19 Ocak 2012 Perşembe

Karın tadını cocuklar çıkarsın

Cocuklarin her kosulda disarida hareket etmeleri ve temiz hava almalari taraftariyim yani "soguk hava yoktur, uygun olmayan giysi vardır"der dururum her ortamda.
İlk kez "soguk hava da vardır" diyorum; bu 2 gündür Eskisehirdeki hava nedir böyle!!! Cocuğu dışarı çıkarmak soyle dursun, evden dışarı burnumu uzatasım yok. Resimler daha sıcak havada çıktığımızdan kalma anlayacağınız...











- Posted using BlogPress from my iPhone

Nasip Çizmeli Kedi'ye imiş

Geçenlerde Ege'yle ilk kez sinemaya gittik. Gitmek oyle gidivermek gibi degildi aslında. Sagolsun basima kakmadı ama ben bekledim dogrusu esım acaba bık bık eder mi diye...evde onca zaman "o çizgi film kötü, bu iyi" diye kafalarını sisirdikten sonra sen kalk Çizmeli Kedi'ye git.
Sonra 3 boyut olayında acaba gözlükler düşer durur mu diye endişe ettim, ne bileyim ben bildigin gözlük formatindaymislar. Ben hani şu kağıttan iki renkli oluyorlar ya onlardan olacak da bütün film boyunca elim Ege'nin kafasında oturcam diye korktum. Hatta bir ara yanımda lastik götüreyim diye bile niyetlenmistim.
Ee insan anne olunca olmayacak seyleri bile düşünüp önlem aliyor yani....








- Posted using BlogPress from my iPhone

10 Ocak 2012 Salı

Uzm.Psikolog Sinem Olcay'dan güzel bir yazı

Bebek Gelişimi: TV ve DVD'ler Bebeğimi Zekileştirir Mi?
Günümüzde pek çok anne baba, bebekler için eğitici olduğu iddia edilen bebek kanallarını ve “Baby Einstein” ya da “Brainy Baby (Akıllı Bebek)” gibi dvd setlerini çocuklarına seyrettirmekte ve bunlardan gelişimsel fayda beklemektedir. Amerika’da 6-12 aylık her 3 bebekten 1’ine en az 1 ‘Baby Einstein’ dvd’si alındığı bilinmektedir. Ülkemizdeki kesin rakamlar bilinmese de bebekleri TV’ye maruz bırakmanın oldukça yaygın olduğu gözlemlenmektedir. Maalesef ki bu içerikler eğitici bir kazanım sağlamadığı gibi erken yaşlarda dil ve zeka gelişime ciddi zararlar vermektedir.
TV’nin bebek gelişimini nasıl etkilediği konusunda yapılan araştırmalar TV’nin sakıncalarını net şekilde ortaya koymuştur. Örneğin, 2007 yılında Journal of Developmental Psychology’de yayınlanan bir çalışmaya göre, 8-16 aylık dönemde bir bebeğin TV seyrettiği her saat başına 3 yaşındaki dil becerisinin 6-8 kelime daha geri olduğu gösterilmiştir. Ayrıca TV’ye maruz kalan 12-36 aylık çocukların hafıza, dikkat ve odaklanma becerisi bakımından TV’yle tanışmayan çocuklara göre dezavantajlı olduğu bulunmuştur. The Archives of Pediatrics dergisinde 2010 yılında yayınlanan bir çalışmada ise haftada birkaç kez dvd izleyen ve hiç izlemeyen çocuklar karşılaştırılmıştır. Bu çalışma ise, ne kadar erken yaşta dvd izlemeye başlanırsa ilerleyen dönemde kelime hazinesinin o denli geri kaldığını göstermiştir. Bu araştırma sonuçları doğrultusunda Amerika’da “The Baby Einstein Company” e açılan davada, şirket dvd’lerin çocuk gelişimine katkı sağlamadığını kabul etmiş ve müşterilerine para iadesi yapmıştır.
Yaşamın ilk yıllarında dil ve zeka gelişimi çok hızlıdır. Araştırmalara göre beyin gelişiminin %70’i yaşamın ilk yılında %90’i ise ilk 5 yılda tamamlamaktadır. TV ise beynin gelişim mekanizmasına aykırı prensiplerle çalışır. Bir bebeğin görsel olarak derinlik, boyut, perspektif farklılıklarını anlaması beyin gelişimi adına attığı en önemli adımdır. Oysaki TV’deki görüntüler bebeklerin boyut farklılıklarını anlamasına yardım etmez: iki boyutlu bir çizim ile üç boyutlu gerçek bir nesne arasındaki farkı bebekler TV’den öğrenemezler. TV’de derinlik yoktur: bebekler TV’de hangi nesnenindaha uzak hangisinin daha yakın olduğuna karar veremez. Erken yıllarda tamamlanan diğer önemli bir beyin gelişimi aşaması da, nesnelere farklı açılardan bakınca onları farklı şekillerde göreceğimiz bilgisidir. Oysaki TV’deki görüntülere hangi açıdan bakarsak bakalım aynı şeyi görürüz. Yetişkin beyin TV’deki bu yanılsamayı ayırt edebilir ama bebek beyni yanılır. Hatta bebekler TV ekranında gördükleri şeyleri ayrı ayrı figürler olarak değil bir bütün olarak algılarlar. O sebeple de figürleri takip edip izlemek yerine, ekranın tamamına adeta hipnotik bir etkiyle ve boş gözlerle dalıp giderler.

