda sık sık hizmet içi eğitim yapılıyor. Eğitim alamadın mı? Kimseyi de tanımıyorsun belki, bu durumda bulunduğun ilçedeki RAM'da çalışan meslektaşlarından destek isteyebilirsin. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Ayrıca okullarda BEP geliştirme birimi vardır. Sen bunun doğal uyesisin. Ancak şunu bil ki okullarda BEP Toplantılarını yapmaktan sorumlu olan kişi okul müdürü veya onun görevlendirdiği müdür yardımcısıdır. Birimi toplayan da odur, başkanlık eden de. Rehber öğretmen olarak, sınıfında kaynaştırma kararı alınmış öğrencisi olan öğretmenlere BEP dosyası hazırlayabilmeleri için ihtiyaçları olan evrakları ve bunları doldurmaları konusunda müşavirlik sağlarız. Toplantılara katılır ve çocukla ilgili görüş ve gözlemlerimizi paylaşırız.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Eğitim öğretim yılının başında eğitici kollar oluşturulur. Bizim bu işlemlerle ilgili yönetmelikte bulunan görevimiz dışında her hangi bir görevimiz yoktur. Okul idarelerince, eğitici kol listelerini hazırlamanız istenirse görevinizin ne olduğunu kibarca hatırlatabilirsiniz. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Yıllık programdan sonra okula ait psikososyal müdehale ve siddeti önleme planı yapacaksın. Okul müdürleri psikososyal müdahale ekibi oluşturacak; sen de bu ekibin doğal üyesisin. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Okullarda hepimiz eğitimci olsak da aslında iki grup vardır. Öğretmenler ve idareciler. Bizler öğretmen kadrosundayız ve tüm özlük haklarımız öğretmenlerin haklarıyla aynı. Fakat idareler bazen rehber öğretmeni bir idareci gibi görme eğiliminde olabiliyorlar ve sizden idarenin görev tanımı içerisindeki görevleri yapmanızı isteyebiliyorlar. Hatta bazen öğretmenler odasından bilgi getirmenizi isteyen idarecilerle karşılaşırsanız da şasırmayın. Bu durumlarda bir rehber öğretmenin görevini ve pozisyonunu hatırlatmanız gerekebilir. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen olarak okul iklimi üzerinde olumlu bir etkin olabilecek güçte olduğunu unutma. Hele ki bunu kendine misyon edinirsen, zaman içinde okulun kültüründe olumlu bir iklim oluşmasına destek olabilirsin. Öğretmenler arasındaki bağı güçlendirecek ortamlar yaratabilirsin. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Derneğe üye olarak ve sosyal medya hesaplarını ( #egt #egtyayın #egtkonus gibi etiketleri) mesleki gelişimin icin takibe alarak kişisel profesyonel ağını genişletebilir; eğitimdeki yenilikleri takip edebilir ve bunları okuluna yansıtabilirsin.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Bir psikolojik danışman/rehber öğretmenin, çalıştığı okula en büyük katkısı okul personelinin vizyonlarını genişletmelerine olanak sağlamak olacaktır. Bunu da ancak ve ancak ogretmenler odasına sık sık giderek, öğretmenlerle sıcak bir etkileşim içinde olarak yapabilirsin. Öğretmenler odasındaki sohbetler sana grup hakkında kısa zamanda çok fikir verecektir. Ayni zamanda bu sohbetlerde pek çok fikrin temelini de ufak ufak atabilirsin. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Unutma! Ögretmenler odasından soyutlanmış bir PDR Uzmanı için yapabilecegi şeyler çok kısıtlanmış demektir.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Öğrencilerle etkileşim içinde olmak icin derslere girmeyi beklemek zorunda değilsin. Teneffüsler, diğer öğretmenlerin dersleri, koridorlar, bahçe her yer bizim. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">"Danışmanlık Tedbiri" adı altında suça karışmış çocuklarla yürütülmesi gereken danışmanlıkları da senin yurutmeni isteyecekler ve bu sorumluluğun sana verilmesi için, çocuğun okulunda öğrenci olması bile gerekmiyor. Senin mahallende oturması yeterli. Bu aslında MEB'in değil, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın sorumluluk alanında olmasına rağmen, neden bize verildiğini sorma. MEB başka bir bakanlıkla protokol yapıveriyor, bir bakmışsınız başka bakanlıkların da görevlerini yapıyorsunuz. Zorla verilen, kısacık bir hizmetçi eğitimle artık bir hakime nasıl evrak dolduracağınız konusunda da uzman olmuşsunuz. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Sevgili meslektaşım son olarak en çok can sıkan konulardan birine deginip yazıyı bitiriyorum: Zorunlu olarak ikinci bir okul görevlendirmesi tebliğ edilmesi. Bil ki bu yasal değildir. Olması gereken senin ikinci bir okulda görevlendirilmek üzere bir dilekçe ile idarene başvurduktan sonra görevlendirme yapılmasıdır. Aksi hallerde ne yapacağını öğrenmek için ilindeki dernek temsilcilerinle iletişime gecebilir ve Türk PDR Derneğinin web sayfasından bilgi alabilirsin.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Unutma! hiçbir konuda yalnız değiliz. </div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">Not: Bu yazıyı kişisel deneyimlerime göre yazdığım tahmin edilebilir olsa bile ısrarla altını çizerek ifade etmek istiyorum. Meslekte geçirdiğim 22 yıl boyunca verdiğim mucadeleler, edindiğim tecrübeler ışığında ortaya çıkan bu yazı oldukça kişiseldir ve genç meslektaşlarımla deneyim paylaşmak, biraz da serzenişte bulunmak amacıyla, içinde hiciv barındaracak şekilde yazılmıştır. Mutlak kesin bilgi olarak bakılmayıp, benim mesleğimi yorumlama biçimimin ve kişiliğimin de yazıda etkisi olduğu unutulmamalıdır.</div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;"><br /></div><div style="text-align: justify;">- Posted using BlogPress from my iPhone</div>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-81261382252378288622021-01-25T09:44:00.033+03:002021-12-28T10:20:21.650+03:00Salgın sonrası okula dönüşte öğrencilerin sosyal-duygusal gelişimlerini desteklemek için neler yapılabilir?<div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Krizler ve uzun süreli okul kapanmaları öğrencilerin, öğretmenlerin ve ailelerin psikolojik iyi oluş hallerini olumsuz etkiledi. </span><span style="font-size: medium;"><span>B</span><span>ir yıl gibi uzun bir süre kapalı kalan okulları açtığımızda öğrenme kayıplarıyla ve uyaran eksiklikleri, aile içi ilişkiler, yalnızlık ve daha pek çok etki nedeniyle bilişsel alanda, sosyal becerilerde gerileme, duygusal alanda çeşitli sıkıntılarla öğrencilerimiz karşımıza gelecek. </span></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><br /></span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Okulların kapalı kaldığı bu süreçte, evlerinde pek çok farklı hikayeler yaşadı çocuklar ve bu hikayelerin etkilerini okulda hep birlikte yaşayarak göreceğiz: </span></div><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><br /></span></div><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large;">❕</span><span style="font-size: medium;">❕Kendisini baskı altında hisseden öğrencilerimizin, okulların açılmasıyla birlikte sosyal ilişkilerine sınır koymakta zorlanması,</span></div></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">❕Evde kuralsız, rutinsiz ve sınırsız bir ortamda yaşayan öğrencilerimizin okula döndüğünde kuralları içselleştiremekte ve rutinlere alışmakta zorlanması, </span></div></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><div style="text-align: justify;"><span style="text-align: left;"><span style="font-size: medium;">❕Evlerinde kendilerini güvende hissetmeyen çocukların yardım isteyebildikleri okullarından uzak kalmaları sonucu stres ve anksiyete belirtileriyle </span></span><span style="font-size: medium; text-align: left;">okula dönmeleri,</span><span style="text-align: left;"> </span></div></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px;"><div style="text-align: justify;"><span style="font-size: large; text-align: left;">❕ </span><span style="font-size: medium; text-align: left;">Görece küçük yaştaki çocukların online olarak da sosyalleşememeleri nedeniyle okula döndüklerinde arkadaşlık kurma, sürdürme, ilişkilerde sorun çözme vb. konularda daha fazla desteklenmeye ihtiyaçlarının olması,</span></div></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span>❕ Yakınlarını kaybetmiş çocukların, bu dönemde rutin cenaze törenlerinin de yapılamayışı nedeniyle normal bir yas dönemi geçirememiş olmaları nedeni</span><span>yle gecikmiş yas semptomları göstermeleri, </span></span></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span>❕ Etrafının daha çok bilincinde olan yaşı görece büyük çocukların endişe seviyelerinin artmış olması durumlari ile karşılaşacağız, </span></span></blockquote><blockquote style="border: none; margin: 0px 0px 0px 40px; padding: 0px; text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span>❕Özel öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerimiz ile ilgili ise şöyle bir olumsuz tablo ile karşılaşmak çok olası görünüyor. Öğrenme güçlüğü çeken öğrencilerimizin bu durumu, fark edilemeyerek pandemi öncesi "yeterince çalışmadıkları" veya "aileleri tarafından ilgilenilmedikleri" için başarılarının düşük olduğu algısı varken; bunlara ek olarak pandemi sonrası "öğrenme kaybı nedeniyle başaramıyorlar" düşüncesi özel öğrenme güçlüğü yaşayan çocukların tespit edilmesini zorlaştırabilir.</span></span></blockquote><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Hiçbir zaman tam olarak hazırlıklı hissedemeyebiliriz ancak yine de yapılabilecekler üzerine okul yönetimleri, öğretmenler ve psikolojik danışmanlar olarak daha fazla vakit kaybetmeden <b>hep birlikte</b> düşünmemiz gerekiyor. Pandemi sonrası okula sağlıklı bir uyum süreci yaşanması için alınabilecek önlemleri her okul sahip olduğu kaynakları ve ihtiyaç alanlarını belirleyerek kendi özelinde planlarsa verimliliğin artacağına inanıyorum. Tabii ki "okul terkini azaltmak için ailelere maddi destek yapılması", "okullarda </span><span style="font-size: medium;">oyun oynamaya ve serbest zamana daha fazla vakit ayrılması" </span><span style="font-size: medium;">gibi bazı genel tedbirler için bakanlığın önlem alması gerekecektir. Ancak merkeziyetçi yapıyla yönetilmeye alışkın olduğumuz kültürün etkisiyle, okul bünyesinde alabileceğimiz önlemler için de çözümü tamamen bakanlıktan bekleyeceğimizden endişe ediyorum doğrusu. </span><span style="font-size: large;">Beklemeyip, öğretmenler, okul yönetimleri, rehber öğretmen/psikolojik danışmanlar, aileler, öğrenciler hep birlikte ve sorumluluk alacağımız konusunda birbirimize güvenerek bir araya gelirsek etkili çözümler oluşturabiliriz</span><span style="font-size: x-large;">.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Her okul kendi bünyesinde, çocukların "güvende olma" ve "bir yere ait hissetme" ihtiyaçlarını gidermek doğrultusunda tedbirler düşünmelidir. Öğrenme kayıpları elbette önemli ancak pandeminin öğrenciler üzerindeki duygusal, fiziksel, mental etkilerini; öğrenme kayıplarından daha öncelikli olarak hesaba katmamız çok yerinde olacaktır. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Okullar açıldığında, kendi okulumuzda nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu betimleyecek, genel resmi görmemizi sağlayacak bir veriye ihtiyacımız olacak. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"> ✔ Bu nedenle ilk olarak okul risk haritaları aracılığıyla yüksek risk grubundaki öğrencileri saptayarak önceliği "okulu bırakma riski yüksek olan öğrencilere vermeli ve onları okula kazandırmak için bir yol haritası belirlemeliyiz. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span> ✔ U</span>ygun ölçme değerlendirme araçlarıyla ö</span><span style="font-size: medium;"><span>ğrenme kayıplarını saptayarak</span><span> akademik alanda alınması gereken önlemleri planlamalıyız. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"> ✔ Öğretmenlere, stres altındaki çocukların gösterdikleri tepkileri fark etmeleri için destek vermeli ve ileri düzey yardım ihtiyacı olan öğrencileri okulların rehberlik servislerine yönlendirmeleri için gereken iletişim kanalını kurmalıyız. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">"Psikolojik iyi oluş (well-being) literatürüne göre psikolojik sağlamlığımızı güçlendirmenin 5 önemli kaynağı vardır:
İnançlarımız,
Bilişsel becerilerimiz,
Fiziksel aktivitelerimiz,
Alabildiğimiz sosyal desteğimiz,
Duygularımızı ifade etme becerilerimiz. Bu bilgiden hareketle eğitimciler olarak okulların d</span><span style="font-size: medium;"><i style="text-align: left;">estekleyici bir sosyal çevre, ç</i><i style="text-align: left;">ocukların ait olduklarını hissettikleri yerler, d</i><i style="text-align: left;">uygularını ifade edebilecekleri ve o</i><span style="text-align: left;"><i>lumlu benlik algısı geliştirmelerine fırsat veren güvenli bir ortam olarak</i> </span><span style="text-align: left;">işlevini yerine getirmesi için çalışabiliriz. </span></span></p><span style="font-size: medium;">Öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek, psikolojik sağlamlığını arttırmak ve uyum sürecini daha rahat atlatmalarını sağlamak için okullarda;</span><p></p><p style="text-align: justify;"></p><ul><li style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Sağlıklı bir "öğrenci-öğretmen ve akran ilişkisinin" <span face="sans-serif">tüm şubeler ve sınıflar arası ilişkileri kapsayacak şekilde kurulmasını destekleyebilir, </span></span></li><li style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span face="sans-serif">Çocukların okula dair aidiyet duygusu geliştirmelerini sağlayabilir,</span></span></li><li style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Çocukların öz-yeterlilik duygusu, olumlu benlik algısı geliştirmeleri için onları destekleyebiliriz. </span></li><li style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Ayrıca stresi arttıran faktörlerin en başında gelen, olayları kontrol etme gücümüzün ortadan kalkmasına neden olan, belirsizliğin azalması için gereken önlemleri alabiliriz. Buna okul idareleri ve öğretmenlerin tutarlı davranmaları da dahil edilebilir. </span></li></ul><p></p><p style="text-align: justify;"><b><span style="font-size: medium;">Peki tüm bunları nasıl yapabiliriz?</span></b></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span style="text-align: left;"><u>Ders içi ve ders dışı ortamların düzenlenmesi ile:</u></span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: large; text-align: left;">İçinde bulunduğumuz dönemin var olan zorluklarını göz önünde bulunduran bir pedagojik yaklaşımla ders içi ve dışı ortamları yeniden düzenleyebiliriz. Bu şekilde</span><span style="font-size: large; text-align: left;"> hem her bir çocuğun </span><span style="font-size: large; text-align: left;">okulda, bir biçimde, var olmasını ve okula aidiyet duygusu geliştirmesini sağlayabilir hem de öz-yeterlilik duygusunu zedelememeyi başarabiliriz.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Sınıfın kurallarını değil, değerlerini oluşturmalı ve bu değerleri onların duygularıyla eşleştirmeliyiz. Bunu nasıl yapacağız? Önerim öğrencilere sınıfta kendilerini nasıl hissetmek istediklerini sorup, bunu hangi davranışlarla sağlayabileceğimiz üzerinde birlikte düşünmemizdir. Ayrıca yukarida değindiğim gibi öğrencilerin derste var olmalarını, kendilerini önemli ve değerli hissetmelerini sağlamak için, öğretmenlerimizin etkileşimli ders tasarımı yapmalarını her zamankinden çok daha önemli buluyorum. En pasif öğrencimiz de dahil çocuklara derse katılım gösterebilecekleri fırsatlar yaratmak, çocukların öz yeterlilik duygusunu geliştirmeleri ve pandemi sonrası okula sağlıklı şekilde uyum sağlamaları için gerekli. Bunu yaparken öğretmen olarak cesaretlendirici, teşvik edici olmamız çok önemli. Bir diğer can alıcı nokta ders tasarımımızla çocukların katılım gösterebilecekleri farklı yollar sunmamız. Özellikle ders başarısı düşük veya çekingen öğrencilerin akademik olarak başarma duygusu yaşaması için onlara başarabilecekleri kolaylıkta, sadece sözel olarak değil, katılım gösterebilecekleri farklı yollar da sunarak ve daha çok destekleyerek kendilerinden istenen şeyi yapabileceklerine dair bir güven duygusu oluşturmamız. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Uzaktan eğitimden beklediğimiz kadar faydalanamayan öğrencilerin kendine güven duymayabileceklerini, tedirgin, kırılgan ve çekingen belki de savunmacı bir tutumla agresif davranabileceklerini hesaba katarak onlarla iletişimde bulunmamız onlara karşı sabırlı olmamızı sağlayarak anlamlı bir fark yaratacaktır. İyi hissetmenin ve <span face="sans-serif">öğrenmenin ancak bir ilişki içerisinde gerçekleştiğini bilerek, okula dönüş sürecinde öğrencilerimizle kurduğumuz yakın, </span></span><span style="font-size: medium;"><span>sıcak ve güvene dayanan </span><span>ilişkinin, </span><span>duygusal paylaşımlarımızın</span><span> onların sadece akademik başarısına değil, aynı zamanda psikolojik sağlamlığına, iyi oluş hallerine katkı yapacağının farkında olarak davrandığımızda i</span><span>stediğimiz sonuca ulaşabiliriz.</span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span>Üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu, aktarım yöntemini mümkün olduğunca sınırlandırıp, çocukların aktif olmasını sağlayan, işbirliğine yer veren dersler tasarlayarak bir amaç etrafında toplanmış olan çocuklardan utangaç, daha düşük özgüvene sahip, sosyal becerileri yeterince gelişmemiş veya dışlanmış olanların ilişkiyi başlatmak konusunda yaşadıkları stresi azaltmak ve sosyalleşme yönünde bir adım atmalarını kolaylaştırmak. Tüm bunlara ek olarak derse başlamadan önceki ufak sohbetlerin de hakkını teslim etmeden geçmemek gerekir. Bu sohbetleri sınıf içinde olumlu bir hava yarattığı, etkileşim için fırsat verdiği ve sınıftaki klikleşmelerin azalmasına yardımcı olduğu için çok değerli buluyorum.</span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Öğrencilerin okulda bir şekilde 'var olduklarını hissetmeleri' normalleşme ve uyum sürecinde çok etkili olacaktır. Kişisel ilgilerine uygun olarak ders dışı faaliyetlerle meşgul olmaları, kendilerini akışa kaptırarak üretken hissettikleri anların sayısının artması ile öz-yeterlilik ve olumlu benlik algısı geliştirmelerine fırsat yaratan ortamlar yaratabiliriz. Bunun için öğrencilerimizin ilgi gösterebilecekleri çeşitli aktivite alanları yaratmaya çalışabiliriz. Örneğin, koridora koyulacak bir masa tenisinin yapamayacağı şey çok azdır. Tecrübeyle sabit. Bu noktada eğitsel kollardan bahsetmemek olmaz elbette. Okulu dershane mantığından uzaklaştırmak, yaşayan ve dinamik bir yer haline getirmek için kısa vadede en uygulanabilir çözümün eğitsel kolların işlerliğinin geri kazandırılması olduğunu düşünüyorum. Meslek hayatım boyunca eğitici kolların olması gerektiği gibi işlediğine pek tanıklık edemedim. Bu sorunu bakanlık düzeyinden, il, ilçe, okul yönetimlerine, öğretmenlerden öğrenci ve velilere kadar eğitimin tüm paydaşları olarak bildiğimizi düşünüyorum ama yine de istediğimiz sonucu almaktan çok uzağız. Adeta böyle gelmiş böyle gider algısı, bu durumu kabullenmemize neden oluyor sanki. Bir nevi normalleştiriyoruz bu işlevsizliği. Tam da şimdi öğrencilerin kendilerini ifade etme aracı olarak <span face="sans-serif">ders dışı aktivitelerin</span> iyileştirici gücünden faydalanma zamanı. Belki bu sayede krizi fırsata çevirip, çoğunlukla işlemeyen, angarya olarak sistemde yerini koruyan eğitsel kolları çalıştırmayı başarabiliriz. Bu konudaki engelleri aşmanın yolunu okul olarak bulabiliriz ya da olması mümkün değil ise bakanlık olarak farklı bir sistemi derhal devreye sokmalıyız. Veliler bu konuda takipçi, destekçi ve talepkar olmalılar.