26 Kasım 2010 Cuma

Evet de insan hiç mi bıkmaz?

Çocukları ev işlerine dahil etmenin önemini bilmek, iyi, güzel, hoş da ama bir yere kadar..Artık evde süpürge açmaya korkar olduk. Binbir türlü entrikalar çeviriyoruz, hava sıcaksa Ege sokakta, ben süpürge başında..hava soğuksa anlaşma üstüne anlaşma.

Erkekler mutfakta

Montessori'nin tam bana göre olduğunu söylemişmiydim...erkekler mutfakta ben de kayıtta..
Kışlık domates stoğumuzu yapmamız bir haftamızı aldı. Murat'ı bilmem ama Ege akşamları iple çekiyordu. Babası eve girer girmez ''baba, hadi dızzzzz yapalım''.    Murat'çım çocuk seninle yapmak istiyor. :)

Süzgeçte resim

Bir çok blogda gördüğüm bir etkinliği Ege'yle yapmak için sabırsızlanıyordum. İlk denememizde Ege daha çok parmak boyalarını kağıda sürmekle ilgilenmişti, ikinci yapışımızda Ege çok daha fazla dahil oldu ve çok iyi vakit geçirdik. Sonucu yayınlamak işi sonraya kaldı çünkü hala fotoğrafını çekemedim. Şimdilik elimdeki tek fotoğrafı yayınlıyorum. İnşallah Ege akşamları erken yatarsa annesi de azıcık şu işlerle ilgilenecek.

Ege'nin fotoğraf makinesinden

 

Montessori'yi hayatımıza sokarken

Montessori yöntemi tam da istediğim çocuk yetiştirme yöntemiymiş. Kısmen de yapıyormuşum, sonuçta çocuğun seçimlerine saygı göstermekle bir çok şeyi çocuk hallediyor zaten. Ama bu işin adını koyunca, bir sistematiğe bağlanınca çok daha özenli ayarlamalara da yer vermeye başladık hayatımızda. Önce odasını elden geçirdik, resimlerini ekleyeceğim, ardından pratik hayat aktivitelerine ağırlık vermeye başladık, ordan burdan malzeme denkleştirdik. Bunları yaparken tabii ki Ege'de aktif çalıştı. Ona sorarsanız babası Ege'ye yardım etti.
                                       Önce raf yapmak için birlikte kuruluş şemasını incelediler.
Ve çalışmaya hazırlar...
İşte sonuç



Raflardan sonra bebeğimizin boyutlarına uygun masa ve sandalyelerini de bitirdiler. O hafta sonu çok yoğunlardı evin erkekleri.. Gerçekten Ege'nin bu kadar keyif alarak bir işle uğraştığını görmek beni çok mutlu etti.

25 Kasım 2010 Perşembe

Tatilde...

Bu yaz çıktığımız tatilde yine hoş şeyler yaşadık. Ege'nin temizlik yapma sevdasını Ege'yi tanıyan herkes bilir, tabi beni tanıyanlar da..Favorisi süpürge ve toz alma(sulu sulu)..havuzda kenar taşlardan başladı sonra lambalara geçip, havuzun yanındaki oyuncaklarla mıntıka temizliğini bitirdi. Sonra da İngiliz bir arkadaş buldu kendisine, beraber temizlik yapmaya bayıldılar. Bir de Ege, geç konuşmaya başlamış İngiliz bebişinin ne dediğini sorup durmasaydı...
Her ne kadar babamızın mantığı aksini söylese de içten içe ''Allah Allah! bu çocuk neden böyle şeylerle oynuyor?'' diye hayıflanır benim kocuşum.. ben bilmem mi :) Cevabı da hazırdır ama ''Tabi bütün gün, bakıcısını, seni görüyor başka ne yapsın çocuk'' eee haklı tabi.


.
Ege'nin en sevdiği şeylerden biridir denize, göle, havuza, her bulduğumuz su birikintisine taş atmak, çıkardığı sesi dinleyip, dalgaları izlemek ardından da 'cumbuylop' demek. Bu da bizim ilk fizik deneyimimiz oluyor. Tabi bir de küvetteyken battı-çıktı oynamak. Bir de biraz susabilsem, beklemeyi ve izlemeyi öğrensem...(Her malzemede Egecim bu battı mı?)Montessori'de sistem çok güzel ama nasıl tutucam dilimi?

10 Kasım 2010 Çarşamba

Sabah 7.30'da gelip yanıma yattı.
-"Anne"
-"efendim oğlum"
-"çakmak çakarrr..."
-???evet Çakar oğlum.(evde çakmak da yok ama)

3 Kasım 2010 Çarşamba

Dün akşam her akşam olduğu gibi

Muratla aksam yemeğinde iki satır bişey konuşacağız ama asla vazgeçmiyor, bir ses aniden yukseldi ve "benim sözümü dinler misin?,anne!!"
Başka kimi dinleyeceğim ki zaten:),çok tatlısın sen.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...