Çocuklarda dil gelişiminin nasıl ortaya çıktığını öğrendiğimizde TV’nin sadece zeka gelişimini değil dil becerilerini de neden olumsuz etkilediğini kolayca anlarız. Erken yıllarda dil gelişimi yüz ifadesi, ses tonu, işaret gibi pek çok sosyal ipucuna bağlıdır. Çocuklar kelimelerin anlamlarını söylediklerimizden çok nereye baktığımız, nasıl bir ses tonuyla söylediğimiz, neye işaret ettiğimizi gibi sosyal ipuçlarından yola çıkarak çözerler. Ayrıca çocuklar için dili öğrenmenin en iyi yolu, konuşmanın tanıdık bir kişi tarafından ve kendisiyle soru-cevap gibi karşılıklı olarak yapılması durumudur. TV’de ise bu sosyal ipuçları ve karşılıklı etkileşimden eser yoktur. O sebeple, çocuklar TV izleyerek dil öğrenemezler.

Bu bilgiler doğrultusunda, çocuğunuzu 2 yaşın altında ekrandan kesinlikle uzak tutmanızı tavsiye ederim. Siz yokken çocuğunuzla ilgilenen bakıcı, büyükanne gibi kişileri de TV’nin gelişimsel sakıncaları konusunda bilgilendirin. Düşük sosyo-ekonomik koşul ve eğitim düzeyinden gelen kişiler, TV’nin gün boyunca açık olmasını normal ve doğru görebilmektedir. Özellikle ülkemizde, bakıcıların çocukları TV’nin karşısına oturtup günün büyük kısmını bu şekilde geçirdikleri bilinmektedir. Benim tavsiyem yaşamın ilk yıllarında mümkün olduğunca çocukla birebir zaman geçirmeye, karşılıklı etkileşim ve oyunlara, özellikle de resimli kitaplara, öncelik vermeniz olacaktır. TV’yi 2-3 yaşından sonra çocuğunuzla birlikte seyretmek koşuluyla günde yarım saati geçmeyecek şekilde çocuğunuzun yaşamına sokabilirsiniz. Yaşamın ilk yıllarında çocuğunuzun gelişimine yapacağınız yatırım geri dönüşü en yüksek ve en değerli katkıdır. Bu verimli dönemi TV ile boşa harcamayın. Yaşamın ilk yıllarındaki gelişimi destekleyici ebeveynlik yaklaşımları, beyin geliştiren oyun fikirleri ve diğer sorularınız konusunda uzmanlara başvurup profesyonel destek almaktan çekinmeyin.

5 Ocak 2012 Perşembe

Havai fisek yerine sahtesi nasil yapılır?

Şimdi aklınızda havai fişek gibi birsey mi canlandı? (ee.. tabii yani!!!) bu başlıkla başka ne olsun !?!ama sahtesi dedim, iste yaptık:
Once el ısı kağıtlarını sekilli delgeclerle deldik, bazen de kestik(kime nasıl kolay geldiyse artık), sonra esler balonların icine bunları doldurdular, sisirdiler, sonra da cocuklar patlattı. Bunu çok sayıda balonla yapın mutlaka.
Bir de dikkat, cocuk icin balonu patlatmak her zaman eğlenceli olmayabilir.





- Eskişehir oyun grubu-facebook

Portakal mı? Mandalina mı?

Hepimiz evde portakal sıkarız, 3 yas civarinda bizim bebeler de bunu yapabilirler ama hemen portakalla baslamayin. Montessori felsefesinin bir bölümü de pratik hayatla ilgili. Oradan öğrendiğim bir kucuk tiyo paylasayim bu vesileyle. Sıkma icin once mandalinayi deneyin, (her zaman kolaydan zora dogru ve her zaman cocugun tek basina basarili sonuc alacagi duzeni oluşturuyoruz.) Aslında bir Montessori eğitmeni olsaydı şimdi mandalinanin nereden kesileceğini bir tahta kalemiyle de cizerdi ama bu aceleye geldi:) Ben yapmadım(!!)siz yapın..








Yukarıdaki resimde gayreti görüyoruz:))ihhh ha gayret...



Sonunda da büyük keyifle içilir, anneye, babaya ikram da edilir:))
- Eskişehir oyun grubu-facebook
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...