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Ayrıca rehberlik ve psikolojik danışmanlık programlarında var olan, kişiliğimizin güçlü yanlarını ortaya çıkaran kazanımların sınıf öğretmenliği saatlerinde işlenmesiyle, çocuklarımızın karakterlerinin güçlü yanlarının farkında olmalarını sağlayarak, normalleşme döneminde psikolojik sağlamlıklarını arttırmalarına destek olabiliriz, ö</span><span style="font-size: medium;"><span>ğrencilerin salgına ve evde kapalı kalmaya ilişkin duygularını paylaşabilecekleri grup oturumları düzenleyebiliriz. Öğrencilerimizle yaptığımız konuşmalarda evde kapanmanın bize ve dünyaya getirdiği olumlu değişimler üzerinde konuşarak, her kötü olayın bir de iyi tarafı olabildiğini fark etmelerini sağlayabiliriz. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span>Buraya kadar üzerinde durduğum meseleyi özetlemem gerekirse; aslında yukarıda paylaştığım önerilerin ortak noktası eğitimciler olarak </span><b>okulda çocukların bir şekilde var olmasını sağlamak, destekleyici sosyal bağları güçlendirmek ve çocukların stresle başetme becerilerini geliştirebilecekleri bir öğrenme iklimi oluşturmak. </b><span>Tüm bunları planlama ve uygulamada rehber öğretmen/psikolojik danışmanlar ile işbirligi içinde olarak, önleyici bir yaklaşımla çocukları destekleyebiliriz. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><u>Okula uyumda "öğretmen boyutu"</u></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Tabii okula belli bir stres ve yorgunlukla dönen sadece çocuklarımız değil, öğretmenler, yardımcı personeller, kantin, yemekhane vs. görevlileri... Kısacası okulda çocukla iletişimde olan herkesin iyilik halini önemsemeli ve zümre arkadaşları, rehberlik servisi ve okul idaresi olarak birbirimizi nasıl destekleyebileceğimizi düşünmeliyiz. Buradaki anahtar kelime öğretmenlerin 'iyilik hali.' Öğretmenler de stres yaşıyorlar, belki yas tutuyorlar, aileleri için endişelenirken bir de öğrencileri için endişe ediyorlar. Öğretmenler, öğrencilerinin, ailelerin ve kendilerinin beklentilerini yönetebilmek ve ev ile okul arasında bir denge kurabilmek durumundalar aksi halde tükenmişlik yaşayabilirler. </span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Araştırmalar öğretmenlerin ruh sağlığını koruyucu iki olası faktörden bahsediyor. </span></p><p style="text-align: justify;"></p><ol><li><span style="font-size: medium;">Gelişmiş duygu beceri yönetimi. duygularını doğru şekilde tanıyan, neden ve sonuçlarını anlayan, doğru adlandıran, ifade eden ve yöneten kişiler daha fazla iş tatmini ve daha az tükenmişlik yaşıyorlar.</span></li><li><span style="font-size: medium;">Gelişmiş duygu yönetimi becerisine sahip bir yönetici ile çalışan öğretmenler daha olumlu duygular yaşama eğiliminde oluyorlar. </span></li></ol><p></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><span><span>Öğretmenlerin birbirine nazik oldukları, sıcak, güvene dayalı ilişkilerin hakim olduğu destekleyici bir okul iklimi yaratmak, öğretmenlerin kendilerini ders dışındaki ortamlarda ifade edebilmeleri için alanlar yaratmak, öğretmenler arası işbirliğine fırsat yaratan etkinlikler tasarlamak, derse girmenin yanı sıra öğretmenlerin kendilerini üretken hissettikleri anların sayısını arttırmak, zümreler arası iletişimi ve işbirliğini güçlendirmek için çalışmak ve bir araya gelip </span><span>bunları nasıl yapacağımıza dair </span><span>somut adımlar planlamak alınabilecek önlemler arasında. Örneğin okulda öğretmenlerin birbirinden destek istemelerinin cesaretlendirildigi bir iklim oluşturmak çok degerli. Bir öğretmenin sınıfta zor anlar yaşadığında boşta olan bir arkadaşına mesaj atarak destek olmasını isteyebileceği bir yardımlaşma ortamı yaratmak öğretmenlerimizin kendilerini güvende hissetmelerine büyük destek olur. Bu gibi önlemler ile öğretmenlerimizi tükenmişlikten koruyarak; onların iyi oluş hallerini destekleyebiliriz.</span></span></span><span style="font-size: medium;"><span><span> </span>Öğretmenlerin iyi hissetmeleri için </span></span><span style="font-size: medium;"><span>d</span><span>ers programlarını, çalışma şartlarını sürekli değiştirmeden bir rutin oluşturmalarını sağlamak da onlara verilebilecek önemli bir destek olur. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><u>Okula uyumda aile boyutu:</u></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Pandemi sonrası okula dönüşün bir de aile boyutu var elbette. Aileler çocuklarını desteklemeden önce kendi ihtiyaçları doğrultusunda yardım almalılar. Çeşitli yöntemlerle ailelerin kendi ihtiyaçlarını ve çocuklarının ihtiyaçlarını varsa önerilerini onlardan öğrenebiliriz. Çoğu zaman </span><span style="font-size: medium;"><span>başvurdukları ilk birim </span><span>okullarımızın rehberlik servisleri oluyor. Okul, ekonomik kayıp yaşayan, kalabalık olduklarından dolayı sosyal mesafeye dikkat edemeyen geniş ailelerde yaşayan, çocuklarına gereken destek ve ilgiyi gösteremeyen aileleri saptayarak ve ihtiyaç halinde ilgili kurumlara yönlendirerek onlara destek olabilir. Ayrıca çocuklarda görülebilecek semptomları fark edebilmeleri, çocuklarına duyguları tanıma, ifade etme, sorunlarıyla baş etme becerilerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda yardımcı olabilmeleri için ailelere eğitimler verilmesi, uygulamaya dönük atölye çalışmaları yapılarak desteklenmeleri gerekir. </span></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"><u>Okula uyumda liderlik boyutu</u></span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;">Tüm bu önlemleri hayata geçirmemiz için; uzaktan eğitim sürecinde yıpranmış olan öğretmenleri heyecanlandırabilecek, ortak bir amaç etrafında toplayabilecek, yeni fikirlere açık, bunları hayata geçirmek için gereken maddi kaynakları yaratmak için çaba harcayacak, öğretmenlerinden destek alabilecek güçlü, adanmış ve güvenilir okul liderlerine ve böyle bir lideri takip etmeye istekli, uyumla çalışabilen bir okul ekibine ihtiyacımız var.</span></p><p style="text-align: justify;"><span style="font-size: medium;"> Bu yazıda amacım pandeminin getirecegi değişime uygun bir hazırlık yaparak yeni döneme girmemiz gerektiğine ve bahsi geçen ana başlıklar altında okulların kendi çözüm yollarını bulmasi gerektiğine dikkat çekmekti. Her okulun kendi özelinde ne gibi somut adımlar atılabileceğini, tüm öğretmenlerin katilimi ile belirlenmesi dileğimle... Not: Özel öğrenme güçlüğü yaşayan öğrencilerin tespitinde oluşabilecek zorluğa dair dikkat çekerek, yazıya katkı sunan arkadaşım Psikolog Gökhan Çelik'e teşekkür ederim.</span></p><p style="text-align: justify;">Kaynakça: </p><p style="text-align: justify;">Planing School Reopining And Recovery After Covid-19 https://www.cgdev.org/sites/default/files/planning-school-reopening-and-recovery-after-covid-19.pdf</p><p style="text-align: justify;">Thinking About Pedagogy In An Unfolding Pandemic. http://issuu.com/educationinternational/docs/2020_research _covid-19_eng</p><p style="text-align: justify;">Resilience- The Art of Coping With Disasters- İsraelX. http://www.edx.org/course/resilience-the-art-of-coping-with-disasters </p><p style="text-align: justify;">http://www.yankiyazgan.com/ogretmenler-kaygili-ve-bunalmis-durumdalar-su-an-her-zamankinden-daha-fazla-sosyal-duygusal-ogrenmeye-ihtiyac-var/</p>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-74380366198712733242020-06-17T17:57:00.000+03:002020-06-17T21:47:43.115+03:00Öğretmenlere verilen "Başarı Belgesi" okul iklimini nasıl etkiliyor? Eğitimciler değerlendirdi.<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;">Bir süre önce twitterda gözüme ilişen bir soruyla birlikte eskiden beri üzerinde düşündüğüm bir konu yine gündemime düştü. Sosyal medyada beni takip eden egitimcilerin ne düşündüğünü öğrenmek için Twitter, Facebook ve Instagram'dan şöyle bir soru yönelttim:</span></div>
<div style="text-align: justify;">
"Okullarda öğretmenlere üstün başarı belgesi verilmesi sizce okul iklimini nasıl etkiliyor❓"</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh74ArD5rEaaLU-1upjgJieiKLLepa-Sg_7VJADmf_SiYSCxK3e86U9QZiDdAazlRVzyQ9-MIzendGagqA4kD_R07iYjNIMKV_xyUDOhbp5UbdJSuFnxgj9LmsNNc-peYCmqQnfTIQiHgNo/s1600/Screenshot_20200611-175027_Twitter.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="902" data-original-width="1079" height="265" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh74ArD5rEaaLU-1upjgJieiKLLepa-Sg_7VJADmf_SiYSCxK3e86U9QZiDdAazlRVzyQ9-MIzendGagqA4kD_R07iYjNIMKV_xyUDOhbp5UbdJSuFnxgj9LmsNNc-peYCmqQnfTIQiHgNo/s320/Screenshot_20200611-175027_Twitter.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT8-7WO8BW39Cc33RJdHePmQ-5WsXwROVZfIL2Q5WAOpIgD1eyhFxq2P8RTFR1OKVNqAs_wnvNkDKr5BrAxELuHayLJo_cN6ZNABBXXqCJTf-drkRtaCrpeNukeD-hwhz3KwzaBoTgvfLz/s1600/20200613_143629.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1063" data-original-width="1063" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT8-7WO8BW39Cc33RJdHePmQ-5WsXwROVZfIL2Q5WAOpIgD1eyhFxq2P8RTFR1OKVNqAs_wnvNkDKr5BrAxELuHayLJo_cN6ZNABBXXqCJTf-drkRtaCrpeNukeD-hwhz3KwzaBoTgvfLz/s320/20200613_143629.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;">Anketlerde verilen cevapların dağılımı yukarıda görüldüğü gibi. Buyük çoğunluk, ben de dahil, bu sistemin okul iklimini olumsuz etkilediğini düşünüyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;"><span style="font-family: sans-serif;">Biraz daha ayrıntıya inelim. "Başarı belgesi verilmesinin okul iklimini olumlu yönde etkilediğini" savunan %25'lik dilimin</span><span style="font-family: sans-serif;"> %64'ünü öğretmen, </span><span style="font-family: sans-serif;">%27'sini idareci, %9'unu da psikolojik danışman oluştururken; o</span>lumsuz etkilediğini düşünen %75'lik dilimin %51'ini öğretmen, %14'ünü idareci, %35'ini de psikolojik danişman oluşturuyor.</span></div>
<span style="font-family: sans-serif;">
</span>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;">Ankette, üstun başarı belgesi vermenin "belgeyi alan kişi üzerindeki etkisi" sorulmamasına rağmen, bazı eğitimciler soruya "bireysel motivasyon" açısından baktı. Olumlu yanıt veren kişilerden bir kısmına, sorduğumda; belgeyi alan kişinin motive olduğu düşüncesiyle soruya olumlu yanıt verdiklerini gördüm. Yine de bu durum genel kanıyı değiştirmedi.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;"><br /></span>
</div>
<div style="font-family: sans-serif;">
<div style="text-align: justify;">
Insan sosyo duygusal bir varlık yani demem o ki öğretmenler okullarda sadece profesyonel kimlikleriyle, bilişsel yanlarıyla değil, aynı zamanda duygulari ile de varlar. Çalışmalarındaki verimliliklerini etkileyen önemli bileşenlerden biri de bu duygular: Kendini ait hissetmek, değerli hissetmek, fark edilmek, ihtiyaç duyduğunda destek alabilecegini bilmek, onaylanmak, hataların hoşgörüleceğine inanmak, kendini güvende hissetmek ve tüm bunların sonucunda okulu benimsemek. Kabul edici, saygının hakim olduğu, adaletli davranılmaya değer verilen ve meslektaş dayanışmasının hakim olduğu ortamlarda pozitif okul iklimi oluşacaktır. Bu açıdan bakınca gorülüyor ki yukarıdan bakan, yargılamada bulunan, merkeziyetçi, kontrolcü ve rekabet duygusunu körükleyici bir anlayışı içinde barındıran bu tür yüzeysel ödül sistemleri, en çok da okul iklimini olumsuz etkiliyor. Bu anlayıştan kurtulmamız gerektiği ortada. Bir ödüllendirme sisteminden ziyade anlık geri bildirime dayalı, kişiyi besleyen, bireyin kendi içindeki gelişimini destekleyici bir sisteme evrilmeliyiz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"Öğretmenlerin motive edilmeye ihtiyacı olmadan, sorumluluk bilinciyle işini yapması gerektiği" de bir düşünce olarak akla gelebilir ancak bu, insanın duygusal yanını yok sayan bir düşüncedir. Bir öğretmenin görevini en iyi şekilde yapmasını sağlamak adına gerekli koşulların oluşması için önlemler almak yöneticilerin işi değil midir? Ayrıca ğretmenlerin de motive olmaya ihtiyaçları vardır. İster bilelim ister bilip görmezden gelelim, bu psikolojik bir gerçektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: sans-serif;">
<div style="text-align: justify;">
Hadi! Bir müdürün ekibindeki tüm öğretmenlerin iyi yaptığı şeyleri görme gücünün ve yetkinliğinin olduğunu ve öznel gözlemlerine göre doğru kararlar verebildiğini varsayalım. Bu durumda müdürün, bazı öğretmenlerin değil, tüm öğretmenlerin "güçlü ve geliştirmesi gereken yanlarını" bilimsel temele dayalı olarak ispat edebilecek şekilde ortaya koyması beklenir. O zaman karar vericiler tarafından, yukarıda saydığım nitelikte ve herkesin gelişimini destekleyecek bir geri bildirim mekanizması kurması gerekir. Bu ütopik mi geldi size? O zaman, üzgünüm, var olan şekliyle de olmuyor. Nedenini açıklamaya çalışayım: Müdür tarafından başarılı bulunarak belge almaları için ilçe milli egitime teklif edilen bazı ögretmenler kendisini başarılı ve onaylanmış hissederken; başarı belgesi için teklif edilmeyen öğretmenler ne hissediyor? Onlar bazı yönlerden yeterli değiller madem, bu konuda ne yapılıyor? Hiçbir şey. Çünkü sistem bu kadar, gerisi yok. Peki bu yeterince iyi bulunmayıp kaybeden psikolojisine sokulan belki haksızlığa uğradığını düşünen öğretmenler sınıfa girmeye devam etmiyor mu? Ediyor. Bu bir sorun mu? Evet, sorun.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir insanın iç motivasyonu ortaya çıksın istiyorsak, belge vermek gibi, olabilecek en somut şekilde dışsal ödül vermeyi bırakalım. İnsanları kıyaslayan, sıralayan, kazanan- kaybeden psikolojisi yaratan suni ödüllendirme sistemlerinden vazgeçip; fark edilme ihtiyaçlarını karşılayacak, bireysel gelişimlerinde onlara yol gosterecek geri bildirim vermeye dayanan bir sisteme başlayalım. Bu 3-5 öğretmen adını ilçeye vermekten hem daha insancıl hem daha adil hem daha yapıcı hem de müdürleri töhmet altında bırakmayacak bir yöntem olur. Burada akla şu soru gelmiyor değil. Müdürler geri bildirim verme konusunda yetkin mi? Ya da bu yeni sistemde müdürlerin yanı sıra başka kaynaklardan da geri bildirim alınabilir mi? Alınmalı mı? Bu sistem nasıl kurgulanmalı? Bunları tartışıyor olmalıyız.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Kendi açımdan konuyu toparlayıp sizi çok değerli eğitimcilerin görüşleriyle baş başa bırakayım. Ben diyorum ki yerine daha iyi bir mekanizma hemen getirilemeyecek bile olsa bu elimizdekinden vazgeçelim. Hiçbir şey yapmamak, okul iklimine bu sistemden daha az zarar verecektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bazı eğitimcilerin bu konudaki görüşleri:</div>
</div>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Aylin'cim liyakat sabihi müdürlerin vermesini doğru bulurum, adamcılık, sendikacılık yapan müdürlerin vermesini de okul iklimi açısından tehlikeli buluyorum...Hüsniye Günaydın </li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Motivasyon açısından takdir edilmek öğretmenleri memnun eder. Fakat taraflı olmadıkları ve ayrım yapmadıkları sürece bir kıymeti olur. Kıyaslanmak okul iklimi açısından olumsuz olabilir. Fakat gerçek anlamda çalışan öğretmeni takdir etmek onore etmek güzel bir davranış şekli değil mi? Anonim-bir brans oğretmeni.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Selam. Teorik olarak okul iklimi tüm paydaşlar tarafından doğrudan veya dolaylı müdahaleler ile oluşturulur. Lakin bizim ki gibi ülkelerde müdürün konumu ve tahakkümü merkez tarafından her zaman kollanır. Bu tahakkümü oluşturmak için normalde şüphe uyandırmayacak hamlelere ihtiyaç duyulur. Örneğin başarı belgesinin takdimi. Bu durumda öğretmen bir üst onay makamından belge almak suretiyle makbul kılınır, bir anlamda müdürün tahakkümüne rıza gösterir. Her ne kadar etkileri yakın bir zamanda ve davranış olarak gözlenmese de duygusal olarak otorite fikri öğretmenin zihnine kazınır. Bir süre sonra öğretmenin otoriteye uyması, özerkliğini kaybetmesi vs oluşur. Bu halde okul iklimi merkezileşme nedeniyle tekdüze olmaya ve katı bir hiyerarşiye döner. Yani modern okul fikrinden uzaklaşılır. Bu mesele müdür ile ilgili değildir aslında. Müdür aracılığıyla merkezin varlığını hissettirme gayesidir. Ayhan Erbay- Psikolojik Danışman.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Kararsız kalmıştım, mesela geçen yıl bana verdi müdür ama oylamayla... o kadar mutlu oldum ki anlatamam , hevesim arttı, emeklerimin karşılığı diye düşündüm. Ama sonra okuldakilerin hırsı ve düşünceleri beni çok üzdü. Yani kişisel olarak faydalı ama okul iklimi açısından hayırrr. -Bir sınıf öğretmeni.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Evet ya da hayır bile diyemiyorum. Şu andaki sistemde başarı belgesinin hangi koşullarda alındığını bile tartışamıyoruz. Keşke liyakat, profesyonel gelişim gerçek anlamda takip edilse 🙄 Okul öncesi ögretmeni-Müdur.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Müdürlükte en zorlandığım nokta odur. Mesut Seven.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Bir taraftan öğretmenleri istemeden de olsa bir ödül ceza sistemine sokabilir bu belgelendirme diye düşünüyorum, sevimsiz bir rekabete dönüşebilir ve öğretmenin “well-being” durumuna zarar verebilir. Diğer yandan takdir edilmek ve olumlu feedback mutlaka bizler için önemli ama bunun yöntemi belgelendirme olmamalı diye düşünüyorum. Hep beraber yapılan sıcak bir paylaşım, bir teşekkür çok daha anlamlı ve motive edici geliyor bana. -Eda Torun. Bilişim Öğretmeni.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Motivasyon ve onay -kabul mekanizmalarımızı dışsal ödüllere bağlamak, onay-kabul mekanizmasını otonomiden uzaklaştıran bir durum bence. Ödüllerin riskleri var. Takım birlikteliğini rekabet ortamına çekip işbirligi kültürüne zarar verebilir. Arzu Atasoy-Ögretmen Akademisi Vakfı</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">MEB'in bir kariyer planlama mekanizmasını baştan sona çalışması ve performansı daha gelişim odaklı öğretmen koçluğu boyutunda sürekli geribildirimlerle iş tatminine çekmek lazım. Bir yönetici.</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Erkin elinde havuç varsa arka elinde de sopa vardır. Sedat Subaşı. Psikolojik Danışman</li>
