6 Ağustos 2019 Salı

Tübitak Ulusal Uzay Gözlem Şenliği'ne başvurmadan önce bilmeniz gereken noktalar nelerdir?

11 yaşındaki oğlumla birlikte 1-4 Ağustos tarihlerinde Tübitak'ın düzenlediği Uzay Gözlem Şenliği'ne katıldık.

En baştan başlarsam, 6000 civarı başvuru içinden 1000 kişi kura ile belirlendi. Bu yıla kadar 350-400 kisiye açılan senlik, bu yıl halk, davetliler, protokol ve protokolün yanındaki (söylendigine gore 400 civarinda kişi) ile birlikte ortalama 2000 kişiye ev sahipligi yapmış oldu. Antalya Saklıkent' te yaklaşık 2000 metre yükseklikte 3 gece süren şenlikle ilgili anlatılacak pek çok ayrıntı var ama son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Seneye bir daha çıksa bir daha giderim. Bu şenlik hem yetişkinlere hem de çocuklu ailelere açık bir etkinlik. İçerigin ayrintilarini farklı bir yazıda paylaşacağım. Ama özetle gündüz eğitimler, atölyeler; gece uzay gozlemleri yapildigini soylemekle yetineyim.

Ulaşımla ilgili bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Antalya merkezden Saklikent'e giden yol çok virajlı. Araba tutmasından muzdarip olanlar varsa hazırlıklı çıksınlar yola. Yoksa benim yaşadıklarımı yaşamanız işten bile değil. 

Yerleşke ile ilgili olarak;
Ana girişte valizler polis köpekleri tarafından arandı. Daha sonra sarı t-şörtlu uzman arkadaşlar (astronomlar ve astronomi ogrencileri) çadır alanına kadar bizlere eşlik etti. Herkes çok güleryüzlü ve her konuda yardımcıydı. Çadırlar çok dip dibe kuruldu. Bunun sebebi protokol ekibinin alana yayılan buyuk çadırlarıydı. Biz geldiğimizde onların çadırları çoktan
kurulmuştu. Kurulumun bu kadar dip dibe olması ilk başta biraz tedirgin ediciydi ama çadır komşularımızla iyi anlaştığımızdan, sonrasinda düşündüğümüz gibi rahatsız olmadık. Yine de ben istemiyorum derseniz eminim daha az kalabalık bir yere de çadır kurabilirsiniz. Tek sorun kafe, tuvalet, etkinlik ve toplantı alanına daha uzak kalabilirsiniz. Bu alanlardan uzaklaştıkça dağın eteklerine doğru, eğimin arttığıni da göz önune almak gerektigini de belirtmiş olayım.

Çadır komşularımız, iki eksikle :)
Çadır komşularımız, 2 eksikle :)
Çadırların kuruldugu alanda tek bir ağaç olmaması nedeniyle çadırların içi sabah saat 7.30'dan itibaren ısınıyor. Çadırda zaman geçirmek zorlaştığında fazla seçenek yok; sadece kafe ve bir tente altına koyulmuş banklardan oluşan bir alan golge. Tenteli alan aynı zamanda bir bolumunde atölyelerin de yapıldığı, sigara içmenin serbest olduğu bir yer. Çadırların olduğu bölgede ibadethane için de ayrılmış yerler var. Resimde arka planda görülen büyük beyaz çadırlar mescitler, aynı zamanda yağış nedeniyle çadırları su alan kişilere geçici bir süre ev sahipligi de yaptılar.

Kıyafet, gün içerisinde şort, tişört; akşama doğru hırka, yağmurluk; gece boyunca da kar kıyafetleri, kışlık mont veya bildiginiz en kalın neyiniz varsa getirin yanınızda. Bez spor ayakkabıyla gitmeyin, gece soğuğunda gözlem yaparken donarsınız. Gözlemler sabah 4'e kadar sürüyor. 7.30 gibi de en geç kaldığınızı düşünürseniz az uyku ile idare ediyorsunuz. Ama insan 3-4 saat bile uyusa İstanbuldakinden dinç kalkıyor. Bu deneyimde ne çadırda kalmak, ne gök gürültülü sağanak yağis. Beni en çok zorlayan soğuk hava oldu. Bayağa tat kaçırıyor doğrusu. Yagmur deyince belirteyim, cadiri su alanlar cok zorlandi. Yazlik cadirla oraya gitmek büyük risk. 22 yılda bu ikinci yağmurlu şenlIkmis bu arada ama tutturursaniz tutturuyorsunuz işte :)

Taşınabilir musluklar. 
Tuvaletlere gelince, sayıca yeterli, temizlik olarak ise 2000'e yakın kişinin kullandığını düşündüğünüzde ne hayal ediyorsanız öyleydi. Kaldığımız 3 gece 4 gün içinde benim fark ettiğin en az iki kere temizlendiler. Ancak şaşırtıcı olan hiç kuyruk olmaması. Yanı yemek kuyruğu, çay kuyruğu, teleskop kuyruğu var ama ne hikmetse tuvalet kuyruğuna hiç denk gelmedim. Duş icin ayrılmış farklı bir alan vardı ama gidip içlerini görmedim. Sadece sayısı çok yetersizdi diyebilirim.

Yemekler çok lezzetliydi. Kahvaltılar peynir, zeytin, kutu bal, tereyag, vişne reçeli, yumurta, domates, salatalik ve ekmekten olusurken; diğer öğünlerde ortak olan şey, ana ögun yanında mutlaka makarna veya pilav olmasiydi. Yemekler lezizdi leziz olmasına ama onlara ulaşmak pek o kadar kolay değildi. Resimde yemek kuyruğunun benden önceki kısmını görüyorsunuz.
Bu kadar kalabalık olunca masalar da çok temiz olmuyordu haliyle ama masa sayısı çoktu, o nedenle yemegi aldiginizda mutlaka yer buluyordunuz. Ayrica o kuyruklarda beklerken farklı insanlarla tanışma ve sohbet etme imkanı buluyorsunuz. Biz kuyruk beklerken sıkılmadık, hatta yeni insanlarla tanisip sohbet etmekten keyif de aliyorduk. Örneğin Tubitak Baskani Prof. Hasan MANDAL ve Gözlemevi Müdürü Prof. Sacit ÖZDEMIR ve NASA'da çalışan astrofizikçi Umut YILDIZ bu kuyruklarda tanışıp sohbet ettigimiz kişilerden bazılarıydı.

Tubitak Başkanı
Prof. Hasan MANDAL
Yazmakla yazmamak arasında kaldığım bir noktayı da yazayım hadi. Iki başkan da yakan güneşin altında yüzlerce kişilik kuyruğa girmiş, yemek sırasında bekliyorlardı. Burası Turkiye olunca insan protokole ayrılmış ve kendilerine servis yapılan bir yerde olacaklarını düşünüyor. Haliyle de  olması gerekeni gördüğünde bile mutlu oluyor. Bu gözlemimi kendileriyle de paylaştığımda alçak gönüllü bir tebessümle karşılık verdiler.

Buraya kadar ulaşımdan, yerleşimden, tuvalet ve yemek alanları olmak uzere temel ihtiyaclardan bahsetmeye çalıştım. Daha fazla uzatmamak adına burada kesiyorum. Bir sonraki yazımda da içerikten bahsettim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder