3 Şubat 2016 Çarşamba

Milli Eğitim Bakanlığı'nın tehlikeye attığı çocuklarınızın ruh sağlığını korumak için veliler olarak ne yapabilirsiniz?

Milli Eğitim Bakanlığı çocuklarımızın ruh sağlığı ile yakından ilgili bir yazı yayınladı. Mesleki ve vicdani bir sorumluluk ile velilerin ve öğretmenlerin bu konuda bilgilendirilmesi gerektiğine inanıyorum. 

Yazı, farklı branşlardan mezun olan öğretmenlerin 39 günlük kursa tabi tutulduktan sonra çeşitli kurumlarda "Psikolojik Danışman/Rehber Öğretmen" olarak çalışabileceğini ifade ediyor. Aşağıda hangi bölüm mezunlarının Psikolojik Danışman olarak çalışabileceğini sıraladım.
  • Felsefe, 
  • Egitim Yoneticiliği ve Denetçiliği,  
  • Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, 
  • Eğitim yönetimi Teftisi ve Planlaması, 
  • Halk Eğitimi 
  • Sosyoloji 
MEB daha önce de farklı branştan öğretmenleri Rehber Öğretmen olarak atadı, yapılan tüm itirazlara rağmen aynı uygulamanın tekrar edilmesi uzmanları endişelendirmeye devam ediyor. Bir eğitimci ve Psikolojik Danışman olarak çocukların, kaliteli hizmet alması ve fırsatlardan eşit derecede faydalanması gerektiğine inanıyorum. 

Halihazırdaki durumu özetlemek gerekirse; bir okulda, kurumda işin eğitimini almış, uzmanlığı Psikolojik Danışmanlık yapmak olan bir Psikolojik Danışman hizmet verirken; diğer bir okulda çocuğunuzun ruh sağlığı ile Psikolojik Danışmanlık üzerine hiçbir eğitimi olmayan, farklı branştan bir öğretmen ilgileniyor. Elbetteki durum beraberinde bazı riskleri de getiriyor. Siz göğsünde ağrı olduğu için cildiyeciye giden hasta gördünüz mü? ya da asıl branşı deri hastalıkları olan bir doktor 39 günlük bir kursla kardiyolog yapılsa, o doktorun yapacağı yönlendirmelere ne kadar güvenebilirsiniz? Profesyonellik güvenin temelidir. Güven sorununun yanında ayrıca çocuklarımızın ruh sağlığı alanında aldığı hizmet bilimsellikten uzaklaşıyor, kalitesi düşüyor.


Sizler veli olarak ne yapabilirsiniz?

Yazıyı bu noktaya kadar okuduysanız çocuğunuzun eğitimi ve sağlığını önemsiyorsunuz demektir. Sizlerin bu tutumu biz Psikolojik Danışmanlar için çok önemli. Bu yazıyı okurken bilmelisiniz ki sizler veli olarak önemli bir güce sahipsiniz. 
  • Çocuğunuzun eğitimi için özel bir okul tercih ediyorsanız görüşmenizde okul Psikolojik Danışmanı'nın hangi alandan mezun olduğunu mutlaka sorgulayın. 
  • Farklı alandan Rehber Öğretmen olarak atanan kişilerden ne devlet okulunda ne de özel okulda Psikolojik Danışmanlık hizmeti almayın. 
  • Bu konudaki duyarlılığınızı, endişenizi Bakanlığa mutlaka iletin.  

Ücretsiz olarak Psikolojik Danışma hizmeti alabileceğiniz yerler 

Çocuğunuzun gittiği okulun rehberlik servisinden Psikolojik Danışmanlık hizmeti alamıyorsanız başka seçeneklerinizin de olduğunu bilmek işinize yarayabilir:
Bu yazıyı kaleme almamdaki amacı Mustafa Yavuz Hoca’mızın bir tweetinden yola çıkarak anlatmak istiyorum: "Sistematik bir eğitimle genel beceriler edinilmeden, sadece sertifikaya dayalı bir eğitimle meslek edinilemez."

Sistematik bir Psikolojik Danışmanlık eğitimi alınarak genel beceriler edinilmeden, sadece 39 günlük hizmet içi eğitime dayanarak Psikolojik Danışmanlık becerisi edinilemez. Psikolojik Danışmanlık becerileri gelişmemiş bir kişi rehberlik servisine konularak Danışmanlık hizmeti verdirilemez!

Not: Bu yazıyı kaleme almamdaki amaç alan dışı atamalar uygulamasının getireceği sonuçlar hakkında toplumun bilgilendirilmesidir. Yazımın rehberlik servislerinde hizmet veren alan dışı öğretmenlerin iyi niyetleri, gayretleri ve çalışma azimleri ile herhangi bir ilgisi yoktur.

Çocuklarınızın kaliteli ve eşit şartlarda eğitim alma hakkını savunmak için MEB Müsteşarı @Yusuf_Tekin adresine bilimsellik ile hiç bağdaşmayan bu alan dışı atamaların durdurulması yönündeki talebinizi tweet atarak iletebilirsiniz.


2 Şubat 2016 Salı

Hastane personeline rağmen çocuğunuzun ameliyat öncesi sakinleştirilmesini nasıl sağlarsınız?

Oğlum Acıbadem Atakent hastanesinde bademcik ve geniz eti ameliyatı oldu. Ameliyatta ve sonrasında hiçbir sorun yaşamadık. Bu anlamda doktorumuz Prof. Dr. Melih Güven Güvenç'e ve Anestezi şefi Prof. Dr. Tayfun Güler'e çok teşekkür ediyorum. 

Ameliyat  öncesi ise oldukça sıkıntılı bir süreç yaşadık. Küçük çocukların ameliyathaneye gitmesi sırasında yaşadıkları korkuyu ortadan kaldırmak için onları sakinleştiren hatta sersemleten bir şurup içirilir. Bizde de böyle oldu. Buraya kadar sorun yok ama henüz şurup etkisini göstermemişti ki hemşire ameliyathaneye gitmemiz gerektiğini söyledi. Haliyle itiraz ettim ama ameliyathanenin programının sarkmaması gerekiyordu, hem zaten biz de ameliyathanenin kapısına kadar inebilecektik. Bu sırada 8 yaşındaki oğlum herşeyin bilincinde olduğundan korkmaya ve ağlamaya başlamıştı. Yolda ilaç etkisini gösterecektir umuduyla oğlumun korku içinde odadan çıkarılmasına razı geldim. Yol boyu elinden tutarak ameliyathaneye kadar indik tabi siz hayal edin nasıl bir duygu içinde olduğunu. "Anne gitmek istemiyorum, anne korkuyorum, anne sen yanımda olmayacaksın...ağlamalar, yalvarmalar...."

Ameliyathane kapısına geldiğimizde oğlumun korku ve paniği daha da artmıştı ve sürekli ağlıyordu. Ameliyathaneden birkaç kişi geldi ve onu, o haline rağmen ameliyathanenin kapısından sokmak istediler. Çocuk daha kendinde, korkuyor, bu şekilde nasıl sokarsınız diyerek karşı çıktım. İlacın etkisini göstermesini sağlamalarını, beklenmesi gerekiyorsa beklemelerini istedim. Yine ameliyathanenin saatlerinin aksayacağını, o nedenle bekleyemeyeceklerini söylediler. Duyduklarıma inanamıyordum. Resmen bağırta bağırta çocuğu yanımdan alacaklarını söylüyorlardı. Yaşadığım öfkeyi size anlatamam. Tabi ki yine itiraz ettim. Neymiş efendim "aslında ilaç etkisini göstermiş ama çocuk bilinçaltı olarak bağırıp, ağlıyormuş"... dalga geçer gibi saçma sapan birşeyle karşıma çıktılar. Aptal yerine konduğumda ne kadar sakin kalabildim bilemiyorum (yanımdakilere sormak lazım) ama gerekiyorsa damar yolunun orada açılmasını, sersemlemeden ameliyathaneye göndermeyeceğimi söyledim.

Çocuğun yatağının bir yanında ben diğer yanında 3 yeşil gömlekli görevli ortamızda çocuk ameliyathanenin kapısında tartışıyorduk. Haliyle Ege panik oldu, korkusu iyice arttı, bunun farkındaydım ama elimden daha iyisi gelmiyordu. En son  anestezi bölümünden bir asistanın bana yaptığı "bu kadın da nereden çıktı şimdi diyen" suratı gördüğümde oracıkta üzerine atlamamayı nasıl başardım bilemiyorum. Nasıl baktıysam artık o surat yapan doktor "ben bölüm şefimizi çağırayım" diyerek gitti. Kısa süre sonra anestezi şefi de ameliyathanenin kapısında oluşan küçük gruba katılmıştı. Çok geçmeden onu da durum hakkında bilgilendirdikten sonra şurubun etkisini beklemeyeceklerse damar yolunu burada açmalarını ve çocuğun bilincinin bulanıklaşmasından sonra alınmasını istediğimi söyledim. Zavallım o hala elime sıkı sıkı yapışmış ağlıyor ve yalvarıyordu. Allah'a şükür ki karşısındakinin bir çocuk olduğunu idrak edebilen bir doktor sonunda karşıma gelmişti. Kendisi damar yolunu açtırdı ve ilacı orada vererek oğlumun yanımda uyumasını sağladı. Nasıl bir stres yaşattılarsa artık o uyuyunca benim dizlerimin bağı çözüldü. Çocuğu ameliyathaneye narkozlu bir şekilde giderken bir annenin endişelenmesi beklenir değil mi? Hiç öyle olmadı. Onu bayılttırabildiğim için rahatlamıştım. Sonunda. 

1 saatin sonunda bitmesi beklenen ameliyat 1.5 saate çıkınca işte o zaman rahatlama yerini endişeye bırakmıştı. Neyse, çıkıyor haberi geldi ve biz yine ameliyathanenin kapısının önüne (o kabus gibi tartışmaların yaşandığı yere) gittik. Tam o sırada yeni bir çocuk (Ege'den küçük, 5-6 yaşlarında gibi) yatağında oturmuş, kollarını annesine uzatmış korkuyorum diye çığlık atarken ve ağlarken, kimsenin çocuğun bu haliyle ilgilendiği yoktu, hızlı hızlı ameliyathaneye doğru götürülüyordu. Anne öylece bakakalmıştı arkasından. Gidip o çocuğa bunu yaşatmalarını engellemek istedim ama Ege uyanıktı ve onunla ilgilenmem gerekiyordu. O çocuk ise zavallım öyle alındı annesinden. Ameliyathanenin kapıları kapandığında çocuk hala bağırıyordu. o anda asansör geldi ve biz onları geride bıraktık. ANLADIM Kİ BU HASTANEDE ÇOCUKLAR SADECE BİR NESNE!

Tabi ki sadece buradan değil resmi yoldan da şikayet dilekçemi doldurdum. İşte dilekçemde üzerinde durduğum noktalar:
  1. Oğlumun odasında anne ve babası yanındayken sakinleşmesinin beklenmesi gerekirdi, oysa tam tersi bana ameliyathanede sarkma olacağı endişesiyle baskı yapıldı, 
  2. İlacın işe yaramaması gibi durumlarda çocuğun üstün yararı gözetilerek davranılması gerekirken, hastanenin işleyişinin sarkmamasının ön planda tutuluyor olması, çocuklara karşı kesimhaneye et götürülür gibi duyarsızca davranılması beni derinden üzdü ve güvenimi de son derece sarstı. 
  3. Ameliyathane girişinde oğlum yatakta oturmuş korkuyla ağlarken Acıbadem'in anestezi görevlisini ve hemşireyi görevlerini doğru yapmaları için ikna etmek zorunda kalmam gergin sureci daha da uzattı ve yüksek tonda geçen bu tartışmalı ortam oğlumun ameliyathane kapısında yaşadığı anksiyeteyi çok daha fazla arttırdı. "İlaç işe yaradı, o bilinçsiz ağlıyor" diyerek durumu olduğundan farklı göstermeye çalışmak yerine görevlilerin bana karşı ahlaklı, çocuğuma karşı duyarlı davranmalarını beklerdim. 
Acıbadem Atakent Hastanesi'nde  çocukların ameliyattan önce sakinleştirilmesini on gören bir sistem kurmuşlar ama "biz ilacı verdik, olduysa oldu, olmadıysa çocuğunuzu korku içinde, bağırta bağırta götürürüz" yaklaşımına sahip olduklarını reklamlarında göremedim. 

Çocuklarımızın hakları var, onları korumak herkesin görevi ama en başta ailelerinin görevi. Karşımızdaki kim olursa olsun, ister doktor, ister okul müdürü, ister öğretmen, ister neyse ne! Hiç kolay değil ama birşeyler yanlışsa lütfen hakkınızı aramaktan ve çocuğunuzun haklarını korumak için sesinizi çıkartmaktan çekinmeyin. Yoksa o küçük çocuğun annesi gibi bağıra bağıra zorla ameliyathaneye sokulan çocuğunuzun arkasından çaresizce bakakalırsınız!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...