</ul>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Ben teşekkür belgesi olmasını yeğlerim ki bizim okul hepimize böyle bir belge verdi. Matematik Öğretmeni</li>
</ul>
<br />
<br />
<br />Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-78816560666399162602020-06-05T00:18:00.001+03:002020-06-05T09:15:15.553+03:00Bugünlerde durup "duygularımı" düşündüm...Bazen durup, ne hissettiğimi düşünürüm. Bugünlerde öyle yoğun yaşadığım bir duygu var ki düşünmek yetmiyor, paylaşmak istiyorum. Blogun başına oturdum ve öylece yazmaya başladım. Halbuki nasıl ifade edeceğimden bile emin değilim. İlerledikçe nasıl bir yol bulacağımı birlikte göreceğiz sanırım.<br />
<br />
Aslında duygumdan bahsederken hayatımdaki insanlardan bahsetmiş olacağım. Pek çoğu yüzünü bir ya da iki kere gördüğum, bir kısmı ile yüz yüze tanışma fırsati bile bulamadan ortak paydalarda buluştuğum, bir kısmıni istediğim zaman görebildiğim ama hepsini yanımda hissettigim içten, samimi, yardımsever, idealist, ihtiyacınız olduğunda bir whatsapp uzaklığında olan çok değerli insanlar. Böylesi insanlarla yolum kesiştiği ve onları hayatıma alabildiğim için şükrediyorum.<br />
<br />
Bugünlerde yoğun yaşadığım o duygunun adını koymaya çalışıyorum. Sanırım "minnettar olma" ve kendimi "şanslı hissetme". Melseğimi yaparken kendimi zaman zaman savrulmuş, tükenmiş ve kaybolmuş hissederim. Öyle zamanlarda ne zaman arasam beni dinleyen, anlayan; yeni öğrendiğim bir kavramı eğitimime nasıl katacağim konusunda tıkandığım zamanlarda fikirlerini benimle paylaşan, yol gösteren; "matematikten şu konularda soru nerden bulabilirim?" diye sorduğumda "Hocam, zoomdan canlı olarak anlatırım ben" diyen eğitimci arkadaşlarım var benim. Ya da bir hafta önce bahsettigim bir konuyla ilgili arayıp, nasıl gittiğini soracak kadar bunu kendine iş edinen, <span style="font-family: sans-serif;">oğlum için en özel doğum günü kutlamasını hazırlamam için benim kadar uğraşan; hastalandığımda yemek getiren; henuz ben bile konuyla ilgili düşünmemişken "yokluğunda Ege'yle ben ilgilenirim sen endise etme" diye bir hafta öncesinden kendisini planlayan arkadaşlarım var.</span>.. tek tek sayamadığım pek çok an var bana sıcacık bir duygu yaşatan. Yaşamak da böyle daha anlamlı değil mi zaten? Onca sorumluluk, iş güç arasında, insan olduğunu sana hissettiren o sıcacık anlar. İşte bu yüzden "ne güzel insanlar katmışım hayatıma" diyebilecek kadar şanslı ve bir o kadar da minnettar hissediyorum.<br />
<br />
Not: Bu yazıya beni etkileyen anları ve insanlari düşünerek sık sık ekleme yapacagım 😊🙏Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-45197957711340117732020-05-27T16:06:00.000+03:002020-05-27T21:15:18.242+03:00#evdekal da... Ne?<div style="text-align: justify;">
Her birimiz, izolasyonun zorluklarını farklı düzeylerde deneyimliyoruz ancak bu yazımda izolasyonun zorluklarına değil, daha olumlu etkilerine odaklanacağım.<br />
<br />
İnsan, İstanbul'un karmaşası içinde sorumluluklar ardı sıra koşturmaktan, kendinden uzaklaşıyor. Sorsanız, buradaki yaşamımızla ilgili en büyük sıkıntımın "sürekli bir şeyleri yetiştirme telaşı" olduğunu söyleyebilirim. Pandemiden sonra evde kalmamızla birlikte, telaş bitti ve ben, hızla akıp giden yaşamdan hırsımı alırcasına, yavaşladım. İlk haftalarda mutfaktaki denemelerle, filmler, sosyal medya ve Youtube piyano dersleri ile yavaşlayan yaşamımın tadını çıkardım. Bir süre sonra "böyle gitmez Aylin, kendine gel!", desem de yavaşlamak çok güzeldi.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN0195ekWaQd2Rhyphenhyphen-Md9QPeHd9kJIR3ZA_qv5Nuz-yCWAIVByKo1Q8KNYKtPyuLdpp9LaErXZdIm5831Wp3PVyU9-q4cYEFMGQqd6vp6YbrQwGAwTHt0-zqWK_QibqM53y_raXbXaLx0RU/s1600/Screenshot_20200527-154623_Chrome.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="972" data-original-width="981" height="198" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN0195ekWaQd2Rhyphenhyphen-Md9QPeHd9kJIR3ZA_qv5Nuz-yCWAIVByKo1Q8KNYKtPyuLdpp9LaErXZdIm5831Wp3PVyU9-q4cYEFMGQqd6vp6YbrQwGAwTHt0-zqWK_QibqM53y_raXbXaLx0RU/s200/Screenshot_20200527-154623_Chrome.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">VectorStock </td></tr>
</tbody></table>
Sonra sonra, hissetmeyi umduğum "sorgulama" süreci başladı. Amaçsız, üretmeden, hiç birinin diğerinden farkı olmayan günlerimi sorgular oldum ve nihayetinde felsefi sorgulamalar yerini pragmatik sorulara bıraktı: Okula döndüğümde neyle karşılaşacağım? Öğrencisi, öğretmeni, idarecisi, personeli ile tüm okul için hangi çalışmaları planlayabilirim? Yaşadığımız sürecin olumsuz etkilerini normalleştirmeye ve öğretmenini destekleyen okul iklimini oluşturmaya yönelik ne tür çalışmalar yapabilirim?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJIYFeFSrGQ2P4tVVNkcUXkhaHtSOLmkz_bFWI2Js2IYilC6ll8wNcjy5ElkI2ZItx1theAMrnNExD5oGr4nWPekYAdxap0JygK_8ZIyUbZ5CGASi_IxssoLEtTo5_-Ot7FSxpwQ3G8Sb/s1600/20200527_123637.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="893" data-original-width="1600" height="176" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQJIYFeFSrGQ2P4tVVNkcUXkhaHtSOLmkz_bFWI2Js2IYilC6ll8wNcjy5ElkI2ZItx1theAMrnNExD5oGr4nWPekYAdxap0JygK_8ZIyUbZ5CGASi_IxssoLEtTo5_-Ot7FSxpwQ3G8Sb/s320/20200527_123637.jpg" width="320" /></a></div>
Bu sorular beni "psikolojik dayanıklılık" üzerine okumalar yapmaya yönlendirdi. EdX adlı bir uygulamadan haberdar olunca, Ben-Gurion University of the Negev'in "Resilience -Art of coping with disasters" uzaktan egitim programını keşfettim. Böylece ilk online eğitim deneyimim de başlamış oldu. Yazılar, videolar ve forum ile desteklenmis, her bölüm sonunda kısa sınavlarla kendinizi değerlendirme imkanı sunan bir programdı. Bu dersler psikolojik dayanıklılık kavramına farklı açılardan bakmamı sağladı. Ayrıca insanın kendi öğrenme deneyiminin kontrolünün kendisinde olmasının, öğrenme tatminini üst noktaya nasıl taşıdığını yaşayarak gördüm.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1wNwMBuETSH1mq2vL_4OM5OFwvy3PLN7EireDL3_lSMTHQlJpCDK5xg4UOHAi8PCkJgnhNQ5qOH14t5hPGJw-y1bBiDOcBfX37sA6XjW83GN8AuloXgo4quxeM9qUmA-uwBce7fEATs08/s1600/20200527_155533.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="869" data-original-width="1600" height="172" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1wNwMBuETSH1mq2vL_4OM5OFwvy3PLN7EireDL3_lSMTHQlJpCDK5xg4UOHAi8PCkJgnhNQ5qOH14t5hPGJw-y1bBiDOcBfX37sA6XjW83GN8AuloXgo4quxeM9qUmA-uwBce7fEATs08/s320/20200527_155533.jpg" width="320" /></a></div>
Ardından M<span style="font-family: sans-serif;">assachusetts Teknoloji Enstitüsü'nun </span><span style="font-family: sans-serif;">"Yaratıcı Öğrenmeyi Öğrenme"</span> (MIT-Learning Creative Learning-) programına dahil oldum. Yazılar, videolar, forumlar ve canlı sohbetlerle desteklenen 6 haftalık bu eğitime katılmak, evde kalma sürecinde bana pek çok yönden iyi geldi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden ve Türkiye'nin pek çok ilinden, farklı branşlardan eğitimcilerle tanışmak, yeni kavramlar keşfetmek ve bunları toplulukla tartışmak hem keyifli hem de mesleki açıdan çok tatmin ediciydi. Bu konuda yazacağım çok şey var ama profesyonel kişisel ağımızın da gelişmesini mümkün kılan harika bir ortam sunan bu eğitimle ilgili ayrıntılar bir başka yazının konusu olsun. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
İzolasyon diyordum... Bu süreçte kendime dönmemle birlikte "Psikolojik Dayanıklılık" ve "Yaratıcı Öğrenmeyi Öğrenme" eğitimlerindeki kavramları ve literatür bilgisini Psikolojik Danışma Ve Rehberlik alanı ile bütünleştirmeye ve uygulamalarımda nasıl kullanabileceğim üzerinde çalışmaya başladım. İtiraf etmek gerekirse cevaplardan çok sorularım var şu an, biraz sancılı bir süreç ama bu süreçte birbirimizden beslendiğimiz çok değerli eğitimci arkadaşlarımla birlikte yol alıyoruz ve takıldıkça birbirimizi destekliyoruz. Bu topluluk sayesinde <span style="font-family: sans-serif;">birlikte üretirken, birbirimize destek ve ilham kaynağı oluyoruz. </span><br />
<span style="font-family: sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: sans-serif;">Kısaca söylemek gerekirse benim için "evde kalmak" demek; yavaşlamak, kendini gerçekleştirmenin önündeki engellerin ortadan kalkması, içe dönmek, anlam aramak, içsel motivasyonu bulmak ve en nihayetinde kendini gerçekleştirme yolunda bir adım atmak ve unuttuğum öğrenme coşkusunu yeniden keşfetmek demek.</span></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-34258256550135536332020-04-05T13:57:00.001+03:002021-01-31T00:39:05.954+03:00Corona Günlerinde Okul Öncesi Çocukları ile #evdekal mak!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFA5XgW3flr_bYLclGGaOMMg47HpgZylc4Fx2wVfFgisg-xd_8OrsbopsZFLnWbXCm8PbhAqNqXyDcjDcIaM6Q8QDakxy4m_d-h3oncJ0Wg6M0Hndz3razGivEwjAUv7JGgtG_Iuqd-DJ5/s1600/IMG_20200405_134339_682.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1342" data-original-width="1600" height="268" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFA5XgW3flr_bYLclGGaOMMg47HpgZylc4Fx2wVfFgisg-xd_8OrsbopsZFLnWbXCm8PbhAqNqXyDcjDcIaM6Q8QDakxy4m_d-h3oncJ0Wg6M0Hndz3razGivEwjAUv7JGgtG_Iuqd-DJ5/s320/IMG_20200405_134339_682.jpg" width="320" /></a></div>Dünyası kendisinin çevresinde dönen (egosantrik) okul öncesi çocuğu ile bir eve kapanıp kalmak kolay iş değil. Bir süredir Corona ve #evdekal günleri üzerine okul öncesi anne babalarına yönelik bir yazı hazırlamayı istiyor ama gelen sorulardan yola çıkarak bir yazı hazırlamanın daha isabetli olacağını düşünüyordum. Artık zamanıdır. <br />
<br />
Yazının başında okul öncesi çocuklarının bazı özelliklerinden bahsedecegim, sosyal izolasyon günleri ve kaygıya değinip son olarak da bugünlerde anne babalar olarak neler yapabilirsiniz ile yazıyı bitireceğim.<br />
<br />
<b>
Okul öncesi çocuğunun özellikleri</b><br />
<br />
Belirtmek istediğim ilk özellik şu; okul öncesi dönemi çocukları için rutinler önemlidir. Corona'dan önceki hayatınızın rutini değişmiş olabilir, olsun, sorun yok. Siz bazı rutinleri yine de devam ettirebilirsiniz; yatma saatinde çocuğunuzun diş fırçalayıp, birlikte kitap okuduktan sonra uykuya geçmesi rutininiz idiyse bunu yine sürdürebilirsiniz. Yatma saatinin değişmemesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca önceki rutinlerinize ek olarak Corona'dan sonraki günlük yaşamınıza uygun yeni rutinler de oluşturabilirsiniz. Rutinler kadar onemli diğer bir konu da kurallar. Bu dönemde eski kurallarınızı devam ettirmeniz tıpkı rutinlerinizi devam ettirmeniz gibi önemli. Böylece çocukların Corona'dan sonra hayatınızdaki değişimlerden mümkün olduğunca az etkilenmesini sağlarsınız. Çocuklar her ne kadar ayak direse de onların bu rutin ve kurallara ihtiyaçları var çünkü ancak bu şekilde bulundukları ortamda kendilerini güvende hissederler. Sizin kontrolunuz ve bilginiz dahilinde olmadan birşeylerin sürekli değiştiği, belirsizligin hakim olduğu bir ortamda kendinizi nasil hissedersiniz? Tedirgin ve güvende değil. Çocuklar da böyle hisseder.<br />
<br />
Çocuklar yetişkinlere göre düzenlenmiş dünyada, çevrelerindeki olayları kontrol edemedikleri için kendilerini yetersiz hissetme eğilimindedirler. Bunu yazının sonunda daha ayrıntılı açıklayacağım.<br />
<br />
<b>
Corona günleri ve kaygı</b><br />
<br />
Hayatımızın bu döneminde pek çok şey değişiyor. Bu değişimlerin kendisi çocuklarımızda kaygı ve endişe oluşturabildiği gibi "Coronavirus" ile ilgili anlamadıkları konuşmalara maruz kalmaları da çocuklarda kaygıya neden olabilir. Çocuklar birşey sormasalar bile etkilenme ihtimallerinden dolayı, onlara seviyelerine uygun açıklama yapmalısınız. Şunun da altını çizmeliyim, evet, çocuklar TV'de duyduklarından etkilenirler ancak sizin davranışlarınız ve hisleriniz, çocuklarınız üzerinde TV'nin etkisinden çok daha fazladır. Kaygı bulaşıcıdır. Bu nedenle ne hissettiğinizin farkına varın ve varsa kaygınızı yönetmeye çalışın. <br />
<br />
<b>
Acaba çocuğum kaygı yaşıyor mu?</b><br />
<br />
Gereksiz yere endişelenen ebeveynler oluyor. Sıkılan, arada kızıp huysuzlanan her çocuk kaygı yaşıyor demek değildir. Eğer uyku süresinde azalma veya artma, sık sık uyanma; iştahta azalma veya aşırı yeme; öfke davranışlarında artış ya da içe kapanma, sessizleşme varsa kaygının varlığından şüphe edebilirsiniz.<b><br />
</b><br />
<b><br /></b>
<b>Anne babalar olarak ne yapabiliriz?</b><br />
<br />
Kaygıya neden olan ve onu besleyen şeyin ne olduğunu bulmanız, nokta atışı olarak müdahale etmeniz için önemlidir. Siz kaygılı iseniz çocuğunuza yansıyacağı için kaygınız ile baş etmeye çalışın; TV'deki görsel ve konuşmalardan etkilendiğini düşünüyorsanız programları onun seviyesine uygun seçin. Sadece belli saatlerde haber açıp bilgilenin, Corona programlarını gün boyu açık bırakmayın. Çocuğunuza karşı tutumlarınızda tutarsızlık varsa davranışlarınızı yeniden düzenleyin. Kaygıyı besleyen ne olursa olsun çocuklarınıza bol bol sarılın, dokunun ve duygularını sözel yolla ifade etmelerine yardımcı olun. Bu şekilde beynin iki yarı küresinin entegre olmasını sağlayarak çocuğun duygularını kontrol edebilmesine, kaygısının azalmasına yardımcı olursunuz.<br />
<br />
Gelen sorularda görüyorum ki çocuklarda bazı davranış değişikliği gözlemliyorsunuz. Bugünlerde çekmeceleri daha çok boşaltıyor, ellerine geçeni fırlatıyor, daha inatçı davranıyor olabilirler. Tüm bu davranışlara yaramazlık deyip geçemeyiz. Açıklamaya çalışayım. Çocuklar doğaları gereği yetişkinlere göre düzenlenmiş dünyada kendilerini yetersiz hissetme (çevrelerindeki olaylari kontrol edemedikleri için) eğilimindedirler. Üstelik bugünlerde anlam veremedikleri, kontrol edemedikleri bazı değişimler de yaşıyorlar; rutinleri bozuldu, eskisi gibi dışarı çıkamıyorlar, başka çocuklarla oynayamıyorlar. Tüm bunların eşya fırlatma, çekmece boşaltma, inatlaşma ile ne ilgisi var diyebilirsiniz. Şimdi ona gelelim: çocuklar çekmeceleri boşalttıklarında çevreleri üzerinde bir değişime neden olmuş oluyorlar. Bu değişimi yapabildiklerinde kontrolun kendilerinde olduğunu, var olduklarını somut olarak görüyorlar. Sizinle inatlaştıklarında yine var olduklarını hissediyorlar, eşya fırlattıklarında yine çevreleri üzerinde kontrol duygusunu hissetmiş oluyorlar. Bugunlerde, okul öncesi çocuklarının ihtiyacı olan tam da bu. İhtiyaç duydukları anda çevrelerini kontrol altında tutabileceklerini bilmek. <br />
<br />
<b>
Peki çocukların kontrol duygusunu yeniden kazanmalarını sağlayıp, kaygısını azaltmak için anne baba olarak ne yapabiliriz?</b><br />
<br />
• Yukarıdaki davranış örneklerinden devam edelim. Tehlike oluşturabilecek çekmeceler haricinde çocukların çekmeceleri boşaltmasına izin verebilirsiniz, sonrasında birlikte toplamak üzere. <br />
• Gücün çocukta olduğu oyunlar oynayabilirsiniz. Örneğin "yakalamaç" oyununda tökezleyip, çeşitli sakarlıklar yaparak onu güldürür ve bir türlü yakalayamazsınız. Yastık savaşında sizin hakkınızdan gelmesine izin verirsiniz. Ebelemece gibi oyunlarda çocuğunuzun sizi ebelemesine izin verir, abartılı ve komik şekilde sakarlıklar yaparak onu ebeleyemezsiniz. Boğuşmaca oynar<span face="sans-serif">ken sizi devirmesine izin verebilirsiniz. Tüm bu oyunlarda dikkat etmeniz gereken noktalar, sizin güçsüz, yetersiz ve komik olmanız, -mış gibi yapmadan gerçekten oynamanız, ikinizin de eğlenmesi ve çocuğunuzun sesli gülmesi.</span><br />
• Son olarak bu dönemde gücün sizde olduğu "gıdıklama" gibi oyunlardan da uzak durabilirsiniz. <br />
<br />
<b>
Evde sıkılan çocuk kaygı yaşıyor demek midir? </b><br />
<br />
Hayır. Evde kapalı olduğumuz bugünlerde çocuklarınız zaman zaman sıkılıyor olabilirler. Bu durumdan endişe duyan aileler oluyor. Sıkıldığı zamanlar, çocuğunuzun bu duyguyla baş etmeyi öğrenmesi için bir fırsattır ve bu duyguyla baş etme gelişmesi gereken bir beceridir. Ayrıca çocuğunuzun kendisini oyalaması için onu harekete geçirir ve yaratıcı çözümler bulması için onu zorlar. Kısacası zaman zaman boş kalıp sıkılması onun için iyidir.<br />
<br />
Bu yazıda değinemediğim farklı durumlar yaşıyorsanız yazının altına yorum bırakabilirsiniz. Yeni yazılarla devam ederiz. <br />
<br />
Evde huzurlu kalın...bugünler geçecek.<br />
<br />
<br />
<!--/data/user/0/com.samsung.android.app.notes/files/clipdata/clipdata_200405_134836_480.sdoc--><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-18696591211353787022019-08-11T00:55:00.000+03:002019-08-18T09:48:37.765+03:00Çocuğunuzla neden TUBITAK Ulusal Uzay Gözlem Şenliği'ne gitmelisiniz?<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsWt3WDMGw6LtS-vsEaXzob1yQQaNEXeXTrF4oaOYQkGePOhP2MQRkJXjCNIYTqdBnGCcliGM1TstrW0UFfW64q0X7E2gpyOC3L687sqL6sEaJ_lDcRcNBWeGazhyphenhyphenA7tv_UaDthcsISE4N/s1600/20190808_115129.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsWt3WDMGw6LtS-vsEaXzob1yQQaNEXeXTrF4oaOYQkGePOhP2MQRkJXjCNIYTqdBnGCcliGM1TstrW0UFfW64q0X7E2gpyOC3L687sqL6sEaJ_lDcRcNBWeGazhyphenhyphenA7tv_UaDthcsISE4N/s200/20190808_115129.jpg" width="200" /></a><br />
Bu yıl 22.si duzenlenen uzay gözlem şenliğinden nasıl olup da 21 yıldır haberim olmadığını düşünüyor ve şaşırıyorum. Bir arkadaşımın haberdar etmesi üzerine bu yıl başvuruda bulundum ve oglumla birlikte katılmaya hak kazandık.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şenlikte yaklaşık 2000 kisi, Antalya Saklıkent'te Bakırlıtepe yerleskesi yakınlarında 3 gece 4 gün çadırlarda konakladık. Süreci özetlemek gerekirse, gündüz; sunumlar/söyleşiler, çeşitli illerden bilim merkezlerinin ve gençlik il spor müdürlüklerinin tanıtım standlarındaki etkinlikler ve Tubitak'in oluşturduğu atölyeler düzenlenirken, akşam; 8-9 arası uzay gözlemi, tekrar bir sunum/söyleşi ve 23.00-04.00 arası gece uzay gözlemi yapılıyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Sunumlar ve Söyleşiler</b></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><br /></b></div>
<div style="text-align: justify;">
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUh-xPBIwNhvYjkJddspYB_DqDQXRnYyHMgJq1zzSetGNdomeILgcWLlRFYlVDmzjqDCY3R_xE_lokqhYr-BIrZ1vRkPZByDt1Le3yjF0z0aVUNPZlNGyYlVIpHstvlD0nkeXHRd_-mqnv/s1600/IMG-20190806-WA0011.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUh-xPBIwNhvYjkJddspYB_DqDQXRnYyHMgJq1zzSetGNdomeILgcWLlRFYlVDmzjqDCY3R_xE_lokqhYr-BIrZ1vRkPZByDt1Le3yjF0z0aVUNPZlNGyYlVIpHstvlD0nkeXHRd_-mqnv/s200/IMG-20190806-WA0011.jpg" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ege ve Dr.Umut YILDIZ </td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: sans-serif;">Sunumları yapanlar arasında T</span>ürkiye'den çok değerli alan hocaları, amatör ve uzman astronomlar ile NASA'dan astrofizik alanında çalışan Dr. Umut YILDIZ, Polonya'dan astrofizik alanında çalışan Dr. Tuğçe Şener vardı. Sunan hocalarla gün içinde yemek kuyrugunda, kafede sohbet etmek çok keyifliydi. Sunumların yarımşar saatlik olması sıkılmayı önlemesi açısından isabetli olmuş ama sayıca çok fazla sunum olması hepsine katılmayı zorlaştırdı. Bu denli çok sayıda sunuma ihtiyaç var mıydı bilemiyorum doğrusu.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;">Aramızda amatör astronomlardan, astronominin ne olduğunu öğrenmek için gelenlere; 70 yaşından 8 aylik bebeğe kadar çok farklı yaşlarda k</span><span style="font-family: sans-serif;">atılımcılar vardı. </span>Sunumlar daha çok astronomi hakkında ön bilgisi olan ve amatör olarak bu konu ile ilgilenenlere hitap ediyordu. İkinci gün öğlen yapılan "<span style="font-family: sans-serif;">Astronomi</span><span style="font-family: sans-serif;"> nedir ve ne işe yarar" sunumu ilk gün ilk sunum olsaydı benim gibiler için cok iyi olurdu zira yapılan sunumları dinlerken sürekli aynı soru aklımdaydı: "Astronomi ne ki?"</span><br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; font-family: sans-serif; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGE-GJPR1ws_utO-_vE40MddlT4PNp1FMeaFTbtJ1H0ar7bql3pNQdemDFRGEnwXjFEaZE_ZeiK61e5HkBowyfyQcTa9zcuUG74wM1HeAhIiNMlM51RzypGkTvYo_pwlNY6zaXPyy2ufF9/s1600/20190803_215620.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGE-GJPR1ws_utO-_vE40MddlT4PNp1FMeaFTbtJ1H0ar7bql3pNQdemDFRGEnwXjFEaZE_ZeiK61e5HkBowyfyQcTa9zcuUG74wM1HeAhIiNMlM51RzypGkTvYo_pwlNY6zaXPyy2ufF9/s200/20190803_215620.jpg" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="font-size: 14.08px; text-align: center;">Dr. Tuğçe ŞENER<br />
Dr. Umut YILDIZ (söyleşi)</td></tr>
</tbody></table>
Kisacası bu konuyla ilk kez ilgilenenler ve çocuklar sunumlarda biraz ıskalanmış dersem haksızlık etmiş olmam sanırım. Öyle ki bazı sunumlarda sinüs, kosinüsten bahsedilip, istatistiksel bazı hesaplamalar dahi anlatıldı. Dikkatimi dağıtmadan dinlemeye gayret ettim ama öyle zamanlarda "acaba ben uzay bilim kongresine mi geldim?" diye düşündüğümü hatırlıyorum. <span style="font-family: sans-serif;">Söyleşiler sunumlara oranla daha ilgi çekiciydi benim için, belki daha kolay anladığımdandır. </span><span style="font-family: sans-serif;">Bu şenliğe gitme amaçlarımdan biri o</span>ğlumu yeni bilim alanlarıyla tanıştırmaktı. Ancak sunumlar ağır olunca astronomiyi sıkıcı bulmasından endişe ettim gerçekten. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Nacizane önerilerim:<br />
<ul>
<li>Sunumların sayısının azaltılarak, içeriklerinin sadeleştirilmesi ve dilin basitleştirilmesi. </li>
<li>Çocukların ilgisini çekecek tarzda hazırlanan sunumların yetişkin sunumlarından ayrı planlanması.</li>
</ul>
<div>
Olumsuz eleştiriyi okuyunca kötü bir etkinlik olduğu hissine kapılmış olabilirsiniz, eleştirim sizi yanıltmasın. Hemen belirtmeliyim ki sunumlardan "vay be" dedirten şeyler öğrendim, astronomi ve uzay çalışmaları ile ilgili bir temel oluşturdum ve gündemi yakaladığımı hissettim (sadece bunları anlamadığım pek çok bilgi içinden ayıklamak zahmetli oldu 🤯). Şenlik kesinlikle benim ve oğlumun iyiki gittik dediğimiz bir etkinlik oldu. Öyle ki seneye hem "Tubitak Uzay Gözlem Şenliğine" hem de "Ethem Derman Hocayla Gökyüzü Gözlem Etkinliklerine" başvuracağız. Umarım bu sefer tam kadro gidecegiz ve yine umarım gitmeden önce şenlikten adığımız kitapları da hatim etmiş olacağız .</div>
<div>
<br /></div>
<b>Tanıtım standlarındaki etkinlikler</b>:<br />
<br />
Farklı illerden gelen organizasyonlar çeşitli etkinlikler yaptılar. Günümüzü değişik etkinlikler deneyerek geçirmek bizim için çok hoştu. Gerçi uzay gözlem şenliği Tubitak atölyelerinde su roketi, güneş saati gibi etkinlikler yapılırken, bizim hic alakasız şekilde bileklik örme, taş boyama ile daha çok ilgilenmiş olmamız da ironikti ama yine de oğlumla aynı anda yeni şeyler denediğimiz bu etkinlikler en keyif aldığımız anlardan oldu.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCDVuowwie9wGhU05-JZxJG4md_9Oz5AFYPsJ7bw0HojJeKxvRCboRad1DxT57gwF3DC2GO0RvAuSyJlpCbynQH39OQ99y97cON0lEiMRnzyzhnVEQ2khVCLsAkzsmDWZuZcIH8XfkeMV7/s1600/20190803_104238.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCDVuowwie9wGhU05-JZxJG4md_9Oz5AFYPsJ7bw0HojJeKxvRCboRad1DxT57gwF3DC2GO0RvAuSyJlpCbynQH39OQ99y97cON0lEiMRnzyzhnVEQ2khVCLsAkzsmDWZuZcIH8XfkeMV7/s200/20190803_104238.jpg" width="150" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2GTGlTXMr-QjMnDK9HfueAuzBw0GYD_DF5P9aNd7L7CH-jmMIJuW2UxLaaTlI3GU9xV6MUAAiccwdyfIIjHJqy2eVIYKaGR82SOuH1XdzKZQTEfz_KnJn4Vs5uOTu0LvYodULJ2cWr5BB/s1600/20190802_162234.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg2GTGlTXMr-QjMnDK9HfueAuzBw0GYD_DF5P9aNd7L7CH-jmMIJuW2UxLaaTlI3GU9xV6MUAAiccwdyfIIjHJqy2eVIYKaGR82SOuH1XdzKZQTEfz_KnJn4Vs5uOTu0LvYodULJ2cWr5BB/s200/20190802_162234.jpg" width="150" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDuMTYNNRZkN60Hs5SkYPiU6DEWF-1tFsKGjQZh-wX7A1aRYN6rzncqDpFMNpTlfVYi8uwwjhdIdfkwGI1j3jSsZ6dmmvyJHpLvjfxmEiV9QsPilHn7Xe1qxoEFRM_llY-ijZ0QP0D4Bcd/s1600/IMG-20190802-WA0013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDuMTYNNRZkN60Hs5SkYPiU6DEWF-1tFsKGjQZh-wX7A1aRYN6rzncqDpFMNpTlfVYi8uwwjhdIdfkwGI1j3jSsZ6dmmvyJHpLvjfxmEiV9QsPilHn7Xe1qxoEFRM_llY-ijZ0QP0D4Bcd/s200/IMG-20190802-WA0013.jpg" width="150" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH7ZHU-qLI6iIU-na3_z6GoZxqV7WBGuwoAEeQCJhpdyRCDfzd913V35Cexnl_bOLNye2bGmkm7XZ8-ZLwl23Q5-cYLVQjYt5MmApxF78Uvb1NBqMPTLFj0Z2KHZ2PzDIidTqA4hIUgFS-/s1600/20190801_143627.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhH7ZHU-qLI6iIU-na3_z6GoZxqV7WBGuwoAEeQCJhpdyRCDfzd913V35Cexnl_bOLNye2bGmkm7XZ8-ZLwl23Q5-cYLVQjYt5MmApxF78Uvb1NBqMPTLFj0Z2KHZ2PzDIidTqA4hIUgFS-/s200/20190801_143627.jpg" width="150" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzQouksbFXNOUOa2PP36oJEYDif26RZ-5gsyVbDhj5Io3i5KppTA4phNLkoZF154UOiPiaf53LJROOeqxCfebeJfTr8l_rh3qamCZiLrlglJqV-ZiXjtwN6K_qVkSxhuV9isuAHEGuWqVO/s1600/20190801_143550.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzQouksbFXNOUOa2PP36oJEYDif26RZ-5gsyVbDhj5Io3i5KppTA4phNLkoZF154UOiPiaf53LJROOeqxCfebeJfTr8l_rh3qamCZiLrlglJqV-ZiXjtwN6K_qVkSxhuV9isuAHEGuWqVO/s200/20190801_143550.jpg" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPo-udK62PPnTf60hsI8PUCQL7qjOaKwcXmxHa4J-UiiEyO0Pqp0FhFGUtawye2cq2QN5IhdsD3wEyRFAZxwd0qLUDtJvuV0hlFRLwv-X-FDoYo-3OOWMpLFMoilnbCGbC8jpy7Q4XSnbI/s1600/20190801_134402.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPo-udK62PPnTf60hsI8PUCQL7qjOaKwcXmxHa4J-UiiEyO0Pqp0FhFGUtawye2cq2QN5IhdsD3wEyRFAZxwd0qLUDtJvuV0hlFRLwv-X-FDoYo-3OOWMpLFMoilnbCGbC8jpy7Q4XSnbI/s200/20190801_134402.jpg" width="200" /></a></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<b>Tubitak Atölyeleri</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
</div>
Bu atölyelerde uzay temalı etkinlikler yapıldı. Bu ve yukarıda adını andığım diğer etkinlikler 3 gün boyunca sürekli düzenlendi. Yani çocukların isteyip de katılamaması söz konusu değildi. Su roketi yapımı, ahşaptan uçak yapımı, gezegenlerin dizilişi ile ilgili etkinlikler, güneş takvimi, apollo uzay mekiği maket yapımı gibi çalışmalar bu atölyelerdeki etkinliklerden bazılarıydı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwYkj3ebdAQwUnxVMR3Ogx0UqMoG0zB34Pbh8jnO_IGG95aif-Bv4ggP3_SaCvqS48pJbbiUDPKxw9GqbDh3SOx0bZRpdb-GxSnsWfb9AYVKUjtpeBmgJMk5eVA9TQ9RGM7MqV9lE4_RRi/s1600/20190803_105514.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwYkj3ebdAQwUnxVMR3Ogx0UqMoG0zB34Pbh8jnO_IGG95aif-Bv4ggP3_SaCvqS48pJbbiUDPKxw9GqbDh3SOx0bZRpdb-GxSnsWfb9AYVKUjtpeBmgJMk5eVA9TQ9RGM7MqV9lE4_RRi/s200/20190803_105514.jpg" width="150" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJRxGATxw6YSo8p8APK3P1H31tTcjmloctCHqOUwRIxRp4iaRtPCecDMRhM5oga-3I_wpAoakaqxFz6UZvR5mOrZG5G90PjspoKKom3S46ImD_6RvBnsMN9AS4K9rcBCfgsqLZ2PvGLcQ8/s1600/20190809_222237.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="543" data-original-width="407" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJRxGATxw6YSo8p8APK3P1H31tTcjmloctCHqOUwRIxRp4iaRtPCecDMRhM5oga-3I_wpAoakaqxFz6UZvR5mOrZG5G90PjspoKKom3S46ImD_6RvBnsMN9AS4K9rcBCfgsqLZ2PvGLcQ8/s200/20190809_222237.jpg" width="149" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<b>Uzay Gözlemleri</b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLACIhdAzLc9txv3NVCv25fsdhc4hV6TNWMD3To_n3YsRaNsH60VmJK3SEgEjETriz5kSbpufn4yk2_3JvUj6oAGKR9X4DrDmKhcr_q4XVVNgJcupmCgzL2xJlS2LUgCD7-2fID8_RP_eb/s1600/20190802_215301.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLACIhdAzLc9txv3NVCv25fsdhc4hV6TNWMD3To_n3YsRaNsH60VmJK3SEgEjETriz5kSbpufn4yk2_3JvUj6oAGKR9X4DrDmKhcr_q4XVVNgJcupmCgzL2xJlS2LUgCD7-2fID8_RP_eb/s200/20190802_215301.jpg" width="150" /></a></div>
Teleskopla gezegen ve yıldızları seyrettiğimiz anlar, en<span style="font-family: sans-serif;"> merakla beklediğimiz anlardı. </span><span style="font-family: sans-serif;">Çadır komşularımızla</span> gece uzay fotoğrafı çekme konusunda kah yardımlaşarak kah yarışarak geçirdigimiz uzun saatler de soğuğa rağmen eğlenceliydi. 2000 kisilik etkinlikte teleskop başında cok uzun saatler bekleriz ve rahat rahat bakamayız diye düşünüyordum ama korktuğum gibi olmadı. <span style="font-family: sans-serif;">Aslında gözlem 15 teleskopla sabah 4'e kadar sürdüğünden zaman oldukça yeterliydi, tabii soğuğa ve uykusuzluga dayanabilirseniz.</span> Şenliğin ikinci gününde gök gürültülü yağmurlu hava nedeniyle pek çok katılımcı da erken ayrılınca kamp gerçek bir şenlik oldu.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKJRaHJ-n_x3Px_uNoNUg3kkhBUyMIimHz41IObeBFFWIUoQpsk-iMy2mIoddX-P3OLXvYPNisU0ldYpJMNIzVNbtWXNjUSWEFWDqNVbF0RAcGjYi9Ezhda6EqUUs1NWukLC4nMVz1wrv4/s1600/IMG-20190804-WA0002.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1529" data-original-width="1600" height="190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKJRaHJ-n_x3Px_uNoNUg3kkhBUyMIimHz41IObeBFFWIUoQpsk-iMy2mIoddX-P3OLXvYPNisU0ldYpJMNIzVNbtWXNjUSWEFWDqNVbF0RAcGjYi9Ezhda6EqUUs1NWukLC4nMVz1wrv4/s200/IMG-20190804-WA0002.jpg" width="200" /></a></div>
Gözlemler sadece teleskopla gökyüzüne bakmakla sınırlı değildi. Gözlemler sırasında astronomi öğrencileri gök cisimleri konusunda bilgiler verdi, yıldızlarla ilgili mitolojik hikayeler anlattı ve farklı dönemlerde yıldızlara yüklenen misyonlardan bahsettiler. Gündüz her türlu sorun, soru ve ihtiyacımızla ilgilenen, etkinliklerde gorev alan; gece teleskopların başında sabaha kadar şevkle bizlere gök cisimleri hakkında bilgi veren astronomi öğrencilerine hayran kaldım.<br />
<br />
Jüpiter, Satürn, Fenerbahce Yıldızı, yaz üçgenini oluşturan ve gök cisimlerinin yerini bulmada nirengi noktaları olarak kullanılan Vega, Alteir ve Deneb yıldızları, Andromeda Galaksisi, Ay, Uluslararası Uzay Istasyonu, M13 Herkül küresel yıldız kümesini gözlemledik. Umarım isimleri doğru hatırlamışımdır. İçimizden şanslı olanlar bunlardan bazilarinin fotolarini çekmeyi başarabildi.<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLsBx0FtHG_XVKRLlWHB3lohI-D00orxjg5sl1lH7VZnJj9kIXYb-5kvGecZVVsuKdrqHrZvxkDcq2UYUQBxovM3U45HH1wZ0oPYbcwaGUSC6f_0HTK-GQPSPQ_NU5u_jlXf7VjFs5auCF/s1600/IMG-20190804-WA0000.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1324" data-original-width="1260" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLsBx0FtHG_XVKRLlWHB3lohI-D00orxjg5sl1lH7VZnJj9kIXYb-5kvGecZVVsuKdrqHrZvxkDcq2UYUQBxovM3U45HH1wZ0oPYbcwaGUSC6f_0HTK-GQPSPQ_NU5u_jlXf7VjFs5auCF/s200/IMG-20190804-WA0000.jpg" width="190" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhai9YGS8xkna9FmWHzbKtuVvm_VsCdSLiKBVUQj2Uo24qkPKzeGFL8POPmnN8jobr9dV_HeUbFNmbQRezb213fkodHnFE_c_gl1zxoJmVhmlUGCzzJOSGdFAclD6ayPsQ6AKS6pWqdm-ff/s1600/20190810_213937.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1143" data-original-width="1082" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhai9YGS8xkna9FmWHzbKtuVvm_VsCdSLiKBVUQj2Uo24qkPKzeGFL8POPmnN8jobr9dV_HeUbFNmbQRezb213fkodHnFE_c_gl1zxoJmVhmlUGCzzJOSGdFAclD6ayPsQ6AKS6pWqdm-ff/s200/20190810_213937.jpg" width="188" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiLAhLvY51J88VbGlDMrCl9AwnvEOloBCrPGZbbbzEdNj1FrUnc5aCQNFYG5T6XA7gQZqL33IEQx1NjfdDATKpOVdXpcAU1gogKftYPdMBugy79DMrTJlihvkbxFGGlqYnpkQCzIY4T_04/s1600/20190804_202950.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; display: inline !important; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="607" data-original-width="607" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiiLAhLvY51J88VbGlDMrCl9AwnvEOloBCrPGZbbbzEdNj1FrUnc5aCQNFYG5T6XA7gQZqL33IEQx1NjfdDATKpOVdXpcAU1gogKftYPdMBugy79DMrTJlihvkbxFGGlqYnpkQCzIY4T_04/s200/20190804_202950.jpg" width="200" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhDNlLIP6ckbrC27BaI-F5N8Q1nrfqq1lmAWwJI2DeZByFqFq1s8CK973pbB0FHcU7sGVqB-nV-bDV9WcmDeWrYCtlWyIvZnLG1lwsTYw94JKEHFU57KcN79qGBe58Rr5NnvSUb9x1UBOw/s1600/IMG-20190803-WA0000.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1066" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhDNlLIP6ckbrC27BaI-F5N8Q1nrfqq1lmAWwJI2DeZByFqFq1s8CK973pbB0FHcU7sGVqB-nV-bDV9WcmDeWrYCtlWyIvZnLG1lwsTYw94JKEHFU57KcN79qGBe58Rr5NnvSUb9x1UBOw/s320/IMG-20190803-WA0000.jpg" width="213" /></a></div>
Telefonum izin vermediğinden ben gökyüzü çekimi yapamadım ama ilgilenenler için nasıl yapılacağına dair notumu düşeyim:<br />
<br />
<ul>
<li>Telefon kameranızın profesyonel sekmesine tıklayın.</li>
<li>ISO ayarını en yüksek seviyeye getirin, mümkünse 3200 </li>
<li>Ekstantanesini 30 sn. olarak ayarlayın. Süreyi azaltıp arttırarak en uygun süreyi deneyerek bulun.</li>
<li>Telefonunuzun kendi kamerasi bunları mümkün kılmıyorsa android icin Camera FV5 uygulamasını indirin, yukarıdaki maddeleri uygulayın.</li>
</ul>
<div>
Size bol şans. Benim Galaksy A50 maalesef bu konuda her türlü sınıfta kaldı.<br />
<br />
<span style="font-family: sans-serif;">Şimdi gelelim neden bu etkinlige gitmelisiniz sorusunun cevabına: </span><br />
<span style="font-family: sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: sans-serif;">Alana ulaşmaktan tutun da birlikte çadır kurmaya kadar pek çok zahmete katlanmak, çadırı duzenli tutmak, tuvalet vs. ihtiyaçlar için planlama yapmak zorunda olmak, yeni şeyler denemek, olumsuz gibi görünen anları olumluya çevirmeyi öğrenmek, yeni kişilerle tanışmak, birbirinize destek olmak; zorlandığınızda çocuğunuza güvenebileceğinizi, üşüdüğünuzde sizi ısıtmak için sevdiği etkinlikleri yarıda bırakıp çadıra gitmeyi teklif edecek kadar fedakar olabileceğini, sadece sizin değil yan çadır komşularının da ihtiyaçlarını fark edip yardim önerebilecek kadar cevresine duyarli olabilecegini görmek kısacası çocuğunuzun belki de hiç görmediğiniz yanlarını fark etmek gitmeniz için yeterken, bir de üzerine sabahın 3'üne kadar gök cisimlerini seyredip, birlikte heyecanlanmak ve daha önce olmadığınız şekilde yakın olmak... Işte tüm bunlar yuzünden gitmelisiniz.</span><br />
<span style="font-family: sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: sans-serif;">Not: Şenliğe gelmeden önce bilmeniz ve dikkat almanız gereken birkaç konuyu aktardığım yazıya <a href="http://benimegem.blogspot.com/2019/08/tubitak-ulusal-gozlem-senligine.html?m=1">buradan</a> ulaşabilirsiniz.</span></div>
</div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-51133550726478263662019-08-06T01:25:00.000+03:002019-08-18T09:50:16.229+03:00Tübitak Ulusal Uzay Gözlem Şenliği'ne başvurmadan önce bilmeniz gereken noktalar nelerdir?11 yaşındaki oğlumla birlikte 1-4 Ağustos tarihlerinde Tübitak'ın düzenlediği <a href="http://senlik.tug.tubitak.gov.tr/">Uzay Gözlem Şenliği'ne </a>katıldık.<br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
En baştan başlarsam, 6000 civarı başvuru içinden 1000 kişi kura ile belirlendi. Bu yıla kadar 350-400 kisiye açılan senlik, bu yıl halk, davetliler, protokol ve protokolün yanındaki (söylendigine gore 400 civarinda kişi) ile birlikte ortalama 2000 kişiye ev sahipligi yapmış oldu. Antalya Saklıkent' te yaklaşık 2000 metre yükseklikte 3 gece süren şenlikle ilgili anlatılacak pek çok ayrıntı var ama son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Seneye bir daha çıksa bir daha giderim. Bu şenlik hem yetişkinlere hem de çocuklu ailelere açık bir etkinlik. İçerigin ayrintilarini farklı bir yazıda paylaşacağım. Ama özetle gündüz eğitimler, atölyeler; gece uzay gozlemleri yapildigini soylemekle yetineyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: sans-serif;"><b>Ulaşımla</b> ilgili bir konuya dikkat çekmek istiyorum.</span> Antalya merkezden Saklikent'e giden yol çok virajlı. Araba tutmasından muzdarip olanlar varsa hazırlıklı çıksınlar yola. Yoksa benim yaşadıklarımı yaşamanız işten bile değil. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghqT3pJfT6Ik6Qww2pKT-WnIsBVLBo8DNRbQsXsyAYWiUWWCz_NDlXE4mwXDdw-9cQpEXnYWgVdOCCgGsFAAELw3kBoTHgXEdtOg7ewxkeGsURsDbleMBL8yQm3-Rs359tzKI32uuMDYBF/s1600/20190802_152305.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghqT3pJfT6Ik6Qww2pKT-WnIsBVLBo8DNRbQsXsyAYWiUWWCz_NDlXE4mwXDdw-9cQpEXnYWgVdOCCgGsFAAELw3kBoTHgXEdtOg7ewxkeGsURsDbleMBL8yQm3-Rs359tzKI32uuMDYBF/s200/20190802_152305.jpg" width="200" /></a></div>
<b>Yerleşke ile ilgili olarak</b>;<br />
Ana girişte valizler polis köpekleri tarafından arandı. Daha sonra sarı t-şörtlu uzman arkadaşlar (astronomlar ve astronomi ogrencileri) çadır alanına kadar bizlere eşlik etti. Herkes çok güleryüzlü ve her konuda yardımcıydı. Çadırlar çok dip dibe kuruldu. <span style="font-family: sans-serif;">Bunun sebebi protokol ekibinin alana yayılan buyuk çadırlarıydı. Biz geldiğimizde onların çadırları çoktan </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: sans-serif;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTO-mMVpXAyMOhPIdWf-4Z-G3jW3GGdpSU3u1F5siDdLBFUJtUUJtxsjFt7EYa2AhcALEo-HWGCsKD3QZVvnYkEk94rMQjZJgBjmnxlBX7JpfpqfqhqiL2TZ-nOEPJpcC4G0o1WLxaMif0/s1600/IMG-20190804-WA0013.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTO-mMVpXAyMOhPIdWf-4Z-G3jW3GGdpSU3u1F5siDdLBFUJtUUJtxsjFt7EYa2AhcALEo-HWGCsKD3QZVvnYkEk94rMQjZJgBjmnxlBX7JpfpqfqhqiL2TZ-nOEPJpcC4G0o1WLxaMif0/s200/IMG-20190804-WA0013.jpg" width="200" /></a></span></div>
<span style="font-family: sans-serif;">kurulmuştu. Kurulumun bu kadar dip dibe olması i</span>lk başta biraz tedirgin ediciydi ama çadır komşularımızla iyi anlaştığımızdan, sonrasinda düşündüğümüz gibi rahatsız olmadık. Yine de ben istemiyorum derseniz eminim daha az kalabalık bir yere de çadır kurabilirsiniz. Tek sorun kafe, tuvalet, etkinlik ve toplantı alanına daha uzak kalabilirsiniz. Bu alanlardan uzaklaştıkça dağın eteklerine doğru, eğimin arttığıni da göz önune almak gerektigini de belirtmiş olayım.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBGuWgT28MmoZmclsNa1uoOT7K7JAoNAFNhwACK920Mfv7SopONvAV2E4F074paILzpGrRjSUfcsL1e5cVb6UxbjdRBWvqrrrpw56eY0v4FAQes5H9t9o25xcmKQyWaRgLB8otBhalGYG8/s1600/IMG-20190802-WA0023.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="Çadır komşularımız, iki eksikle :) " border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBGuWgT28MmoZmclsNa1uoOT7K7JAoNAFNhwACK920Mfv7SopONvAV2E4F074paILzpGrRjSUfcsL1e5cVb6UxbjdRBWvqrrrpw56eY0v4FAQes5H9t9o25xcmKQyWaRgLB8otBhalGYG8/s200/IMG-20190802-WA0023.jpg" title="" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çadır komşularımız, 2 eksikle :)</td></tr>
</tbody></table>
Çadırların kuruldugu alanda tek bir ağaç olmaması nedeniyle çadırların içi sabah saat 7.30'dan itibaren ısınıyor. Çadırda zaman geçirmek zorlaştığında fazla seçenek yok; sadece kafe ve bir tente altına koyulmuş banklardan oluşan bir alan golge. Tenteli alan aynı zamanda bir bolumunde atölyelerin de yapıldığı, sigara içmenin serbest olduğu bir yer. Çadırların olduğu bölgede ibadethane için de ayrılmış yerler var. Resimde arka planda görülen büyük beyaz çadırlar mescitler, aynı zamanda yağış nedeniyle çadırları su alan kişilere geçici bir süre ev sahipligi de yaptılar.<br />
<br />
<b>Kıyafet, </b>gün içerisinde şort, tişört; akşama doğru hırka, yağmurluk; gece boyunca da kar kıyafetleri, kışlık mont veya bildiginiz en kalın neyiniz varsa getirin yanınızda. Bez spor ayakkabıyla gitmeyin, gece soğuğunda gözlem yaparken donarsınız. Gözlemler sabah 4'e kadar sürüyor. 7.30 gibi de en geç kaldığınızı düşünürseniz az uyku ile idare ediyorsunuz. Ama insan 3-4 saat bile uyusa İstanbuldakinden dinç kalkıyor. Bu deneyimde ne çadırda kalmak, ne gök gürültülü sağanak yağis. Beni en çok zorlayan soğuk hava oldu. Bayağa tat kaçırıyor doğrusu. Yagmur deyince belirteyim, cadiri su alanlar cok zorlandi. Yazlik cadirla oraya gitmek büyük risk. 22 yılda bu ikinci yağmurlu şenlIkmis bu arada ama tutturursaniz tutturuyorsunuz işte :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0KDo2MeBSxtu7dp4GGdnV9SzlsCVtSJ-1NkOOnm77NqhWwJGXAkm6X9daFTm5EAbXn5_ShKp_ZzZxrxJgO9xiLXx2CrsQDGqfdK9NWoOqmp6YMmrLVb49j0VUSHu3_XnkoUTIci3m_jch/s1600/20190804_100117.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0KDo2MeBSxtu7dp4GGdnV9SzlsCVtSJ-1NkOOnm77NqhWwJGXAkm6X9daFTm5EAbXn5_ShKp_ZzZxrxJgO9xiLXx2CrsQDGqfdK9NWoOqmp6YMmrLVb49j0VUSHu3_XnkoUTIci3m_jch/s200/20190804_100117.jpg" width="150" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Taşınabilir musluklar. </td></tr>
</tbody></table>
<b>Tuvaletlere </b>gelince,<b> </b>sayıca yeterli<b>, </b>temizlik olarak ise<b> </b>2000'e yakın kişinin kullandığını düşündüğünüzde ne hayal ediyorsanız öyleydi. Kaldığımız 3 gece 4 gün içinde benim fark ettiğin en az iki kere temizlendiler. Ancak şaşırtıcı olan hiç kuyruk olmaması. Yanı yemek kuyruğu, çay kuyruğu, teleskop kuyruğu var ama ne hikmetse tuvalet kuyruğuna hiç denk gelmedim. Duş icin ayrılmış farklı bir alan vardı ama gidip içlerini görmedim. Sadece sayısı çok yetersizdi diyebilirim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4f3ebDahGZO3kBvNzgmkFknP6UsakQVL40ldNSG0nz_Awh0HUGPiupOblFz-MdnEaB33N2x7LCGXiwG37IxeVjY_P6fI2-dltF0b7lzX62veWing6W_cmCPoK9ZIBIwujaiTgxv60UulJ/s1600/20190801_133241.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4f3ebDahGZO3kBvNzgmkFknP6UsakQVL40ldNSG0nz_Awh0HUGPiupOblFz-MdnEaB33N2x7LCGXiwG37IxeVjY_P6fI2-dltF0b7lzX62veWing6W_cmCPoK9ZIBIwujaiTgxv60UulJ/s200/20190801_133241.jpg" width="200" /></a></div>
<b>Yemekler</b> çok lezzetliydi. Kahvaltılar peynir, zeytin, kutu bal, tereyag, vişne reçeli, yumurta, domates, salatalik ve ekmekten olusurken; diğer öğünlerde ortak olan şey, ana ögun yanında mutlaka makarna veya pilav olmasiydi. Yemekler lezizdi leziz olmasına ama onlara ulaşmak pek o kadar kolay değildi. Resimde yemek kuyruğunun benden önceki kısmını görüyorsunuz.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIAF8Pql8SmMIkP7_Yb0diS7VhPwbz44Yh3L7ICoP74PgcTBkCVCHWtGZBwwphCUi6xsrh9SZaqkqfJJqzacW4N5qe6qoB3B9zZOxJo_c6znsAKXN8HrJkkT8HaHiA2uRbxIAOnpasZEeS/s1600/20190801_130545.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIAF8Pql8SmMIkP7_Yb0diS7VhPwbz44Yh3L7ICoP74PgcTBkCVCHWtGZBwwphCUi6xsrh9SZaqkqfJJqzacW4N5qe6qoB3B9zZOxJo_c6znsAKXN8HrJkkT8HaHiA2uRbxIAOnpasZEeS/s200/20190801_130545.jpg" width="200" /></a></div>
Bu kadar kalabalık olunca masalar da çok temiz olmuyordu haliyle ama masa sayısı çoktu, o nedenle yemegi aldiginizda mutlaka yer buluyordunuz. Ayrica o kuyruklarda beklerken farklı insanlarla tanışma ve sohbet etme imkanı buluyorsunuz. Biz kuyruk beklerken sıkılmadık, hatta yeni insanlarla tanisip sohbet etmekten keyif de aliyorduk. Örneğin Tubitak Baskani Prof. Hasan MANDAL ve Gözlemevi Müdürü Prof. Sacit ÖZDEMIR ve NASA'da çalışan astrofizikçi Umut YILDIZ bu kuyruklarda tanışıp sohbet ettigimiz kişilerden bazılarıydı.<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCDTcwuFb3m6ojbjNe_C6GNJDPiFAOzQ4gLJz77_KV0mARRRvJP2VYsSW8W9f5-VsHYLbuS1EgH5_MzPSQ_hfOsPVRKRohp0ynIDl0beaTuR37MCCA1SdbJJBtoZgpax7-evtqO2VLfAo6/s1600/IMG-20190801-WA0003.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1121" data-original-width="1545" height="145" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCDTcwuFb3m6ojbjNe_C6GNJDPiFAOzQ4gLJz77_KV0mARRRvJP2VYsSW8W9f5-VsHYLbuS1EgH5_MzPSQ_hfOsPVRKRohp0ynIDl0beaTuR37MCCA1SdbJJBtoZgpax7-evtqO2VLfAo6/s200/IMG-20190801-WA0003.jpg" width="200" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Tubitak Başkanı<br />
Prof. Hasan MANDAL</td></tr>
</tbody></table>
Yazmakla yazmamak arasında kaldığım bir noktayı da yazayım hadi. Iki başkan da yakan güneşin altında yüzlerce kişilik kuyruğa girmiş, yemek sırasında bekliyorlardı. Burası Turkiye olunca insan protokole ayrılmış ve kendilerine servis yapılan bir yerde olacaklarını düşünüyor. Haliyle de olması gerekeni gördüğünde bile mutlu oluyor. Bu gözlemimi kendileriyle de paylaştığımda alçak gönüllü bir tebessümle karşılık verdiler.<br />
<br />
Buraya kadar ulaşımdan, yerleşimden, tuvalet ve yemek alanları olmak uzere temel ihtiyaclardan bahsetmeye çalıştım. Daha fazla uzatmamak adına burada kesiyorum. Bir sonraki <a href="http://benimegem.blogspot.com/2019/08/tubitak-uzay-gozlem-senliginde-sizi.html?m=1">yazımda</a> da içerikten bahsettim.<br />
<br />
<br /></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-86697112791470928952019-03-28T00:08:00.001+03:002019-03-28T00:38:35.129+03:00OYUN YOLUYLA DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ KAZANDIRMA-5.Oturum Ödül-Ceza Olmadan Çocuklara Sınır Koyma<br /><br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ4-JGbxsicKOFGKn0Wch7FEMGwIDPnHQgm3zImmgpafNsUZbJeGJy5TQ71zI80AGggTmPpymD7r9Hm3aN9GXFnwZ8epPrRxn_DNaf6bqi3gRa5z8xx4qljVdl_09970HnbEi5SSr6bbnv/s1600/IMG_E8788.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; clear: left; color: #0066cc; float: left; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; orphans: 2; text-align: justify; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ4-JGbxsicKOFGKn0Wch7FEMGwIDPnHQgm3zImmgpafNsUZbJeGJy5TQ71zI80AGggTmPpymD7r9Hm3aN9GXFnwZ8epPrRxn_DNaf6bqi3gRa5z8xx4qljVdl_09970HnbEi5SSr6bbnv/s200/IMG_E8788.JPG" width="200" /></a>Bugün grup çalışmamızda işlediğimiz ÖDÜL ve CEZA OLMADAN ÇOCUKLARA SINIR KOYMA konusu annelerimizin oldukça ilgisini çekti. Tahmin edeceğiniz gibi hiçbiri bu konuda çocuklarıyla gerilmekten hoşlanmıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ4-JGbxsicKOFGKn0Wch7FEMGwIDPnHQgm3zImmgpafNsUZbJeGJy5TQ71zI80AGggTmPpymD7r9Hm3aN9GXFnwZ8epPrRxn_DNaf6bqi3gRa5z8xx4qljVdl_09970HnbEi5SSr6bbnv/s1600/IMG_E8788.JPG" imageanchor="1" style="background-color: transparent; clear: left; color: #0066cc; float: left; font-family: "times new roman"; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"></a>Çalışmamızın 5.oturumunda çocuklara sınır koymanın eğlenceli yolları olduğunu konuştuk ve bolca oyun oynadık. Grubun başlangıç aşamasında; her zamanki tanışma oyunlarımız vardı. Bugün 5.oturumu yapıyor olsak da birbirimiz hakkında öğrenmeye devam ediyoruz. Annelerimiz birbirlerini ne kadar fazla tanırsa oyunlar da onlar için o kadar zevkli geçtiğinden tanışma oyunlarını son oturumda bile oynayacağım sanırım.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgql7Vztui_-YS4KTPcGh7CrAucqfvZqzsMo8pBDz_jNUntkQYEAffTSRLq5T9EPirbFstjPppbvYD1NeaZXDprp0lsRw3cG3BP3s8zSbxxjPNq1eyhwG1zbPhv6n6CjxfYOjm61nx8X4uy/s1600/FOIJE3979+%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; clear: left; color: #0066cc; float: left; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 16px; margin-right: 16px; orphans: 2; text-align: center; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgql7Vztui_-YS4KTPcGh7CrAucqfvZqzsMo8pBDz_jNUntkQYEAffTSRLq5T9EPirbFstjPppbvYD1NeaZXDprp0lsRw3cG3BP3s8zSbxxjPNq1eyhwG1zbPhv6n6CjxfYOjm61nx8X4uy/s1600/FOIJE3979+%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<br />
<div style="clear: both; text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLVJFFPZTFMZInj6i7yJqYaAUFeYnGKVqiJ-4b39d2yMoW6Rh_3XqKP1Ot1OjFHH22dW6ALIuNSs5jhKLLsqDdyK7EBeXLAVYTQogk3sMSAJqwXpKJMvd7IBMiBZR4wzOtQWzbcFeYYE2O/s1600/TSUT1345.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLVJFFPZTFMZInj6i7yJqYaAUFeYnGKVqiJ-4b39d2yMoW6Rh_3XqKP1Ot1OjFHH22dW6ALIuNSs5jhKLLsqDdyK7EBeXLAVYTQogk3sMSAJqwXpKJMvd7IBMiBZR4wzOtQWzbcFeYYE2O/s200/TSUT1345.JPG" width="200" /></a>Sınırları ihlal etme kavramını tartıştık önce. Bu kavramın kuralları çiğneme, güçlü olduğunu hissettirme ve varlığını kabul ettirme ihtiyacını da kapsadığını fark ettik. Anne baba olarak çocuklarımıza sınır koyarken karşılaştığımız saldırgan ve öfke dolu davranışların altında aslında acı veren duyguların oldugunu anladık. Saldırgan davranışla karşılaştığımızda yapmamız gerekenin çocuklarımızı bu duygulardan arındırmak olduğunun altını çizdik. Bunu başarmanın yolu da elbette oyunlaştırmadan geçiyor. Bu nedenle grubun gelişme aşamasındaki oyunlarımız bu çerçevede oldu.</div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKyG8FOm-YzA-41KCq13_cGxiLw442EWsp5bi1Yo7cXkspXHZaEgFvmTjrfcQoF6PXfp6YskLrZ9r8y2zl-F5_12_wt8f74CJoM6-TcYkA1C45tjrHO76iySOxymryvlZfeThWV-xlevE5/s1600/IMG_E8798.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLVJFFPZTFMZInj6i7yJqYaAUFeYnGKVqiJ-4b39d2yMoW6Rh_3XqKP1Ot1OjFHH22dW6ALIuNSs5jhKLLsqDdyK7EBeXLAVYTQogk3sMSAJqwXpKJMvd7IBMiBZR4wzOtQWzbcFeYYE2O/s1600/TSUT1345.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<u></u><br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bazı bağlanma oyunların çocuklar üzerindeki etkisini arttırmanın yolu; abartılı davranmak. Hal boyle olunca resimlerdeki bazı tuhaf hallerimin sebebini de anlamış oluyoruz. Açıkcası abartınca gerçekten siz de daha çok eğleniyorsunuz. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKyG8FOm-YzA-41KCq13_cGxiLw442EWsp5bi1Yo7cXkspXHZaEgFvmTjrfcQoF6PXfp6YskLrZ9r8y2zl-F5_12_wt8f74CJoM6-TcYkA1C45tjrHO76iySOxymryvlZfeThWV-xlevE5/s1600/IMG_E8798.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; clear: left; color: #0066cc; float: left; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; orphans: 2; text-align: justify; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKyG8FOm-YzA-41KCq13_cGxiLw442EWsp5bi1Yo7cXkspXHZaEgFvmTjrfcQoF6PXfp6YskLrZ9r8y2zl-F5_12_wt8f74CJoM6-TcYkA1C45tjrHO76iySOxymryvlZfeThWV-xlevE5/s200/IMG_E8798.JPG" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; color: black; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; orphans: 2; text-align: center; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;" width="150" /></a>Oturumun son aşamasında “küfür, kötü söz” söylendiğinde nasıl davranacağımızı tartıştık ve yöntemlerle ilgili oluşan sorulara cevap verdik. Tam hızımızı almış, “kardeş rekabetinde oyunu kullanma” konusuna girecekken minik öğrencilerimizin anneleriyle buluşma zamanı geldi. “Bir saat yetmiyor” sitemkar konuşmaları arasında oturumu sonlandırdık. Doğru yetmiyor ama neden yetmiyor? Özellikle fiziksel hareket gerektiren oyunlara bayılıyorlar daha da bıraksam oynayacaklar :) </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Bugün annelerimizden biri, önceki seansta gördüğümüz fiziksel temas içeren bir oyunu 8 yaşındaki kızıyla oynadıklarını, çok keyif aldığını, oyunu tekrar tekrar oynamak istediğini; öte yandan küçük oğlunun temastan hoşlanmadığı için oynamak istemediğini ve bu nedenle onunla farklı bir oyuna geçtiğini anlattı. Bu da aslında 2.oturumda gördüğümüz esneklik ilkemizin ve gözlemci olmamız gerektiği konusundaki uyarılarımızın gerçek hayatta uygulandığının güzel bir örneği oldu.<br />
<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBdfoJXk2gCJPjfZYqvNEafYrRPIgwdav_bWmiiWEzc4uCbuIXOFw5xBdgkWjvfmzeY59-g-l_63zLX3zHTl0iqQZXzhEnYIc_xaiup8C66bFOQ-t0P_20wzy6bxGfSpsCdVIELCQBjVl_/s1600/IMG_8836.JPG" imageanchor="1" style="background-color: transparent; color: #0066cc; font-family: "times new roman"; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgBdfoJXk2gCJPjfZYqvNEafYrRPIgwdav_bWmiiWEzc4uCbuIXOFw5xBdgkWjvfmzeY59-g-l_63zLX3zHTl0iqQZXzhEnYIc_xaiup8C66bFOQ-t0P_20wzy6bxGfSpsCdVIELCQBjVl_/s320/IMG_8836.JPG" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR6kShJbSnxX0ut2raBqCGDXtimHI11D7rlGFpdp9ke4og1dJ6JU0dY6KdEDGgspkaGIdvGYa-QsdiD0F1HU1CDfxbcQZd-TPuFE1QG9fPqVwPWrLVFBG9EcEK_9hJ4xDUj100Ruafn_f5/s1600/MJDK4960+%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; color: #0066cc; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-left: 1em; margin-right: 1em; orphans: 2; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR6kShJbSnxX0ut2raBqCGDXtimHI11D7rlGFpdp9ke4og1dJ6JU0dY6KdEDGgspkaGIdvGYa-QsdiD0F1HU1CDfxbcQZd-TPuFE1QG9fPqVwPWrLVFBG9EcEK_9hJ4xDUj100Ruafn_f5/s320/MJDK4960+%25281%2529.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS_r_Om3gP9b-QCtY1qGTNJXEqUL7OWg7pMcGWbsFEcDWtajXaUhRL5s32ErLYW80djhdrID1Mh-6Xkz0CarK3eTJ6EqK2286ZeHFhTIQczZzfvmwPND9uBN8kWAtd8K04h7kj1L3BksOp/s1600/XSVPE9534.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; color: #0066cc; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-left: 1em; margin-right: 1em; orphans: 2; text-align: center; text-decoration: underline; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><img border="0" data-original-height="1102" data-original-width="1471" height="238" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjS_r_Om3gP9b-QCtY1qGTNJXEqUL7OWg7pMcGWbsFEcDWtajXaUhRL5s32ErLYW80djhdrID1Mh-6Xkz0CarK3eTJ6EqK2286ZeHFhTIQczZzfvmwPND9uBN8kWAtd8K04h7kj1L3BksOp/s320/XSVPE9534.JPG" width="320" /></a></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhR6kShJbSnxX0ut2raBqCGDXtimHI11D7rlGFpdp9ke4og1dJ6JU0dY6KdEDGgspkaGIdvGYa-QsdiD0F1HU1CDfxbcQZd-TPuFE1QG9fPqVwPWrLVFBG9EcEK_9hJ4xDUj100Ruafn_f5/s1600/MJDK4960+%25281%2529.JPG" imageanchor="1" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; background-color: transparent; clear: right; color: #0066cc; float: right; font-family: Times New Roman; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 16px; margin-left: 16px; margin-right: 0px; orphans: 2; text-align: justify; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"></a><b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><u></u><b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPO8Bu9lTks9wZX_GLCo32iex6QeQd5166aogf945z2w3isFv_Gm79CZUuui5-pGfyZb4BzWrcnCb7lPMoh_5RzRS4xT171pTGWp2TDOpMJ9DUgEl0ecBUZcxePsxs1tiBO81mxVQ67FvY/s1600/JARV3658.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPO8Bu9lTks9wZX_GLCo32iex6QeQd5166aogf945z2w3isFv_Gm79CZUuui5-pGfyZb4BzWrcnCb7lPMoh_5RzRS4xT171pTGWp2TDOpMJ9DUgEl0ecBUZcxePsxs1tiBO81mxVQ67FvY/s320/JARV3658.JPG" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrOSym5wCWQAI1HBHTKEJrnapIAsKYrEygcGjLH3YBMHeATP0fQ9CGlV8beqvBT3BBuco_MmtK-dUrn-EOn1rXb7_3aA4w2s3vPcqeV7LisNMPFI6QH5T35dyc3CiXXXmx4yM9MbRoKZSp/s1600/XAGN8112.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrOSym5wCWQAI1HBHTKEJrnapIAsKYrEygcGjLH3YBMHeATP0fQ9CGlV8beqvBT3BBuco_MmtK-dUrn-EOn1rXb7_3aA4w2s3vPcqeV7LisNMPFI6QH5T35dyc3CiXXXmx4yM9MbRoKZSp/s320/XAGN8112.JPG" width="320" /></a></div>
<b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAjaX8609hhKe6BgGz78hhvPSlASPQhdBgmHJT-UkPPX2PLDBmezG6xO6_FvMPpX8tfwriC-qNABietuj9tTaz7PHdvLjryubTLK6hRceQVtXyqTThGL5BILy7yyxXl3F_UpQ7aB39Viab/s1600/IMG_E8810.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><br /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJcGkM_YETMLs2hznPXp8qmyr9PJmkRrP3jyz4uJGia3jhUlmOPO58itVF0ZglmWusFdBo_lmUmehf1m2wn59dKf0B2l85rtG718ikm6AE5l1BgAME7isqZ63yd8MVria8QOCr8DSkln69/s1600/IMG_8846.JPG" imageanchor="1" style="background-color: transparent; clear: right; color: #0066cc; float: right; font-family: "times new roman"; font-size: 16px; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: 400; letter-spacing: normal; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; word-spacing: 0px;"><span style="color: #b00000; font-family: Times New Roman;"></span><br /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<u></u><br />
<b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><br />
<b></b><i></i><u></u><sub></sub><sup></sup><strike></strike><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-38784166237522327302019-03-15T18:16:00.000+03:002019-03-15T18:44:50.419+03:00Oyun Yoluyla Davranış Değişikliği Kazandırma Grup Çalışması 3.Oturumu<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHU3Z3GM7Z-kH3uld4T93sxFKtrLg3jxROpCTxTL3UnjCW3j-zzX34zKUhVwFwmmTac54GXahCNQDabwfmKAzu1ZBc4nHE-ReQ4Slu1NOK1evZF4Em4HxZaajBL-ID_NVu0xMn1jlhaA7q/s1600/8F350AA1-9484-44FE-AF31-4EFF8493B6A3.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: justify;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHU3Z3GM7Z-kH3uld4T93sxFKtrLg3jxROpCTxTL3UnjCW3j-zzX34zKUhVwFwmmTac54GXahCNQDabwfmKAzu1ZBc4nHE-ReQ4Slu1NOK1evZF4Em4HxZaajBL-ID_NVu0xMn1jlhaA7q/s200/8F350AA1-9484-44FE-AF31-4EFF8493B6A3.jpeg" width="200" /></a>Evde, okulda pek çok yerde rekabetin hakim olduğu eğitim anlayışına inat, ailede iş birliğine dayalı bir eğitim anlayışının oluşması için çalışmamızın 3. oturumunu büyük oranda işbirliği oyunlarına ayırdım. Aile içi sosyal etkileşimi arttırmanın yanı sıra aynı amaç için bireyleri birlikte hareket etmeye motive eden ve güven duygusunu tazeleyen bu oyun türünü diğerlerine göre bir tık daha fazla önemsiyorum galiba. Çocukların yarıştırılması, ödül ve ceza gibi dış etkenler yoluyla davranış değişikliği kazandırılması anlayışına mahkum olmadığımızı görmemizi istiyorum. </div>
<div style="text-align: center;">
</div>
<div style="text-align: left;">
<span style="text-align: justify;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj838vagveBq1Ie4G1BycboBgWiii9TKnUpzbCuU7GmJSYNd21QSPLtvWpUdBMLAtgeiQJdzZ2OHapiwe5-_EuoniEo3EIe2wSzlci8uaBTrert-c0AvJN93t549XaO4U0qefELRt0Pe_dj/s1600/7C7E7E47-D90D-435E-AF58-890B71992669.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj838vagveBq1Ie4G1BycboBgWiii9TKnUpzbCuU7GmJSYNd21QSPLtvWpUdBMLAtgeiQJdzZ2OHapiwe5-_EuoniEo3EIe2wSzlci8uaBTrert-c0AvJN93t549XaO4U0qefELRt0Pe_dj/s200/7C7E7E47-D90D-435E-AF58-890B71992669.jpeg" width="200" /></a><span style="text-align: justify;">Başlangıçta bilgi paylaşımı, sonrasında uygulama ve kapanışta küçük grup tartışmasıyla </span>3. oturumu tamamladık. Tartışma kısmında gerçek yaşam deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Bir nevi teori ile deneyimi bir araya getiriyor ve öğrendiklerimizin gerçek hayattaki karşılığını fark etmeye çalışıyoruz. Bunun güzel bir örneğini annelerimizden biri anlattı bugün. <i>Kapıdan çıkarken montunu giymeyi reddeden çocuğuyla sık sık kriz yaşadıklarını ama bu sefer krize dönüşmeden olayı atlatmayı nasıl başardığını anlattı.</i> Öğrendiği saçma oyun tekniği işe yaramıştı. Artık kapıdan çıkmak eziyet olmayacaktı, otorite savaşı yaşanmak zorunda kalınmamıştı. Ayni yas grubu çocukları olan annelerin sorunları da haliyle birbirine benzer oluyor. Burada öğrendiklerinin işe yaradığını görmek, diğer anneleri de heyecanlandırıyor. Aralarındaki bu paylaşımları izlemek keyfi de bana kalıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Çocukların, huysuzluk etmelerinin altında yatan ihtiyacın ne olabileceğine de kafa yorduk bu oturumda. Örneğin bacağınıza yapışan çocuğunuzun ihtiyacı ne olabilir dediğimde:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi22ZH_-YK4zlBSwvaD327Rx4s8-42eh98f-asM5iSaEgSr1mfF2Wy9Vds4oIC1Jt371nqPXvpF90QRTZOpQ6aZUqwQkpb8MUFw-7S46Ts1bIbx5nVbyys5SI-zdy6TN02pg36D2U7QR5m9/s1600/D6378850-5052-4474-8E32-57FFA12BCE18.jpeg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi22ZH_-YK4zlBSwvaD327Rx4s8-42eh98f-asM5iSaEgSr1mfF2Wy9Vds4oIC1Jt371nqPXvpF90QRTZOpQ6aZUqwQkpb8MUFw-7S46Ts1bIbx5nVbyys5SI-zdy6TN02pg36D2U7QR5m9/s200/D6378850-5052-4474-8E32-57FFA12BCE18.jpeg" width="200" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<i>"Acaba fiziksel temas olabilir mi? ya da ayrılmaktan korkuyordur belki. Fiziksel temasa ihtiyacı varsa onunla daha sık mesela boğuşma oyunları oynayabilir, ayrılık endişesi yaşıyorsa saklambaç gibi oyunlar oynayabiliriz dediler annelerimiz. Bazıları da şu yorumu yaptılar; belki de kendisini güvende hissetmiyordur, yalnız kalmak istemiyordur, o zaman gücün çocukta olduğu oyunlar da işe yarayabilir." </i></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben.... mest! 😍</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hangi davranışlar altında nasıl ihtiyaçlar yatıyor olabilir ve bu ihtiyaçlara yönelik ne tip oyunlar kurgulayabiliriz üzerine alıştırma yapmaya devam edeceğiz elbette ama fotoğraflarda gördüğünüz bu harika annelerle sanırım aynı dilden konuşmaya başlıyoruz. </div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu8oZy9PGgcpqLnJAge3Ej0sP0zXucJ47Tv6e_B6KCLnENhP7DXL18uDwR739DPpzL1BNrU1x-wL-g9I6W4aEJiFGj9EqBGgFWxPVYkZzu9DUG61-mqJyPexm-43126qyQNdy-hxqhVZgZ/s1600/8D4DC192-CD48-4794-AF86-CAFB7D98A487.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu8oZy9PGgcpqLnJAge3Ej0sP0zXucJ47Tv6e_B6KCLnENhP7DXL18uDwR739DPpzL1BNrU1x-wL-g9I6W4aEJiFGj9EqBGgFWxPVYkZzu9DUG61-mqJyPexm-43126qyQNdy-hxqhVZgZ/s200/8D4DC192-CD48-4794-AF86-CAFB7D98A487.jpeg" width="150" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPhIqqTas512TavcUfyol1AjZf3JxN3QSJpxEkvvUWjbSFG4s2voWnI4zoN8asev55a4Pnp3K8cY7oGI5JjTUJLyv1OJGAzXPUOjAYkgB38OppMm656l3Evw5Gk2Azw_nb6K-KhH5lTOKL/s1600/F4A1C5BC-6B64-4D6A-9AC4-BC369D8FEBA1.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPhIqqTas512TavcUfyol1AjZf3JxN3QSJpxEkvvUWjbSFG4s2voWnI4zoN8asev55a4Pnp3K8cY7oGI5JjTUJLyv1OJGAzXPUOjAYkgB38OppMm656l3Evw5Gk2Azw_nb6K-KhH5lTOKL/s200/F4A1C5BC-6B64-4D6A-9AC4-BC369D8FEBA1.jpeg" width="150" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUJgcKgz_R-4Bvh7oCNGvcucVW7W4pOIWIHAkVJBPgFL-XXSmvQPMOATHzGMLQXcA7vzjWJthIigz8wdBdI0uoS-XyYFVrlTrqj0Nz0X3gZKbJKMvgzQ8vUz9YmRr-tXjeD1qMCQPF7waS/s1600/0E39F9C6-F5C6-4773-AA07-36713A46D730.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUJgcKgz_R-4Bvh7oCNGvcucVW7W4pOIWIHAkVJBPgFL-XXSmvQPMOATHzGMLQXcA7vzjWJthIigz8wdBdI0uoS-XyYFVrlTrqj0Nz0X3gZKbJKMvgzQ8vUz9YmRr-tXjeD1qMCQPF7waS/s200/0E39F9C6-F5C6-4773-AA07-36713A46D730.jpeg" width="150" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuF4SbO27raaEoe8MgT6KDyi8C0s86sXdfq5UYwwhmRhuT8V8td1Nz5t6EZ0UISIx3KxAAbVGDcT51o6nNmWk76XLAEpBCIBFLjjAM0aGPAzjmypof8c9VfvjtFaXlC0IkVjDt8dalTueH/s1600/CFD273DF-52B1-4670-9972-BF4374A78302.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="988" data-original-width="1357" height="145" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhuF4SbO27raaEoe8MgT6KDyi8C0s86sXdfq5UYwwhmRhuT8V8td1Nz5t6EZ0UISIx3KxAAbVGDcT51o6nNmWk76XLAEpBCIBFLjjAM0aGPAzjmypof8c9VfvjtFaXlC0IkVjDt8dalTueH/s200/CFD273DF-52B1-4670-9972-BF4374A78302.jpeg" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsxuKNBsz8Coh55W0qTEwqrLa7EbkVksHkrlSKYAqwTF8318IvyD7WyqAQCW0sdUWaOm8rK76_DCVogJbyLeiuK8pZ4TSB8j8WUnnY2ph2Sy7a5jshdrJ60-KSUaNEtHGj4jQ8BWV3bzmt/s1600/1F2B35A1-8902-4E6A-8799-C5898F91355F.jpeg" imageanchor="1" style="display: inline; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="150" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsxuKNBsz8Coh55W0qTEwqrLa7EbkVksHkrlSKYAqwTF8318IvyD7WyqAQCW0sdUWaOm8rK76_DCVogJbyLeiuK8pZ4TSB8j8WUnnY2ph2Sy7a5jshdrJ60-KSUaNEtHGj4jQ8BWV3bzmt/s200/1F2B35A1-8902-4E6A-8799-C5898F91355F.jpeg" width="200" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<div style="color: #454545; font-stretch: normal; line-height: normal; text-align: justify;">
<span style="font-size: 21.33333396911621px;"><br /></span></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-43894736727883640162019-03-07T00:45:00.004+03:002019-04-16T10:16:42.059+03:00Oyun Yoluyla Davranış Değişikliği Kazandırma Grup Çalışması 1. ve 2. Oturumu <div style="text-align: justify;">
19 yıllık deneyimim sonucunda ailelere iletişim semineri vermenin harcadığım çabaya karşılık gelen bir fayda sağlamadığını gördüm. Bu yıl küçük ölçekli bir okulda olmanın avantajı ile küçük grup çalışması yapma şansı bulunca, tam istediğim fırsat dedim ve ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkileri güçlendirmek, özellikle annelerin davranışlar konusunda farkındalıklarını arttırmak amacıyla; oyun temalı 6 oturumluk bir grup çalışması hazırladım. 2 aylık hazırlık süresi içinde, bu çalışmanın yerini bulup bulmayacağı konusunda zaman zaman endişelendiğim, daha etkili hale getirebilmek için dönüp dönüp değişiklikler yaptığım zamanlar oldu. Oturumlara başlamadan önceki akşam gerçekten heyecanlıydım. O kadar emeğe değecek miydi?</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlpkLAwooFQ8UNisl9vj0STSypGtZV67FWooRova-Q6K9lN3l6gbhEclCd6X7dq8S6wxiF03fyaz4YONwKT_lkuI3rplK8fWSvohMr08VbUTAu8sDWrLdCv9g_HZynkNV2lUdMWH-V8UbK/s1600/444954EA-A4C5-429D-B53E-FD7F9A710C67.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlpkLAwooFQ8UNisl9vj0STSypGtZV67FWooRova-Q6K9lN3l6gbhEclCd6X7dq8S6wxiF03fyaz4YONwKT_lkuI3rplK8fWSvohMr08VbUTAu8sDWrLdCv9g_HZynkNV2lUdMWH-V8UbK/s200/444954EA-A4C5-429D-B53E-FD7F9A710C67.jpeg" width="150" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Oyun, ebeveyn-çocuk ilişkisinde yakınlaştırıcı ve kolaylaştırıcı bir etkiye sahip olduğundan oturumlarımın odak noktasını oyun oluşturdu. Psikolog Alteha Solter’ın “Oyun Oynama Sanatı” ve Deniz Altınay’ın “Psikodramada 400 Isınma Oyunu” kitaplarından faydalanarak hazırladığım oturumların ilkinde karşılıklı beklentilerimizi netleştirdik, tanıştık, çalışmanın ayaklarının yere basması için temel kavramları tartıştık, videolarla somutlaştırdık. İkinci oturumda 9 tür bağlanma oyunu hakkında konuştuk, örnek oyunlar oynadık, her evde yaşanan ortak sorunlardan bahsettik.</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDh_Zivfj2O9sMgRJCj1fVmmheROpNl68v-RPhNCx8RUQWxkCDU4f5cLAlc0uWWXflzPZTl_L8Hfa1V5pgssOUXay8cJuMiBhmjUTH2dCAnEfSIaLiYsa79U6sZE6LB7LZv60Auz_5xeIi/s1600/8A9F692B-984E-4C87-AC33-FA6B6E6931F1.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDh_Zivfj2O9sMgRJCj1fVmmheROpNl68v-RPhNCx8RUQWxkCDU4f5cLAlc0uWWXflzPZTl_L8Hfa1V5pgssOUXay8cJuMiBhmjUTH2dCAnEfSIaLiYsa79U6sZE6LB7LZv60Auz_5xeIi/s320/8A9F692B-984E-4C87-AC33-FA6B6E6931F1.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBab_3ZM2fBxuVtPV7QdV7SEwmp8oCmXMQ8HxxZORubR815uftlW0Rm67JdQxSVsFJvTR5ytHfgG3z_aMB8MbdvnjIvAqJUasOKUalwok9fwebAubIdquKJPB7D6PSStKjm1AcRJrn99bh/s1600/8F2480C1-24EA-4F0C-BD3C-9C353D447D13.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBab_3ZM2fBxuVtPV7QdV7SEwmp8oCmXMQ8HxxZORubR815uftlW0Rm67JdQxSVsFJvTR5ytHfgG3z_aMB8MbdvnjIvAqJUasOKUalwok9fwebAubIdquKJPB7D6PSStKjm1AcRJrn99bh/s320/8F2480C1-24EA-4F0C-BD3C-9C353D447D13.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
Grup içerisinde yaşananlar bu yazıda asıl paylaşmak istediğim aslında: Anneler birbirlerine tecrübelerini aktarmakta ve denedikleri çözüm yollarını paylaşmakta çok istekliydiler ve son derece katılımcıydılar. Oyun oynuyorlar, soru soruyorlar, not alıyorlar, fotoğraf çekiyorlar, tam yaşadıkları konuya parmak bastığınızda o heyecanla sözünüzü kesip yaşantılarından örnekler veriyorlar. Oyun oynamaya alışkın olmamanın getirdiği biraz mahcup ama hevesli olduklarını gösteren utangaç gülümsemeler eşliğinde harika katılım gösteriyorlar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Daha ikinci oturumda annelerden olumlu dönüşler almaya başladım. Hırçın ve saldırgan davranışlar sergileyen oğlunun sakinleştiğini, kendisi ile işbirliği yapmaya başladığını anlattı annelerimizden biri. Pek çoğu da farkındalıklarının arttığını anlatan geri dönüşler yaptılar. Bir kaç anne geriye dönük iç hesaplaşmalara girdiler. Bazıları sorgulamayı biraz ilerleterek bir yargıda bulundular ve bazı durumlarda farklı davranmış olmayı dilediklerini ifade ettiler, galiba biraz vicdanen huzursuz oldular desem yanlış olmaz. Kimsenin kendisini yetersiz hissetmesini istemediğimden Prof. Üstün Dökmen Hocamızın her zaman söylediği ve beni çok rahatlatan cümlesini tekrarladım: "Annelerin sayılabilir miktarda hataları vardır ancak sayılamayacak kadar çok artıları vardır; yalnızca sevgileri, her türlü hatalarını örtmeye yeterlidir."<br />
<br />
Bu küçük grup çalışması beni gerçekten motive ediyor, heyecanlandırıyor ve yaşam enerjimi arttırıyor. Yıllardır içten içe hissettiğim şeyi artık yüksek sesle dillendirebilirim sanırım. Bir Psikolojik Danışman olarak en keyif aldığım çalışma alanı yetişkin eğitimleri. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinRoj7KVTfzq8Zfr3BKtRTRfihq4lYccOZk-QZ5WwFjMxIPwzGx2DhDXgsEex6N6J5Sb5CG1SYob1_pWMjm7Jn8GXFy4fefMEUEeakW-0hw9fu3B-bjgk-XWNB4GyAMe7cy0yFhxObnmx8/s1600/301A68B7-D0E1-42A1-A963-EFDD7DA8DF26.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinRoj7KVTfzq8Zfr3BKtRTRfihq4lYccOZk-QZ5WwFjMxIPwzGx2DhDXgsEex6N6J5Sb5CG1SYob1_pWMjm7Jn8GXFy4fefMEUEeakW-0hw9fu3B-bjgk-XWNB4GyAMe7cy0yFhxObnmx8/s320/301A68B7-D0E1-42A1-A963-EFDD7DA8DF26.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJedt5IyI_wA2m0U37-hQKqmfYL0J7lVyaKJV5aHZHkGv9DPDD3rvlAKJm7F78CSQw5gy7TCGu5esQJfdw53b5Ve_6cF_VF9ykbIK3K98aYxM78bt5FZAvecgoil4oJKoynrBm5fVxn6OX/s1600/485D6F92-4EF0-486D-A216-1173E01D3C45.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJedt5IyI_wA2m0U37-hQKqmfYL0J7lVyaKJV5aHZHkGv9DPDD3rvlAKJm7F78CSQw5gy7TCGu5esQJfdw53b5Ve_6cF_VF9ykbIK3K98aYxM78bt5FZAvecgoil4oJKoynrBm5fVxn6OX/s320/485D6F92-4EF0-486D-A216-1173E01D3C45.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTEb5EXmpyofecAi-HFfGU4Er-SF-KeSatYLwvTnWxDBunH3ACKB3TLtBiCUxPmHvDpe8xhA1DxwwB37ycnRgVjAiO2sN8tE5XOfxTxCcPeBjtO3oz0i0sp_LAJqbRL41ULKHSB_XHaAQc/s1600/97538022-477F-49C5-BD22-401ADA470D0A.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTEb5EXmpyofecAi-HFfGU4Er-SF-KeSatYLwvTnWxDBunH3ACKB3TLtBiCUxPmHvDpe8xhA1DxwwB37ycnRgVjAiO2sN8tE5XOfxTxCcPeBjtO3oz0i0sp_LAJqbRL41ULKHSB_XHaAQc/s320/97538022-477F-49C5-BD22-401ADA470D0A.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4T_K6qz8C4Um8PUD5QUvPZ97bvtZlkS1wD1v690Jmly00gQNbnOJ7AWVv8ziWD6Vez651YpqZu5CnoqPgpzyi9NgdCX9Mjq-BuuI-AYN6qG4ZDi27lZBe4X1yMDnKtsMjWsO4Z9CG49Q0/s1600/A2B3D722-0569-48C9-995D-656778991309.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4T_K6qz8C4Um8PUD5QUvPZ97bvtZlkS1wD1v690Jmly00gQNbnOJ7AWVv8ziWD6Vez651YpqZu5CnoqPgpzyi9NgdCX9Mjq-BuuI-AYN6qG4ZDi27lZBe4X1yMDnKtsMjWsO4Z9CG49Q0/s320/A2B3D722-0569-48C9-995D-656778991309.jpeg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigfktIkNRxhLd-zt_Ji4Ush32miqJXZCBYQlPC-7YJi7U1U0QPLzh5CtvfgWS9x7s-kECAVRWSqiBfTVqpN8ThnnYTqbuGHAokQVyKTfrEyyed0FJv49fyK3KkkisGNjRis-ptS06aBIz1/s1600/BC6D9E1F-1D96-4D47-9781-4CAEAA4E7F6D.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1600" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigfktIkNRxhLd-zt_Ji4Ush32miqJXZCBYQlPC-7YJi7U1U0QPLzh5CtvfgWS9x7s-kECAVRWSqiBfTVqpN8ThnnYTqbuGHAokQVyKTfrEyyed0FJv49fyK3KkkisGNjRis-ptS06aBIz1/s320/BC6D9E1F-1D96-4D47-9781-4CAEAA4E7F6D.jpeg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsbsMGgNvrDamMVCPFBEoLkoSCB7GrrTmUKTZoSaz7GIuvaFvfDZCRUpLcY-LqtG9vG3x7jOD_zIJD83tf_UFDlxM0Uxxexu4FI4W20LoRV-ND3jZzeCUsv9He2rO1G3FautUMenqzwj4o/s1600/DAC854CA-256C-4D6A-8B8F-24E70414980F.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1061" data-original-width="1414" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsbsMGgNvrDamMVCPFBEoLkoSCB7GrrTmUKTZoSaz7GIuvaFvfDZCRUpLcY-LqtG9vG3x7jOD_zIJD83tf_UFDlxM0Uxxexu4FI4W20LoRV-ND3jZzeCUsv9He2rO1G3FautUMenqzwj4o/s320/DAC854CA-256C-4D6A-8B8F-24E70414980F.jpeg" width="320" /></a></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-61884803181914634252019-01-15T23:04:00.000+03:002019-02-11T16:26:11.531+03:00Bir 2023 Çalıştayı hikayesi...<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;">2023 çalıştayı ile ilgili heryerden boy boy resimler, paylaşımlar yapılıyor. Farkettim ki benim de söyleyeceklerim var. </span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;">Egitim vizyonu ortaya koyan Sayın Ziya Selçuk Hocamızın, koyduğu vizyon çerçevesinde içerik çalısması yapmak icin ç</span><span style="font-size: 16px;">aliştığım ilçede (her ilçede oldugu gibi) 2023 Çalıştayı yapıldı. Bu çalıştaya her okuldan </span><span style="font-size: 12pt;">isimleri belirlenen birer kişi resmî yazıyla (yani zorunlu) çağrıldı. Bizim okuldan ismim olmamasına rağmen ben de katılmak istedim ve idaremden onay alarak çalıştaya gittim. </span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;">İçeri girdiğimizde İlce MEB’den bir sorumlu (adini vermiyorum) beni gördüğüne pek sevinmemis gibiydi zira suratından düşen bin parçaydı. İdareci arkadaşım kendisi ile selamlaştı ve hangi masalara oturulacagini öğrenmeye çalıştı. Ben zaten orada yoktum, dolayısıyla selamlasmayi gerektirecek bir durum da yoktu. Neyse, beyefendi konuşmanın sonunda eklemeyi ihmal etmedi: ”Sizin adınız yok hocam listemizde. Sadece adı olanlar masalara oturabilir.” Eveeeetttt....şimdi...beni tanıyanlar ne düşündüğümü tahmin etmiştir sanirim.</span><span style="font-size: 12pt;"> “Sakıncası varsa kibarca açıklar ve ben ikna olurum, yoksa ben o masaya otururum” diye düşündüm, “Bir sorun oluşturacaksa ayrilabilirim ama buraya kadar geldim, sakıncası var mi?” diye söyledim (çok sakinim dikkatinizi cekerim). İşin özü şansımı biraz daha denedim yani. Burada pek çok şeyin altı cizilesi aslında; benimle senli benli konuşması, en baştan itibaren yüzüme bile bakmaması, havadan konuşma üslubu... neyse en sonunda bana “senin okulda işin yok mu hocam?” diye çıkışmakta buldu çareyi pek sayın, değerli, kıymetli hocam. Kafamdaki balonun icindeki yazıları görmesini isterdim ama inat ettim. Yazılar bekleyebilirdi. Dikkatimi dağıtmamalıydim. Mademki bana söyleyecek mantıklı bir cevabi yoktu, belli ki iletişimle ilgili büyük de sıkıntısı vardı. O zaman ben kendisini kâle almayacak, o masaya oturacak ve çalıştaya katılacaktım. Yanımdaki idarecimin olaya “mudur beyin haberi var” (Türkçesi, okulda işi olup olmamasndani sanane) şeklindeki müdahalesiyle masamızi bulup oturduk ve herseye rağmen... ekibimizle birlikte iyi de çalıştık.</span><span style="font-size: 12pt;"> </span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;">Şimdi düşünebilirsiniz bu tavrın nedeni nedir diye. Benim güçlü bir hipotezim var tabiki. Bağlı olduğum ilce MEB’deki bazı kişiler tarafından sanirim rahatsız edici bulunuyorum, kanun disi yaptıkları gorevlendirme konusunda gerek gösterdiğim tepki gerek açtığım dava nedeniyle sanirim kara listeye alındım. Bilemiyorum tabi. Sadece bir his. Dogru bildigini yapıyorsan, bunlar birer anı olarak belleğinde yerini alıyor ve insani daha güçlü yapıyor. Hak arayışında durmak yok yola devam. Böyle degil miydi yoksa?</span></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
<br />
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; font-stretch: normal; line-height: normal;">
<span style="font-size: 12pt;">#2023eğitimvizyonu #2023çalıstayı</span></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-30907711724103574042018-09-21T20:58:00.001+03:002018-09-22T09:43:29.438+03:00Sezin Kolej’i eğitime nasıl bakıyor?Ege için ortaokul arama sürecimizi daha önce burada yazmıştım. Okullar açıldı ve Sezin Koleji’nde ilk veli toplantısı yapıldı. Eğitime bakış açılarımızın örtüştüğünü düşündüğümüz için Sezin’i tercih etmiştik ancak tecrübeli bir özel okul velisi olarak yoğurdu üfleyerek yediğimizden, baştaki hislerimizin ve gözlemlerimizin doğru olup olmadığını görmeye ihtiyaç duyuyorduk. O nedenle toplantı benim için ayrıca önemliydi. <br />
<br />
Açılış konuşmasını yapan Okul Müdürü Bahadır Özkan Bey, konuşmasında o kadar nokta atışlar yaptı ki kendisini dinlerken “bu müdür 5.sınıf öğrencisi ve velisi olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor” dedim. Bu konuşmada beni heyecanlandıran önemli söylemlerinden bazılarını not aldım: “...güvendiğiniz için buradasınız, biz çocuklarınızın gelmeleri gereken noktayla ilgili bir yol haritası çıkarıyoruz, bu noktada okuldan mutlaka danışmanlık alın ve bize güvenin. İhtiyaç olduğunda size ulaşacağımıza güvenerek çocuklarınızı <b>uzaktan takip edin... Biz düşmelerine izin veririz ama yaralanmalarına izin vermeyiz. Bırakalım hata yapsınlar</b>... Okulumuzun değerleri bellidir, farklılık görürsek sakin yaklaşırız. <b>Yanlış yaptın değil, nasıl düzeltirizi önemseriz</b>”oldu. <br />
<br />
Benim için öne çıkan diğer bir nokta ise “<b>Sezin’de kimse yalnız kalmaz</b>” söylemi idi. “Okulda önce kendilerini değerli hissetmeleri ve yalnız kalmamaları için çalıştık, şimdi yetkinliklerini ortaya çıkartmak için çalışacağız” diyerek aslında bir ortaokul velisinin nelerden endişe edebileceğini ve neler bekleyeceğini bildiklerini söylemiş oldu. <br />
<br />
“Niteliğimizi arttırmayı önemsiyoruz. Bu yıl mekan düzenlemelerine ağırlık veriyoruz, <b>fiziksel çevre üzerindeki değişiklikler sayesinde öğretmenlerin hayal güçlerinin, yaratıcılıklarının artacağını ve zihinsel esneklik kazanacaklarını </b>düşünüyoruz. <b>Öğretmen güçlüyse okul güçlüdür.</b>” söylemiyle anlıyorum ki Sezin Koleji için eğitimde kalite öğretmenin kalitesiyle doğru orantılı.<br />
<br />
Okulun akademik çalışmaları ve veli işbirliği üzerine konuşan Akademik Müdür Yardımcısı Pınar Turan Hanım: “<b>Hafta içi 30-40dk; hafta sonu 1.5 saat</b> olacak şekilde ödev planlıyoruz, ödeve müdehale/yardım edilmesini ya da birlikte ödeve oturulmasını istemiyoruz. Dersi derste öğrenmesi gerektiğini bilmesini, çalışma alışkanlığı ve kendi kendine yetme becerisinin gelişmesini istiyoruz. Bunun için de etüd ya da evde özel ders istemiyoruz, biz öğrencimizi yakından takip ediyoruz, o nedenle düşük not aldı çalıştıralım demeyin, bizimle konuşun” diyerek sanıyorum ki tüm velilerin içine su serpti. Ayrıca yine ayakta alkışlanacak diğer bir uyarıyı yaptı: “Lütfen <b>çocuklarımızın ellerine yaprak test vermeyelim, soru çözdürmeyelim</b>” <br />
<br />
Şu saate kadar ayağa kalkıp alkışlamadıysam utandığımdan. Türkiye egitim sisteminde bir veli olarak omuzlarımda nasıl bir yük ve endişe taşıyorsam artık Bahadir Bey ve Pınar Hanım konuşurlarken öyle hafifledim ki kalkıp sarılmam işten bile değildi. <br />
<br />
Bu ruhu uygulamalarda da göreceğimize inanıyor, bekliyor ve bunun için dua ediyorum. <br />
<br />
<br />
<br />
- Posted using BlogPress from my iPhone<br />
<br />
<br />Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-48156129380903405702018-08-10T23:47:00.001+03:002018-08-11T00:02:23.655+03:00Bir okçuluk deneyimiEge okçuluğa başlayalı 4 ay kadar oldu. İlk üç ay haftada bir gün hobi grubuna gittikten sonra Demka’dan antrenörümüz Ayhan Kaya’nın yönlendirmesi ile Ege, klasik yayda haftada 3 gün yarışmacı gruba devam etmeye başladı. <br />
<br />
Arkada oturmuş okçuluk antrenmanı izlediğim 3 ay boyunca “bu neden bir spor ki?” diye düşünmedim değil doğrusu. Bir gün denedim ve okçulugun ne olduğunu anladim. Bir kere bu spor insanın vücudundan son derece haberdar olmasını gerektiriyor. Siz günlük yaşamınızda kürek kemiklerinizin pozisyonuna kafa yorup, nerede nasıl durması gerek diye düşündünüz mü? Ben düşünmedim. Ya da kolunuzun yatayda ve dikeyde bilmem kaç derece açıyla pozisyon alması icin kendinize ayar çektiniz mi? Oku çektiğiniz elinizi çenenizin altından hizalamaniz ama bunu yaparken kafanızı arkaya doğru atmamanız gibi onlarca ayrinti sayabilirim. Tüm bunları yapmak için teknik bilgi yetmiyor. Söyleneni algılamak ve vücuduna onları yaptırabilmek, bunları yaparken de hedefe bakmak gerekiyor. Hedefe bakmak deyince öyle kafayı çevirip bakmaktan bahsetmiyorum. <br />
<br />
Şöyle anlatayım: Hani vesikalık fotoğraf çektirirken kameraya bakacaksınız da fotoğrafçı gelir, kafanızı bir yana, omzunuzu diğer yana çevirir ve sonunda yamuk yumuk bir hal aldırır ya... Antrenör geliyor ve kafanızı hafif yan tutmanızı, tek gözünüzle bakmanızı ama bunu kafanızı çevirmeden burnunuzun oyuğundan yapmanızı istiyor. O sırada göğüs kafesinizi içeri doğru bastıracak, yayı çekerken omzunuzu şu kadardan daha geriye almayacaksınız diyor.<br />
Doğru pozisyonu almam için hocanın anlatması yeterli oldu demek isterdim ama antrenörüm bir heykeltras inceligiyle çalismak zorunda oldugunu çabuk farketti. Tecrübe onemli. Sonunda hedefi tam ortadan vurdum. Ama yandakinin hedefini. Sevgili antrenörüm! Nişan aldığım hedefin, vurduğum hedef olmadığını itiraf ettiğimde cevap olarak; “farkındayım” derken, nasıl güldüğünüzü kaçırdığımı zannetmeyin. :)<br />
<br />
Diyelim ki bu kısmı oturttunuz. Vücudunuzu olmasi gerektiği şekilde tuttunuz, bitmiyor. Saatlerce güneşin altında, ayakta, yüzlerce kez yay çektiğinizi hayal edin bir de. Sinir sahibi olurum ben. Hiçbirsey yapmadan güneşin altında sadece durmak bile bir işkence bence. <br />
<br />
Neyse, keyifli ve anlaşılan o ki ayni zamanda gerekli bir deneyimmiş benim için. Bu deneyimin ardından baştaki düşüncelerimi hatırladıkça, ne büyük cahillik diyorum ve tüm okçulara saygılarımı sunuyorum. <br />
<br />
Not: Buradaki tasvirlerimin antrenörün teknik açıklamalarından ziyade tamamen kişisel tasvirlerim olduğunun altını çizmek isterim.<br />
<br />
- Posted using BlogPress from my iPhoneAylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-81801714876920380172018-06-04T15:34:00.001+03:002018-06-08T04:43:25.608+03:00Ortaokul Seçerken...beklentiler, kriterler, izlenimler<div style="text-align: justify;">
<a href="http://benimegem.blogspot.com.tr/2011/08/ege-icin-anaokulu-arastrmamzn-sonuna.html">Anaokulu seçimi,</a> <a href="http://benimegem.blogspot.com.tr/2013/05/ilkokul-secerken-nelere-dikkat-ettim.html">ilkokul seçimi</a> derken, bir süredir ortaokul seçimi için araştırmalar yapıyorum. Beklentiler kişiden kişiye değiştiği gibi ayni zamanda kademeye göre de değişiyor. Benim orta okuldan beklentim;<br />
<ul>
<li>Akademik başarıyı çocukları yormadan ve baskı altında hissettirmeden yakalaması,</li>
<li>Okul içi, ulusal, uluslararası çeşitli yaşantılar yoluyla çocukların çok yönlü ve aktif olmalarının sağlanması, </li>
<li>Okulun butik olması; çocukların kalabalıkta kaybolmayıp, okulun önemli bir parçası olduğunu hissetmesi,</li>
<li>Okulun kazandığı maddi geliri kapasite arttırmak için değil, kaliteyi çok yönlü arttırmak için kullanması,</li>
<li>Öğretmen eğitimlerine önem vermesi,</li>
<li>Geliştirici, hoşgörülü ve huzurlu bir okul ikliminin olması,</li>
<li>Oturmuş bir sisteminin olması.</li>
</ul>
</div>
<div style="text-align: justify;">
Anadolu yakasında pek çok okul olmasına rağmen benim ilgilendiğim okullar şunlar oldu;</div>
<ul>
<li style="text-align: justify;">Çevre Koleji,</li>
<li style="text-align: justify;">İELEV</li>
<li style="text-align: justify;">Erenköy FMV Işık,</li>
<li style="text-align: justify;">Irmak Koleji,</li>
<li style="text-align: justify;">Marmara Koleji,</li>
<li style="text-align: justify;">Sezin Okulları</li>
</ul>
<div style="text-align: justify;">
Yazımın bundan sonraki kısmında bu okullar hakkındaki izlenimlerimi paylaşacağım;<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b><a href="http://www.cevrekoleji.k12.tr/tr/">ÇEVRE KOLEJİ</a></b><br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgY1urhA8fZ_pn6rTCKXRz77r1rI9wbDXwwuJDt8xa7LaVocSRVrO2Ot0xqZM0NCUNRNe9pny2wWvuAj9NsIgk6oIvnBBN0hC2J6U6Q5YqoTcmMBDj7fFdo-6zEJr2Dt2HRX-734TfOHOLe/s1600/indir.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" data-original-height="225" data-original-width="225" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgY1urhA8fZ_pn6rTCKXRz77r1rI9wbDXwwuJDt8xa7LaVocSRVrO2Ot0xqZM0NCUNRNe9pny2wWvuAj9NsIgk6oIvnBBN0hC2J6U6Q5YqoTcmMBDj7fFdo-6zEJr2Dt2HRX-734TfOHOLe/s200/indir.png" width="200" /></a><br />
İnternet sitesini incelediğimde, okul idaresi ile yaptığım görüşmede ve eğitimciler arasında yaptığım sohbetlerde gördüm ki ön plana çıkan nokta akademik başarı. Okulun sitesinde, liseye öğrenci yerleştirmede %100 başarı ve öğrencilerin köklü liselere yerleştikleri ifade ediliyor. Ayrıca veliler ve eğitimcilerle yaptığım sohbetlerde okulun iyi bir dil eğitimi verdiği yönünde de kanaat ortak. Ancak aldığım bilgiye göre (bunu okuldan da doğrulamak gerekiyor) okulda "övgü ve uyarı belgesi verme" şeklinde bir uygulama olduğu söyleniyor ki bu tip uygulamaların zararlarına burada girmeyeceğim.<br />
<br />
Okul, öğrencinin yoğun tempolu çalışmayı sürdürebilmesini istiyor.Tüm bunlara baktığımda genel resim gösteriyor ki okul akademik alanda adından söz ettirmek isteyen bir okul. Beklentiyi karşılayamayan çocukların ailelerine okul nasıl yaklaşıyor? sorusu da bu okulu düşünenler için mutlaka araştırılması gereken sorulardan.<br />
<br />
Biz temelde beklentilerimiz örtüşmediği için aklımıza takılan konuları ayrıntılı soruşturmaya ihtiyaç duymadık. O nedenle yazıyı okuyanlar sorularına cevap bulmaktan öte, daha çok soru bulmuş olacaklar sanırım.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><a href="http://www.ielev.k12.tr/tr/ortaokul/ielev-ozel-125-yil-ortaokulu-cekmekoy/">İELEV</a> </b></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOw1xbGqOZvVl-DhANA9sURaZozS_yQXHiXq3dOux65n6X0qVmDRj7z4P1qSEQ2yM7ZXkNh7nFoKJy8UCcsqjuHBHlEXgBEH9GBxd70jnZly6oAk4liV0fXix-f-kyEM9W2jza3bxQ4hpd/s1600/logo_facebook.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="750" data-original-width="750" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOw1xbGqOZvVl-DhANA9sURaZozS_yQXHiXq3dOux65n6X0qVmDRj7z4P1qSEQ2yM7ZXkNh7nFoKJy8UCcsqjuHBHlEXgBEH9GBxd70jnZly6oAk4liV0fXix-f-kyEM9W2jza3bxQ4hpd/s200/logo_facebook.jpg" width="200" /></a><br />
<br />
Öncelikle okulun konumu çok merkezi sayılmaz, sakin bir bölgede diyebiliriz. Okulda birinci ağırlıklı dil Almanca. Ege'nin Almanca ağırlıklı eğitime uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusunda endişemizi okul müdürü ile paylaştığımızda aldığımız cevap; Almancası yeterli olmayan öğrenciler için Ağustos ayında yoğun Almanca eğitimi verdikleri, okul açıldığında da hafta sonu ek çalışmalarla çocukları destekledikleri ve bu şekilde bir yılın sonunda çocukların açığı kapatabildiği yönünde oldu. Yoğun Almanca'ya rağmen İngilizce departmanlarının aktifliği; JMUN vb. İngilizce etkinliklere ve organizasyonlara katılıyor olmaları yabancı dil eğitimi açısından altı çizilen bir diğer nokta idi.<br />
<br />
İngilizce departmanında <a href="http://benimegem.blogspot.com.tr/2015/04/classdojo-odulu-kullanp-bagml-m-yapyor.html">Class Dojo</a> uygulaması kullanılıyor. Class Dojo ile ilgili ayrıntılı bir yazı dizisi yazmıştım, burada ayrıntılara girmeden sadece tüm velilerin bu yazı dizisini okuması ve çocuklarını bu tip uygulamalardan koruması gerektiğini söylemekle yetinelim. Dojo ile ilgili endişemi dile getirdiğimde, uygulamanın sadece ders takip içerikli kullanıldığı, davranış değiştirme ya da disiplin/kontrol etme amaçlı kullanılmadığı ifade edildi.<br />
<br />
Müzik derslerinde branşlaşma var fakat müzik dersliklerini gezerken piyano bir veya iki tane görebildim. Açıkçası anlayamadım, gezdiren kişiye sordum ama net bir cevap alamadım: Piyano seçen çocuklar nasıl ders işliyorlar? İELEV'de kalabilseydik sorumun cevabını netleştirmem mümkündü ama gerek kalmadı.<br />
<br />
Okulu gezerken çalışan personelin güler yüzlü olduğu, çalışanlar ve müdür arasında sıcak bir ilişki olduğu görülüyordu ki bunu çok önemsiyorum. Okulda kendimi istendik ve rahat hissettim ki bunu da çok önemsiyorum. Class Dojo ve müzik konusundaki kafa karışıklığım dışında okulla ilgili kesinlikle olumlu bir izlenimim oldu fakat buna rağmen Almanca eğitiminin yoğun olması nedeniyle oğlum istemediği için okulu listemizden eledik.<br />
<br />
Not: Yazının devamında Erenköy Işık, Irmak ve Sezin Okulları olacak. <a href="http://benimegem.blogspot.com/2018/05/marmara-koleji-hakknda-izlenimlerim.html">Marmara Koleji </a>hakkındaki yazıma ise üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz. </div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br />
<b><br /></b></div>
<br />
<br />
<br />
<h2>
</h2>
<br />
<br />Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-750433168268139322018-05-18T23:31:00.001+03:002018-05-26T16:02:44.567+03:00Marmara Eğitim Kurumları Hakkında İzlenimlerim<div style="text-align: justify;">
Okul arayışında olan biri olarak günlerce internet basında zaman harcayıp, facebook, bloglar, nurturia, instagram, eksi sözlüğe varana kadar bulduğu her yorumu okuyor, bulduğu her veliyi dinliyor insan. Direkt etkilenmek degil ama okulları ziyarete gitmeden önce hangi noktalara dikkat edeceğinizi bilmek açısından iyi oluyor veli yorumları.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Edindiğim izlenimleri elbette ki kendi eğitim anlayışım ve dünya görüşüm çerçevesinde değerlendiriyorum. Bu nedenle görüşlerimin öznelliğinin altını çizmek, ne okulu ne de o okulun velilerini bağlamayacağını en baştan ifade etmek istiyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Okulun çevresi:</b> Kolej “Marmara Egitim Köyü” içerisinde bulunuyor. Aynı yerleşkede Maltepe Universitesi, öğrenci ve öğretmenlere tahsis edilmiş evler, bir otel ve kafeler var. Guvenligin yakınında bir otel ve iki kafe bulunuyor. Bu durum beni biraz rahatsız etti açıkcası. Alışılmış bir durum degil. Erken gitmiştik, kafede biraz oturduk. Üniversite kampüsü icinde bir kafede görmeye alışkın olmadığım özellikte bazi insanlar gördüm. Biraz şaşırdım. Öğrenci ya da akademisyen olmadigi açıkça görünen siyah takım elbiseli değişik insanlardı. Kurtlar Vadisi canlanıyorsa gözünüzde doğru yoldayım demektir, kendimi biraz garip hissettim doğrusu. Bana değişik geldiği icin yazmak istedim yoksa okul ile ilgili bir olumsuzluk olarak almadığımı da ifade edeyim, yerleşkeye girerken de okula girerken de güvenlik var. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Not: Egitim köyü çok yeşil ve büyük bir arazi, zamanımız olsaydi gezmek isterdim ama maalesef yoktu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Fiziksel Mekan:</b> Konuyu hemen toparlıyor ve artık okulun içindeki izlenimlerime geciyorum. Okulun girişindeki danışmada kimse yoktu, nereye gideceğimizi mudur odasının iç odası oldugunu tahmin ettiğim odadaki birinden öğrendik. Maalesef egitim devam ettiğinden tüm okulu gezemedik ama okulun giriş katı karanlık ve kasvetliydi. Dışarısı ne kadar günlük güneşlik olsa da içerisi pek iç açıcı değildi. Görüşme yaptığımız idareci odasi mobilyasından tülüne kadar alelade ve özensiz görünüyordu. Yaklaşık 40 bin lira olan bir kurumun daha aydınlık, ferah ve özenli bir fiziksel mekana sahip olmasını bekliyor olduğumu farkettim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Bazı Uygulamalar:</b> 18 yıldır devlet okullarında çalışan bir psikolog olarak değişmesi için savaştığım uygulamaların bu kurumda övünülecek bir şey gibi anlatıldığını duyunca üzüldüm. Bu uygulamalardan biri; okulda “3 D Uygulaması”. Belirlenmiş 3 değer var. (Dürüstlük, d..., d...bu ikisini hatırlayamadım) Bu üç değer kriter alınarak belirli periyotlarda çocuklar arasında seçim yapılıyor ve seçilen çocukların resimleri okula asılıyor. Bunu duyduğum anda beynimde şimşekler çaktı. Yani diğerlerinin dürüstlüğü seçilmeye değer değil mi? Ya da diğerleri yeterince dürüst değil mi? Peki ya seçimlerde adaleti nasıl sağlıyorsunuz? Çocukların dürüstlüklerini objektif olarak nasıl tespit ediyorsunuz? diyecek oldum ama iç sesim “sen velisin ya beğen ya sus” dedi, sustum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Diğer bir uygulama; çoğu okulun malum kitap okuma saatleri oluyor. Bu kurumda serbest okuma saatlerinde hangi kitabın okunacağı sene basında öğretmenler tarafından belirleniyor ve tüm çocuklar ayni kitabı okuyor; yetmezmiş gibi çocuklar sınavlarda bu kitaplardan sorumlu tutuluyor. Az önceki simsek beynimde patlamaya devam ederken üzerine bir de bunu duyduğumda bendeki asfalyalar çoktan atmıştı. Kendi seçmediği kitabı okutup bir de sınavda sormak bir kişide kitap okuma isteği nasıl doğurabilir ki? Olanı da bitirmez mi? Yani bu çok basit bir mantık. Benim çalıştığım okullarda en azından kitabı seçme özgürlüğü çocuğa verilip, sınavlarda da sormuyorlardı. Bu gerçekten bir eğitim kurumundan beklediğim bir yaklaşım değil. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
İyi niyetli bile olsa her uygulamada çocuğun biricikliğine saygı duymak gerek diye düşünüyorum. Gerek bu yaklaşımları, gerekse değerler konusundaki uygulamaları nedeniyle okulu listemden sildim. Ayın öğrencisi, haftanın kitap kurdu vs. çocuklar arasında hiyerarşik düzen yaratan çeşitli uygulamaların değişmesi için psikolog olarak yeterince uğraşıyordum, bir de kendi isteğimle bu anlayışı körükleyen bir okula veli olmak bacağıma sıkmak gibi olacaktı. Zaten yeri de epey bir uzakta olunca, tesekkür ederek oradan ayrıldım. Eminim okulun pek çok artısı vardır ama ben hassas olduğum noktalardan daha en başında vurulunca... bu da benim talihsizliğim oldu sanırım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir sonraki yazım Irmak Okullari, FMV Işık Erenköy Kampüsü ve Sezin Okulları hakkında olacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Okul arayışındaki herkese sabır diliyorum. Bence dernekleşmeliyiz. #okulseçmeçilesibitmez</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-89117060097366998312017-10-11T01:01:00.001+03:002017-10-11T01:24:22.480+03:00"İçimden birşeyler akıp gitti"<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica;">17 yıllık meslek hayatımda yaptığım görüşmeler içerisinde, daha önce yaşamadığım tarzda ve yoğunlukta bir duygu yaşadım. </p>
<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica; min-height: 15px;"><br></p>
<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica;">Tek basına, üzgün şekilde oturan bir çocukla karşılaştım geçen hafta. Yanına gittim. İlk başlarda benimle hiç konuşmadı. Hep yere baktı. Bir derdi olduğu belliydi, söylemek istiyor ama söyleyemiyor gibiydi. Ne de olsa beni hayatında ilk kez görmüştü, bana açılmak onun icin kolay olmasa gerek diye düşündüm. Tek yönlü konuşmalara biraz daha devam ettim. Sonra sonra kafa sallamalar ve kaçamak göz temaslari başladı. Ne zamanki içindeki birşeylere parmak bastim, o zaman dikkatini çektim, gözlerime kaçamak bakmayı bıraktı, kısa bir an sonra ağlamaya başladı. Ağlamasına kendisi de şaşırmış gibiydi. O an, sonradan annesine ifade ettiği gibi "içinden birşeylerin akıp gittiğini" ve kendisini durduramadigini hissettim. Ona sarıldım. </p><p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica;"><br></p><p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica;">Görüşmemizin sonunda, biraz daha rahatlamış gibiydi. Annesine dahi söylemeyip içinde taşıdığı sorunu ile yalnız hissetmiyordu artık. Yaşadığı bu anı sonradan "sanki içimden birşeyler akıp gitti anne" diye tanımlamıştı. Ne ben ne de başkası o duyguyu bu kadar güzel ifade edemezdik. </p>
<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica; min-height: 15px;"><br></p>
<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica;">Çocuklar çok içten. Psikolog olmayı insanlarla yakından çalışma şansım olacagi icin seçmiştim ama geriye donup onca yıla bakınca diyorum ki; iyi ki okullarda Psikolojik Danışman olarak çalışıyorum. Bir çocuğun ruhsal dünyasında fark yaratabilmek dünyanın en tatmin edici duygusu olsa gerek. </p>
<p style="margin: 0px; font-size: 12px; line-height: normal; font-family: Helvetica; min-height: 15px;"><br></p>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-72222959935378978852017-09-16T23:12:00.001+03:002017-11-11T10:34:52.005+03:00Bir Psikolojik Danışman olarak neyi kabul etmiyorum?Bir konuşma yapılmıştı bakanlık yetkilisi tarafından, şimdi de bir yönetmelik çıktı. <br /><br />Yapılan açıklamada ve çıkan yönetmelikte o kadar çok karşı çıkılacak nokta var ki...ben içlerinden en akla uymayanlardan (“akla uymayanlar” ifadesi ile ilgili olarak; yazarın Psikolojik Danışman kimliğinden çıkmama gayreti diyelim)bahsedeceğim. <br /><br />Ben Psikoloji Lisansımın üzerine <br />Eğitimde Psikolojik Hizmetler Yüksek Lisansımı "joker öğretmene" döndürülmek için yapmadım. Yönetmelikte alanımıza temel teşkil eden bölümler tanımlanmamış; yani isteyen gelsin denmiş, kimin hangi bölümü okuyup bitirdiğinin bir önemi yok. Psikolojik Danışman tanımı da yok hatta yönetmelik içinde bizlere “bu elemanlar” şeklinde hitap edilmiş. Böylesi profesyonellikten uzak bir anlayışla yazılmış bir yonetmeligi kabul etmiyorum!<br /><br />Sayın yetkilinin yonetmeligin değiştirilmesine gerekçe olarak yaptığı konuşmada bahsettiği, “okul barış ortamının sağlanması” konusuna gelince: Öğretmen ve idareci arkadaşlarımla olan ilişkimden gayet memnunum. Öğretmenlerle, okul psikolojik danışmanları arkadaştır. Bunun aksi bir algı yaratılmasını kabul etmiyorum! Zaman zaman kurum içinde öğretmenlerle ve idarecilerle çatışıyor olabilirim. Eğer çatışıyorsam bilin ki çocukların haklarını savunmak icin çatışıyorum ama öyle bazılarının mecliste yaptığı gibi kavgalı, küfürlü, seviyesizce değil. Konuşarak, tartışarak. Herşeyin adabı olduğunu bilerek. Eğer diyorsanız ki hak savunuculuğu yapan bir meslek grubunu okulda istemiyoruz, bizlerin yoğrulduğu hamur bu. Gerekiyorsa çatışılır ve çatışmalar çözümlenir, iki fikrin çatışmasından "doğru" doğar. Bizim aramızdaki kişisel bir çatışma değil, mesleği icra etmekten zaman zaman doğan fikir ayrılıklarıdır. "Ne demek diğer branşlar ile PDR arasındaki çatışmayı ortadan kaldırmak falan". Kabul etmiyorum! <br /><br />Şu ana kadar nasılsam, yapılan talihsiz ve bilimsellikten uzak açıklamadan sonra da duruşum değişmeyecektir. Ben bir okul psikolojik danışmanı ve eğitimciyim. Duruşum da mesleğime yakışan şekilde olmaya devam edecektir.<br /><br />Bizim meslek onurumuz vardır sayın yetkili, üstelik de çok önemlidir ve korunmaya değerdir. Sizin de öyle ise yaptığınız bu garip şeyi değiştirin, yoksa mahkeme zoruyla değiştireceksiniz. Bunun icin elimizden geleni yapacağız. <br /><br />Psikolojik Danisman tanımını yönetmenliğe geri koyana kadar, “Psikolojik Danışmanlık ve rehberlik kadrosuna sadece bu ısın eğitimini alanlar” atanır diyene kadar, alanın etik ilkelerine saygılı bir yönetmelik yapana kadar bu is daha bitmedi, bitirmeyiz.<br /><br /><br /><br />- Posted using BlogPress from my iPhone<br /><br />Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-90523634679192297372017-07-12T23:34:00.000+03:002018-06-06T09:46:48.359+03:00Okul öncesinden üniversiteye eğitememe sistemimizin 21. yüzyıl becerileri ile imtihanı<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Eleştirel düşünce → itaat</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Problem çözme → problem çıkarmama</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Yenilikçilik → risk almama </i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>İşbirliği → rekabet</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>İnisiyatif gösterme → pasif olma</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Öz-yönetim → dış motivasyonlu denetim</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Karşılıklı iletişim →tek taraflı dinleme/me(!)</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><i>Yaratıcılık → yerine ezber</i></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal; min-height: 13.8px;">
<div style="text-align: justify;">
<i><span style="font-size: 12pt;"></span><br /></i></div>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;">Şimdi kaldığımız yerden devam edelim: Ziraat mühendisliğine, biyolojiye, işletmeciliğe, otobüs şoförlüğüne, aşçılığa, gemi kaptanlığına vs... formasyon verelim derse sokalım; eğitim yönetimi, planlaması, sosyoloji, felsefe okuyanlara kurs açalım rehberlik ve danışmanlık servislerine psikolojik danışman olarak oturtalım, sınıf öğretmenliği mezunlarına kurs verelim özel eğitim öğretmeni yapalım; kimse aldığı eğitimin gerektirdiği uzmanlık alanında çalışmıyor artık galiba. Öyle bir gayretimiz yok bakanlık olarak. </span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;">Derdim eğitimde alan dısı branşlarda çalışan bireyler değil; içlerinde canla başla uğraşan, çalışmalarını, profesyonel gelişimlerine gösterdikleri özeni takdir ettiğim pek çok arkadaşım var. Benim derdim sistemle. Karar vericiler, lisans eğitimi sonrası yüksek lisans ve/veya hizmet içi eğitimler, sertifika programları ile kişilerin kendi alanlarında profesyonelleşmesini sağlayacak tedbirler almak yerine yukarıda saydığım uygulamalarla sistemi zayıflatıyorlar. Bir de derdim, bunun kariyer gelişimi yaşam boyudur diyerek rasyonellestirilmesiyle.</span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;"><br /></span></div>
</div>
<div style="font-family: Helvetica; font-size: 12px; line-height: normal;">
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: 12pt;">Evet kariyer gelişimi yaşam boyudur, o zaman MEB bunun gereklerinin de tam ve eksiksiz karşılanmasıni istemelidir. Haklar ve sorumluluklar iliskisi bir nevi. Kariyer gelişimi birşey; bireylerin </span><span style="font-size: 16px;">sistematik egitimden geçmeyip, </span><span style="font-size: 12pt;">formasyon eğitimi ve/veya kurslarla sınıfa sokulması ve 21.yuzyil becerileri geliştirmelerinin beklenmesi baska birşey. </span></div>
</div>
Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-60283971785704242142017-04-26T21:25:00.001+03:002017-04-26T23:47:25.727+03:00Çocuklarınız icin ayağa kalkma zamanı. Su anda neden size ihtiyaçları var?Aslinda bu yazıda çocukları olan olmayan tüm okurlarıma sesleniyorum. <br />
<br />
Çocuklarımızın sizin sesinizi duyurmanıza ihtiyacı var. <br />
<br />
Okul Psikolojik Danışmanları; Psikolojik Danismanlik ve Rehberlik Derneği, akademisyenler ve egitim sendikaları ile birlikte bugünlerde topyekun bir savaş veriyor. Bu savaş çocuklarımızı son derece yakından ilgilendiriyor. <br />
<br />
<b>Peki hangi konuda?</b><br />
<br />
Okul Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Uzmanlarının (Rehber Ogretmen) çalışma şeklini belirleyen bir yönetmelik var. Tam şu sıralarda bu yönetmelik köklü bir değişikliğe uğruyor. Taslak hazır ve imzaya gitti. İmzadan çıkarsa yapacak hiçbirşey kalmıyor. <br />
<br />
<b>Peki bu değişiklik sizi neden ilgilendiriyor?</b><br />
<br />
Psikolojik Danışmanlar çocuklara hicbir koşul koymadan, onlarla güvene ve anlayışa dayalı bir iliski kurarlar. Çocuklar ne hata yapmış olursa olsun, onları koşulsuz kabul eder, dinler, anlar ve onlarin yanında olurlar. Daha sonra ogretmenlerle, okul idaresiyle ve aileleri ile görüşürler ve çocuğun doğru anlaşılmasına aracılık ederler. Yaşadıkları problemleri çözmelerinde onlara yardımcı olurlar. Kısaca en zor anlarında çocukların yanlarındadırlar. Koşulsuz kabul ve karsilikli güvene dayalı bir iliski kurdukları icin cocuklar bazen anne-babasına ya da öğretmenlerine söyleyemedikleri olayları PDR Uzmanına anlatma cesareti gösterirler. Medyaya da yansıyan haberlerden de bilirsiniz ki birçok taciz olayını bazen kurdukları bu iliskiler sayesinde öğrenir bazen ogretmenin farkedemedigi ipuçlarını farkederek olayı açığa çıkarırlar. <br />
<br />
Ama yeni yönetmelik bu haliyle imzadan geçerse, Psikolojik Danışmanların çocuklarla guvene ve koşulsuz kabule dayalı bir iliski kurması mumkun olmayacak. Uzun lafın kısası bu yönetmelik çıkarsa okul danismanlari artık Psikolojik Danismanlik hizmeti veremeyecekler. <br />
<br />
<b>Ne yapabilirsiniz?</b><br />
<br />
Çocukların kaliteli danismanlik hizmeti alma hakkını korumak adına Bimer'e başvurarak endişelerinizi anlatabilir ve yönetmeliğin imzalanmadan önce kamu ile paylaşılmasını talep edebilirsiniz. <br />
<br />
İş işten geçmeden lütfen aşağıdaki linke başvurunuzu yapın, bilgi edinme hakkınızı kullanın.<br />
<br />
Örnek dilekçe üzerinde bazi değişiklikler yaparak aşağıdaki yazıyı kullanabilirsiniz. <br />
<br />
https://www.bimer.gov.tr/ <br />
<br />
Örnek Başvuru:<br />
<br />
<i>Sayın MEB yetkilileri;<br /><br />Psikolojik Danismanlik ve Rehberlik Yönetmeliginin değişmek üzere oldugu söyleniyor. Sosyal medyadan yapılan paylaşımlardan gördüğümüz kadarıyla rehber ogretmenler yeni yönetmelik konusunda oldukça endişeli. Bu durum beni de bir veli olarak düşündürüyor. Siz yetkililerden istegim yeni yonetmeligin imzadan geçmeden önce kamu ile paylaşılması ve yönetmelik üzerinde rehber ogretmenlerle bir uzlaşı sağlanmasıdır. Ayrica bizlere bu yonetmeligin çocuklarımızın kaliteli danismanlik hizmeti alma hakkını nasıl koruyacağını açıklayan bir bilgilendirme yapılmasıdır.<br /><br />Saygilarimla</i><br />
<br />
- Posted using BlogPress from my iPhoneAylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-64167508680057317292016-12-07T22:56:00.001+03:002021-02-03T20:06:06.444+03:00Sistematik eğitimin olumsuz etkilerinden korumak için çocuklarımızı destekleyebiliriz<div>Çocuklarımızı ödül ve cezadan, sınavların yıkıcı etkisinden, sistemin itaatkar çocuk talebinden, sonuç odaklı insan yetiştirmek gayretinden, başkalarıyla yarışmasına neden olan okul/eğitim sisteminin rekabete dayalı ikliminden koruyabilmek biz velilerin üzerinde durması gerektiğine inandığım en önemli noktalar.</div><br />Gerek Ege ile konuşmalarımızdan gerek onun okulda yaşadıklarından birkaç örnek ile düşüncelerimi somutlaştırmaya gayret edeyim:<div><br /><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div style="text-align: left;">"Testte aldığım puanı önemsemiyorum anne ama iyi alınca çabamın karşılığını almak güzel oluyor" (Bunu 3. Sınıfta söylüyordu ama geldiğimiz noktada, 7. Sınıfta LGS, onun için son derece önemli ve bunu değiştirmek için bir ailenin gücünün yetmediğini yaşayarak görüyoruz maalesef.)</div></blockquote><div><br /></div></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div><div style="text-align: left;">"Kitap okuduğumu ispat etmek zorunda değilim, istediğimde okuyorum zaten, yağmur damlası almasam da olur anne" diyerek tabloda hanesi boş kalsa da bunu önemsemiyor. Her akşam kitap okuyor ama tablosuna kac sayfa okuduğunu yazıp, bana imzalatmıyor ve okula götürmüyordu. (3. Sınıf)</div></div></blockquote><div><div><br /></div></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div><div style="text-align: left;">"Teneffüse çok az çıkıyoruz, oynayamıyoruz, gidip müdürle konuşalım diye önce arkadaşlarıyla konuşup sonra kimse gelmese bile müdüre giderek neden az çıktıklarını sorup, ne istediğini ifade etmişti. (2.sınıf)</div></div></blockquote><div><div><br /></div></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div><div style="text-align: left;">Resim yarışmasına sokulan resmi ödül almayınca "anne ben de resmimi yapmak için çok uğraşmıştım, hani çabalamak önemliydi, benimkinin bir önemi yok mu? Neden tek o ödül aldı, bu haksızlık" demişti.</div></div></blockquote><div><div><br /></div></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div><div style="text-align: left;">4. sınıftayken kızlar ve erkekler arasında ayrımcılık yaptığını düşündüğü bir branş öğretmeninin, konuştuğu gerekçesiyle kendisini uyarması üzerine öğretmenler odasına giderek konuyu gündeme getirip "haksız şekilde uyarı yapıldığını" söylemişti.</div></div></blockquote><div><div><div><br /></div></div></div><blockquote style="border: none; margin: 0 0 0 40px; padding: 0px;"><div><div><div style="text-align: left;">5. Sınıfta yasak olmasına rağmen okula küpeyle gidiyordu. Müdür yardımcısı Ege ile konuşmuş ancak Ege, "kızlar okula küpe ile geliyor, onlara izin veriliyor. Bu toplumsal cinsiyet ayrımcılığı değil mi?" diyerek kendini savununca, müdür yardımcısı pası bize atmıştı. Okulda bir karar alınıp tüm öğrenciler için küpe takmama kuralı uygulanıncaya kadar takmaya devam edeceğini, herkes için aynı kurallar uygulandığında kendisinin de çıkaracağını söyleyerek yine okula küpeyle gitmeye devam etmişti.</div></div></div></blockquote><div><div><div><br />Tüm bu durumlarda fikirlerine ve yaptıklarına bakarak onun doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Sorgulayan, doğru olduğuna inandığı şeyleri yapan, haksızlığa uğradığını fark eden ve dile getiren, istekleri için çözüm arayan ve harekete geçen bir insan yetiştirmek isteyen her ebeveynin de yapabileceği şey; sistemle akmak ama yeri geldiğinde ona karşı durması için çocuğunun arkasında olmaktır.</div><div><br /></div><div>Not: Bu yazı 2016 tarihinde yazılmış olup, revize edilmiş haliyle 03.02.2021 de tekrar yayınlanmıştır.</div><div><br /><div><br />- Posted using BlogPress from my iPhone<br /><br /></div></div></div></div>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-11466317893692977962016-11-22T22:12:00.000+03:002016-11-22T22:12:13.821+03:00Çocuğunuzun öğretmeninde aradığınız en temel özellik nedir?<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;">Bir sınıfa girdiğinizde gördükleriniz, o sınıfın yönetim şekli ve sınıfın iklimi hakkında size bir fikir verir. Öğrenciler sessizce oturuyor, söz almıyor, soru sormuyor sadece dinliyorsa orada özgür hissetmediklerini ve sınıfta <b>baskıya (korkuya) dayalı otorite</b> kullanıldığını düşünürüm. Öğrenciler akıllarına gelen soruları anında soracak kadar özgür hissediyor, sorulara cevap veriyor, yüzleri gülüyorsa, orada <b>sevgi ve saygıya dayalı bir otorite</b> görürüm. </span><span style="font-size: large;">"Sevginin olmadığı sadece saygının olduğu sınıflar soğuk yerlerdir" diyor Doğan Cüceloğlu. Böyle sınıflarda herkes rolünü ve sınırlarını iyi bilir ve ona göre davranır. Öğretmen dersini anlatır, derslerini sorunsuz işler, gerisi ile pek fazla ilgilenmek istemez.<br /><span style="font-size: large;"><br /></span></span></div>
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTHj4zLxg-6EsSFYifCFe5FiAJB4vGDdO80-RMMskiYOcpWkghDU_uZ5t008Ew60Qj_MRkKck6CkYJN71wyzbgyLmTVlOeWXmXPEFzymduMISPGfSVFYSaOknTXQhMrC6pDvZKJxJ4JpOx/s1600/A1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="161" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTHj4zLxg-6EsSFYifCFe5FiAJB4vGDdO80-RMMskiYOcpWkghDU_uZ5t008Ew60Qj_MRkKck6CkYJN71wyzbgyLmTVlOeWXmXPEFzymduMISPGfSVFYSaOknTXQhMrC6pDvZKJxJ4JpOx/s200/A1.jpg" width="200" /></a><span style="font-size: large;"></span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;">Bir öğretmende aradığınız en temel özellik nedir? sorusuna Doğan Cüceloğlu'nun verdiği cevap; ne öğretmenin alan bilgisi, ne konu anlatımındaki becerisi ne de öğrencilerinin sınavlardaki başarısı oluyor. En önemli özellik, öğrenci ile "empati yapabilmesi, onu öğrenci olarak değil önce insan olarak görüp saygı duyması ve içten yaklaşımı". Bu durumu Özgür Bolat öğretmenin öğrencisini "mesleki" olarak değil, "kişisel olarak sevebilme yetisi" şeklinde açıklıyor; belki siz de bir veli olarak "öğretmenin duyduğu şefkat ve çocuk sevgisi" dersiniz. Nasıl tanımlarsak tanımlayalım şahsi kanaatim; sevginin olmadığı yerlerde çocukla gerçek bir ilişki kurulamayacağı yönünde. Gerçek bir ilişki olmayan yerde ise ne çocuğun kişisel gelişiminden bahsetmek mümkün ne de kaliteli bir öğrenme ortamından. </span></div>
<span style="font-size: large;"><br /><div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;">Bu vesile ile veliler için önerim:</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-size: large;"><br /></span>
<span style="font-size: large;"><span style="font-size: large;"><i>Öğretmenlerinizin nasıl eğitim verdikleri, kaç net çıkarttırdıkları, nasıl ders işlediklerinden önce, çocuklarınızla saygı ve sevgi dolu bir ilişkileri olup olmadığını sorgulayın</i>. </span><span style="font-size: large;">Zaten sevgi bağı kurulduysa ve öğretmen çocuklara saygı duyuyorsa çocuğun öğrenmesinde ortaya çıkabilecek her türlü sorun karşılıklı işbirliği içerisinde çözüme ulaştırılır.<br /></span></span></div>
</div>
</span>Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-9088452722499929600.post-84676213710860193772016-11-19T09:17:00.001+03:002016-11-19T09:31:30.055+03:00Malum Önerge İnsan bu memlekette bırak mutlu olmayı, akıl sağlığını koruyamaz, sağlıklı düşünemez, hissedemez, çalışamaz oluyor. Bir gün ilkel yaşam formlarından biri otobüste giyimi nedeniyle kadını tekmeliyor, toplumsal bilincin nereye gittiğinden endişe edip, güvende hissetmiyorsun; baska bir gün bir önerge veriliyor, yine endişelenip, bir de üstüne utanç duyuyorsun... hem de kendi yapmadığın seyler için. <br /><br />En kötüsü de böyle hissettiğini söylediğinde samimiyetin sorgulanıp, infaz ediliyor. Zira karşı tarafın hata yapma ihtimali olmadığı için; eğer sen böyle hissediyorsan MHP ve CHP'nin çarpıtmalarıyla delüzyonel bir bozukluk yaşıyor olmalısın. <br /><br />Halbuki hesaba katılamayan baska şeyler var. Okuyabiliyorum, algılayabiliyorum, demek ki herseye rağmen hala sağlıklı düşünebiliyorum ve kanım donuyor, hepsi bu. Yoksa MHP önergeye karşı duyuru yayınlamış, CHP karşı gelmiş, önergeyi AKP vermiş...umrumda degil. <br /><br />Ben işim nedeniyle cinsel istismar mağduru çocuklarla konuşuyorum, ailelerini dinliyorum ve uzun süreler kendime gelemiyorum. Sonra önemli birileri çıkıyor "Yaş sınırı nedeniyle evlenmiş ama nikah yapmamış" diyerek hukuksal açıdan var olmayan, vicdani açıdan da var olmaması gereken bir kategori ortaya atıyor. Devletin böyle garip bir tanımlama ile normalleştirdigi şey çocuk istismarı oluyor. <br /><br />Aklıyla, kalbiyle, hukuk diliyle bakan herkes görüyor ki çocuk evliliği diye birşey yoktur. Bu düpedüz çocukların istismarıdır. İster iki çocuğu birbiriyle cinsel iliskiye sokun (evlendirme degil bu!); ister bir çocuğu bir yetişkinle cinsel ilişkiye sokun; ister herkes buna gönüllü olmus olsun yapılan herhalükarda cinsel istismardır. Birinde aileler çocukları (evlendirerek!) istismar ederken; diğerinde çocukla birlikte olan yetişkin istismar ediyor. <br /><br />Cinsel istismar diyorsak zaten ortada bir güç dengesizliği vardır ve ne şekilde olmus olursa olsun suçtur. Bu nedenle "Cebir, tehdit, hile ve iradeyi sakatlayan başka bir nedenle cinsel istismar suçunu işleyenler..." demenin mantığı yoktur. Anlamsız ve geçersiz bir cümledir. <br /><br />Bu önergenin ilk cümlesindeki cinsel istismar belli koşullar altında olursa suç; olmazsa değil şeklindeki kabullenmesi midemi bulandırıyor.<br /><br />Acilen bu ne dediği belli olmayan önergenin değiştirilmesi, düzenlenmesi; devletin de toplumdaki yanlış gelenekleri korumayı bırakması gerekiyor!<br /><br /><br /><br />- Posted using BlogPress from my iPhone<br /><br />Aylin Siliğhttp://www.blogger.com/profile/05993485408581862260noreply@blogger.com0